Kahve tüketiminin muhtemel riskleri ve faydalı etkileriyle ilgili tartışmaların uzun süredir devam ettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Bahçecioğlu, kahvenin olumlu ya da olumsuz etkilerinin ortaya çıkmasında filtre edilmiş ya da edilmemiş olmasının ve hazırlanış şekillerinin etkili olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Bahçecioğlu, "Kahvenin, içerdiği kafestol ile kan lipid (yağ) düzeylerinde yükselmelere neden olduğu saptanmış, aynı zamanda koroner kalp hastalığı ve üreme anormallikleri gibi bir takım patolojik durumlarla olan ilişkisi de söz konusu olabilmektedir. Bununla beraber, özellikle alkole bağlı olan karaciğer sirozu üzerine olumlu etkilerinin varlığı ve karaciğer hasarından koruyucu rol oynadığı yapılan çalışmalarda tespit edilmiştir. Ayrıca toplum bazlı çalışmalarda fazla kahve tüketenlerde kolon kanserine de daha az rastlanmaktadır. Kahvenin filtre edilmiş ve edilmemiş olması, hazırlanış şekli, olumlu ya da olumsuz etkilerinin ortaya çıkmasında büyük rol oynamaktadır" dedi.
Bahçecioğlu, özellikle filtrasyona uğramamış, yani filtre edilmemiş kahvelerin karaciğer enzim yüksekliğine ve lipidlerde artışa neden olduğuna yönelik çalışmaların mevcut olduğunu belirterek, kahvenin içeriğinde bulunan kafein, kafestol gibi maddelerle çeşitli mekanizmalar üzerinde, koroner kalp hastalığı ve üreme anormallikleri gibi bir takım patolojik durumlara etki etmiş olabileceğinin ileri sürülmekte olduğunu sözlerine ekledi.