Hikâyelerde kahraman bakış açısı, olayların birinci tekil şahıs anlatıcı tarafından yani doğrudan kahramanın gözünden anlatıldığı bir tarz olarak bilinir. Bu tür bir anlatımda, okuyucu olayları kahramanın yaşadığı gibi deneyimler ve onun duygu düşünce ve gözlemlerine tanık olur. Anlatıcı, yalnızca kendi gördüklerini ve bildiklerini paylaşır. Bu tarzda anlatım, öznel bir bakış açısı sunarak okuyucunun kahramanın dünyasına daha derin bir bağ kurmasını sağlar.
Kahraman bakış açısı, hikâyeyi birinci tekil şahısla, yani olayları doğrudan kahramanın gözünden aktaran bir anlatım tarzıdır. Bu yöntemde okuyucu, olayları kahramanın duygu ve düşünceleriyle sınırlı bir şekilde deneyimler ve onun bakış açısından gelişen olaylara tanık olur. Bu da okuyucunun kahramanla özdeşleşmesini kolaylaştırır.
Kahraman bakış açısı, olayların doğrudan hikâyenin ana karakteri tarafından anlatıldığı bir yöntemdir. Bu bakış açısında, okuyucu tüm gelişmeleri kahramanın gözünden görür, düşüncelerini duygularını ve hissettiklerini ilk elden deneyimler. Kahraman bakış açısının belirgin özellikleri şöyledir:
Kahraman bakış açısı örnekleri, genellikle hikâyelerin ana karakterlerinin kendi deneyimlerini anlattığı romanlar veya öykülerde bulunur. Bazı dikkat çekici örnekler aşağıda verilmiştir:
J.D. Salinger - Çavdar Tarlasında Çocuklar: Bu romanda ana karakter Holden Caulfield, kendi bakış açısından hayatını duygularını ve yaşadığı olayları anlatır. Holden’ın dünyaya karşı duyduğu öfke ve yalnızlık hikâyeyi tamamen onun gözünden deneyimlemeyi sağlar.
Charlotte Brontë - Jane Eyre: Roman boyunca, Jane Eyre’in kendi ağzından hayat hikâyesi dinlenir. Onun içsel düşünceleri aşkı acıları ve toplumsal eleştirileri doğrudan kendi bakış açısıyla anlatılır böylece karakterle derin bir bağ kurulur.