'Kadro yetersiz, golcü hiç yok'

Spor yazaları, Fenerbahçe'nin evinde 1-1 berabere kalarak UEFA Avrupa Ligi'nde play off turuna yükseldiği Sturm Graz maçını değerlendirdi.

İki ay yeter mi? - Şansal Büyüka / Milliyet

Aykut Hoca göreve geldiği günden beri Fenerbahçe seyircisini tribünlere çağırıyor... Bu çağrı dün akşam büyük ölçüde karşılığını buldu... Tribünler uzun bir aradan sonra dolmasa bile ciddi anlamda kalabalıktı... Ancak futbol bu olacaksa, Fenerbahçe pozisyon yaratmakta bu kadar zorlanacaksa, fizik gücünü ikinci yarıya taşıyamayacaksa, kısa süre sonra kameralar tribünlerdeki coşkulu kalabalıkları değil, gene boş tribünleri çeker...

Aykut Hoca, geldiği günden beri gerçekçi bir yaklaşım sergiliyor. Son açıklamasında iki ay süre istedi. Ancak bu kadar eksiği gidermek için iki ay yeter mi, o konuda kuşkuluyum... Herşeye rağmen tur atlanan bir gece olması, Fenerbahçe‘nin özgüvenine katkı yapması açısından önemli ve değerli...
Futbolda “yaşına - başına değil, işine bakacaksın“ anlayışına çok katılıyorum... 33‘lük Valbuena sadece Fenerbahçe‘nin değil, sahanın en iyisi, en etkilisi olarak ortaya çıktı... Rakip ceza alanı çevresinde bir seyyah gibi geziyor... Hiç durmuyor, hiç bitmiyor, her dakika oyunun içinde... Dirar‘ın da sağ kanatta hakkını teslim etmeliyiz... Ancak takımın geri kalanları için olumlu konuşmak kolay değil... Merak ettim 33‘lük Valbuena ne koştu, takımın 23’lük, 25’likleri ne koştu... Sadece koşmak değil, koşarken iş yapmak, becerini sergilemek, bütün bunları gençler değil, Valbuena yaptı...
Aykut hoca bilemiyorum ama, belki de hücum gücünü verimli hale getirmek adına Souza ile Mehmet Topal‘ı birarada oynatmıyor... Ancak Graz maçında bunun bir yararını görmedik... Valbuena’nın müthiş frikiği, goldeki “futbol dersi“ diye okutulup gösterilecek asisti ve son dakikadaki Skrtel‘in kişisel yaratıcılığı dışında, Fenerbahçe pozisyona giremedi... Aslında biliyoruz ki, Mehmet Topal‘ın oynayanların çoğundan daha etkili hücum girişimleri var... Nitekim, oynadığı kısa süre içinde direkten dönen şutu, bunun çok açık kanıtıydı...
Fenerbahçe‘nin ikinci yarıda adeta rakibine teslim oluşu, fizik olarak tükenişi de ayrıca sorgulanmalı... Türkiye‘ye koşu mesafeleri kavramını getiren ve Konyaspor‘u 120 km’ler ortalamasında koşturan Aykut Hoca, umarım istediği iki ay sonunda Fenerbahçe‘yi bu noktaya getirir... Tabi insaflı olmalı ve Mehmet Ekici’li, Isla‘lı Fenerbahçe‘yi beklemeliyiz...
Ancak temel bir sorun var... Kadro yetersiz... Golcü hiç yok... Önce Başakşehir‘i, sonra Fenerbahçe‘yi izliyorum, oyun anlayışı, hatta kalite adına arada çok ciddi farklar var... Galatasaray‘a bakıyorum, kadrosunda Sinan Gümüş, Eren Derdiyok, Gomis gibi üç santrafor var... Fenerbahçe henüz golcüsünü bulabilmiş değil... Lucas Perez diyorsanız, aman dikkat, geçen yılı çok boş geçirdiği söyleniyor... Yeni bir Van Persie arızası olmasın...

Reklam
Reklam

Bir gülle bahar gelmez - Ediz Sırapınar / Milliyet

Kabul edelim Sturm Graz, Fenerbahçe’nin ne açıklarını, ne de gaflarını bize tam olarak sunacak bir takım değil... Ama şunu da belirtelim, Fenerbahçe de eski Fenerbahçe değil... Sınırlı da olsa gözle görülür pozitif değişiklikler ortada...

Bir kere oyun yapısını geçen sezona oranla çok daha yukarı taşımış durumdalar... Ama kalite eksikliği şimdilik bu takım oyunu oynama çabasını, isteği, arzuyu, coşkuyu pozisyona ve gole çevirmiyor... Kadıköy’de o özlenen seyirci baskısını da arkalarına almalarına rağmen topla ceza alanına girmekte yine zorlandılar. İlk ciddi tehlikeyi ancak 24. dakikada Valbuena’nın Ozan’ın kafasına nişanladığı serbest atış sonrası yakaladılar... Golü de Valbuena’nın kalitesi, zekası ve kıvraklığı sayesinde buldular...
Söz Valbuena’dan açılmışken... Fenerbahçe taraftarı sırf Fransız yıldızı izlemek için Kadıköy’e gidebilir... Teknik Direktör Aykut Kocaman’ın Valbuena’yı neden ısrarla istediğini dün gece bir kez daha anladık... Oyunun içinde sürekli aktif olan, aldığı her topu olumlu kullananan, adam eksiltmeyi rahatlıkla başaran, Fenerbahçe’nin pas trafiğini kusursuz ayarlayan, duran topları adrese teslim yollayan Fransız yönetmen, özellikle ilk 45 dakika etkileyici bir performans ortaya koydu... Ama tek gülle baharın gelmeyeceği de kesin...
Souza yine savunmanın önünde, Ozan ise ön bölgeyle bağlantı kuran oyuncu konumundaydı. Alper yine merkeze sıkışmadan serbest oynamaya çalıştı. Üç oyuncu da ellerinden geleni yapsalar da topun rakip ceza alanına gitmesi konusunda hep sıkıntı yaşandı. Üretkenlik, yaratıcılık sınırlı kaldı. İkinci yarıda Ozan ve Alper yorulunca Sturm Graz daha rahat gelmeye başladı. Bu bölümde savunmadaki yetersizlik hemen sırıttı. Ve son dakikaların stres altında geçmesine yol açan beraberlik golünü buldu Graz... Ancak korkulan olmadı...
Kocaman’ın Fenerbahçe taraftarına vaadettiği takımın ortaya çıkması için saha içi alışkanlıklarının biraz daha artması gerekecek. Taraftarın beklediği ofansif zenginliğin sahaya yansıması ancak şu ana kadar pas geçilen bir orta saha ve forvetin alınması ile mümkün olacaktır. Sarı-lacivertli ekip lige kadrosuna 4-5 farklı oyuncu eklemeden girerse tren yine kaçabilir. Çünkü gördük ki seyircinin bu takıma, özellikle de bazı oyunculara verdiği kredi çok az...

Reklam
Reklam

Gelişim şart - Ersin Düzen / Vatan

F.BAHÇE’NİN hazırlık döneminde güçlü rakiplere karşı oynaması S.Graz maçlarında meyvelerini verdi.

Sezona hazır görünen Kanarya’da, geçen sezonlara nazaran önemli değişiklikler söz konusu.

AYKUT Kocaman’ın ön alanda istediği pres şu iki maçta verimli oldu. Valbuena, Alper ve Dirar üçlüsünün bunda tabi ki önemli payı var. Dirar etkili olabileceğinin sinyallerini verdi. Sağ önde hem ofansif anlamda çözüm sunan Dirar, savunmaya verdiği destekle de ön plana çıktı.

BİR diğer transfer Valbuena sol kenarda oynamasına karşın hücumları yönlendiren isim oluyor. Oyun yönünü değiştirme ve topu hızlı kullanma isteği onu çok değerli kılıyor. Bir diğer nokta da duran toplar. Eskiden bu konuda sıkıntı yaşayan sarı lacivertliler, artık ceza sahası yakınlarında kazanılan her duran topta büyük tehdit oluşturabiliyor.

RVP FUTBOLDAN SOĞUMUŞ

RAKİBİNİ önde karşılamaya çabalayan ve birçok top kazanan F.Bahçe’de elbet eksikler de var. Josef-Ozan’ın tempo artırma ve prese katkı verme konusunda zaaflarını gördük. İlk pres perdesi aşıldığı takdirde F.Bahçe rakip karşılamada sıkıntılar yaşayabilir. Şener-Dirar kanadı uyumlu göründü. Ancak sol kanat için aynı şeyi söyleyemem. Valbuena’nın savunma eforları daha kısıtlı. Hasan Ali’nin ise hücuma katkısı zayıf. Yenilen golde ters kademede yediği çalım da düşündürücü.

Reklam
Reklam

TOP kazanma konusunda başarılı olan F.Bahçe maalesef aynı başarıyı pozisyon üretkenliği konusunda tekrarlayamadı. İlk maçın avantajı sahaya yine temkinli oyun olarak yansıdı. Ahmethan çok iyi niyetli olsa da bu seviyede parlaması zor görünüyor. F.Bahçe’nin ileri uçta topu tutan, oyunu yönlendiren Adebayor tarzında bir forvete ihtiyacı var. RvP’nin girişi de etki etmedi. Futboldan soğumuş bir havada oynamaya devam ediyor. Özetle oyun planı tamam, düzen konusunda gelişim söz konusu ancak takviyelerin acilen yapılması gerek.

Gecenin özeti transfer - Mehmet Demirkol / Fanatik

Valbuena’nın Dirar’a attırdığı goldeki, tanım olarak ‘orta’ klasmanına girebilir. Ancak öyle değil. Bu bir pas. Dar alanda attığı çalım, kaçındığı tekme... Sonra çizgiye yaklaşırken kafasını kaldırıp kısa boyuna rağmen içeri topu yollayışı. İkinci yarıda sağdan sola topla süpürüp, sola, Hasan Ali’ye topu çıkarışını, onun da bakmadan ortaya kesişini hatırlayın. Kalecinin hiç çaba sarf etmeden aldığı. İşte bunun tam tersiydi yaptığı. O yüksek savunmanın arkasına nefis bir şandelle yolladı topu. Dirar’ın tam kafasına. Her iki pozisyonda da şekil olarak doğrular var. Ama oyuncu kalitesi çok fark yaratıyor işte.

Reklam
Reklam

Ceza sahasına ilk adım

Bir başka dikkat çekici gerçek: Fenerbahçe 32’de golü bulduğunda ceza sahasına topla ilk kez girmişti. Bunda Ahmethan’ın tamamlanmamış formasyonuyla orta sahayı içeri çekmek konusunda eksik kalışının rolü var. Umuyorum sebep tamamlanmamış transferlerdir. Geçen yıl Konyaspor’un ligin ceza sahasında topla en az oynayan takımı olmasıyla ilintili değildir. Dün Fenerbahçe’nin Aykut Kocaman’ın istediğinden çok daha düşük bir pas trafiğiyle oynadığını da söylemek lazım.

Ozan’ın belirsizliği...

İlk maçın gerisinde kaldılar. Bunda Ozan’ın önündeki pozisyondaki belirsizliğin herkesi etkilemesi önemli etki yapıyor. Orta sahayı alamayınca takımın boyu da uzuyor. Bu durumda Graz’ın hızlı hücumları, onların istediği seviyede olmasa da ilk maçtan daha fazla oldu. Yenen goldeki baskın ise Kjaer’le başınıza gelmeyecek bir durum. Neustadter’in ayakları iyi ama orta sahada bu kadar şeffafken bir de topa sahip olamazsanız savunmanızdan daha fazlasını bekliyorsunuz. Takımın hücum ve orta sahadaki transferleri için çabuk adımlar yapmak lazım. Bu kesin.

Reklam
Reklam

Valbuena şov başladı - İlker Yağcıoğlu / Takvim

Maçın son dakikalarında Skrtel'in kendi yarı alanından kaptığı topla bütün rakip defansı tek hamleyle geçip girdiği gol pozisyonu gecenin en anlamlı hareketlerindendi.
Skrtel, son vuruşu da iyi yapıp golü atabilseydi unutulmayacak bir gol izleyecektik. Hazır Skrtel demişken, Kjaer'in gidişinin ardından kafalarda oluşan soru işaretlerinin son iki maçın ardından korkuya dönüşmediğini söyleyebilirim. Skrtel ile Neustadter, Graz ile oynanan iki maçta da güven verdi. Ancak bu bölgeye 3. alternatif gerekiyor. Oyuna bakacak olursak, ilk maçtaki 2-1'lik galibiyet Fenerbahçe'yi ister istemez temkinli oynamaya zorladı. Yaklaşık 60 dakikalık oyun boyunca da Fenerbahçe oyunun kontrolünü istediği gibi elinde tuttu. Zaman zaman önde baskı kurmaya çalıştı. Gerektiği anlarda da oyunu kendi alanında kabul etti. Ama bu bölümde rakibine tehlike yaratma şansı tanımadı.
İki yeni transferin imzasını attığı Fenerbahçe'nin golü hazırlanış bakımından son derece güzeldi.
Valbuena, çok kısa bir alanda futbol tabiriyle rakibin belini kırarak müthiş bir çalım attı ardından da adrese teslim ortasıyla Dirar'a, 'Al da golü at' dedi. Bu ikilinin oyun içinde son derece iyi anlaştığını ve birbirlerine yakın oynadıkları anlarda çok etkili olduklarını söyleyebilirim.
Zaten Valbuena bu sezon Fenerbahçe'nin oyun lideri ve sahi içi aklı olacakmış gibi duruyor. Bu yaz akşamında tribünlerdeki taraftar sayısı bence gecenin en güzel görüntüsüydü.
Umarım 12 numara sezon boyunca daha da artarak takıma ihtiyacı olduğu desteği verir.

Reklam
Reklam

MAÇIN EN iYiSi VALBUENA

Fransız yıldız dün gecenin en iyisiydi.

MAÇIN EN KÖTÜSÜ VAN PERSiE

İkinci yarı oyuna girdi. Ancak etkili olamadı.

Alkışlarla - Gürcan Bilgiç / Sabah

Önde oynamaya çalışan tribündekilerin kalbini taşıyan bu oyun tarzıyla ışıltılı ve keyifli bir sezonun eşiğindeyiz
İki sezondur bulamadığım, göremediğim coşkuya ve görkeme tekrar kavuşmuştu Kadıköy... Aykut Kocaman'ın yokluklar içinde çıkardığı "mangal yürekli" bir takım, taraftarıyla "arkamızda durun" anlaşmasını yapmak için sahadaydı. Oyununa, pozisyonlara veya performanslara eleştiri getirebiliriz ama uzun zamandır böylesine işleyen ve arayan bir oyun seyretmedim. İlk maçta belli etmişti ama dün apoletlerini kendi taktı omzuna; Fenerbahçe'nin sahadaki komutanı artık Valbuena. Transfer edilirken yaşı problem olmuştu fakat Kocaman'ın sözlerinde "vazgeçmeyen karakter" cümlesi vardı. 30 yıl önce atom karıncanın isim hakkını Rıza Çalımbay'a vermiştik. Eğer başa çıkarsa Fransız oyuncuya en yakışacak yorum olacaktır. Sahanın her yerinde olup, bütün pas organizasyonlarına katılıp, hep sorumluluk alıp ve bir de gol attırarak kısa boyuna dev bir gösteri yakıştırdı.

Reklam
Reklam

Alper'in önde oynaması, ikinci forvet pozisyonunda kalması Sturm Graz takımını uzun süre sahasında "kısıtlı" bıraktı. Fenerbahçe devreyi korner atmadan galip kapatırken böylesine sert bir duvarı aşmak için sürekli formül aradı. Topa hakim oluyorlar ama bir türlü rakip ceza alanında etkili pas üretemiyorlar. Bu görüntü "santrfor lazım" yorumu getirebilir ama Ahmethan'a pas atmakta tereddüt eden, elindeki tek santrforun pozisyona sokamayan oyunla karşı karşıyayız. Ya takım genç oyuncuya güvenmedi ya da performansının biraz daha gelişmesi gerekiyor.
Skor 1-1 olduktan sonra iki net fırsattan yararlanamadılar. Turu geçmeleri önemliydi ama oyuncuların mücadelesine ayakta alkışlayan bu taraftarı "gol" diye ayağa kaldırmak geceyi daha da güzelleştirirdi. Muhtemelen pazartesiye kadar 1-2 yeni transfer daha gelecektir. Ama gerçek şu ki Fenerbahçe'nin en büyük ihtiyacı 12 numara... Önde oynamaya çalışan tribündekilerin kalbini taşıyan bu oyun tarzıyla çok ışıltılı ve keyifli bir sezonun eşiğindeyiz.
Aykut Kocaman'ın makinesi zembereğini kuruyor, biraz daha zamana ihtiyacı var. Fizik kalite olarak iyi durumdalar. Oyun kalitesi de gelişecektir. Sahadaki futbolcuların hepsinin özgüveninin arttığını da çok net görüyorsunuz. Yeni bir sayfa için dün geceki alkışlara çok ihtiyaçları var.

Reklam
Reklam

Kekremsi - Serdar Ali Çelikler / Habertürk

Aykut Kocaman “Bana 2 ay verin” diyor. Beklemek lazım elbet. Kocaman’ın eli ayağı düzgün bir sistem içinde hareket eden ekipler kurmayı sevdiği ve başardığı biliniyor ama Fenerbahçe gerçekten bu mu? Tüm tartışma noktamız burada kesişiyor. Pereira da bir sistem hocasıydı. Vitor olan da Carlos Alberto olan da... Ama Fenerbahçeli gerçekten sahaya yayılmayı bilen, duruşu ve takım bütünlüğü iyi gözüken, koşan, mücadele kabiliyeti yüksek bir takım ile tatmin oluyor mu; olacak mı? Misal dünkü maçta kim ne kadar keyif almıştır? Aykut Hoca ile anlaşamadığımız, yandaş yazarlarının da anlamak istemedikleri bu işte. Fenerbahçe şaaşadır. Fenerbahçe yakışıklı futbol sever. Yıldız ve yıldızlarla dolu oyun sever. Her türlü teorik bilgisi yüksek iyi yayılmış, duruşu iyi ama yakışıklı olmayan bir oyun Fenerbahçeliler için ancak dünkü gibi kekremsi bir tat bırakır. Dünkü maçta Sturm Graz ile F.Bahçe arasındaki farkı sadece Valbuena yaratmamalı. Valbuena karşı takımda olsa tur hangi tarafın olurdu, tartışılır. Dolayısıyla “Geçen sene Lens’i tutuyorlardı takım duruyordu. Bu sene de Valbuena’yı tutarlarsa takım durur” önermesi bu kadro için doğrudur.

Kocaman sürekli ‘takım’ı öne çıkarmaya çalışıyor ama dün onun takımı Valbuena olmasa hücum edemeyecek durumdaydı. Sadece 4 pozisyon üretilebildi Skrtel’in kendi başına ürettiğinin dışında tamamı Valbuena’ya bağımydı. O zaman “Lens’e bağımlı Dick Advocaat’ın takımından; Nani’ye bağımlı Vitor’dan, Kocaman’ın ne farkı kaldı?” sorusunun yanıtını Kocaman’ın yandaş medyası versin. Son derece yetersiz bir takıma karşı son 5 dakikayı tırnak yiyerek geçirmek F.Bahçe’ye yakışmaz; F.Bahçeli’ye de tat vermez.

Ancak sadece Kocaman’a yüklenmek de hata olur. Kendisine istediği 2 aylık süre tanınmalı. Ama son derece zorlu geçeceği kesin olan lig başlamadan F.Bahçe’ye en az 2 KALİTE takviyesi yapmak şart. Bu zamana kadar bu işi bitiremeyen yönetim de KEKREMSİ TAT’ın sorumlularından elbette. Bence santrafor dışında Ben Arfa gibi bir ‘yıldız’ daha lazım; Kocaman istese de istemese de..

VALBUENA

Kelimenin tam anlamıyla sahaya fazla geldi. Tüm isimlerin içinde farkı farkedilen tek adamdı.

ALPER

İlk maçın adamıyken dün pek bir varlık gösteremedi. Sorunu bu zaten iki maç arası korkunç istikrar farkı..

SPORDA SON 24 SAATTE NELER OLDU?