Kaleci Mete

Henüz 17 yaşında İstanbulspor'un kalesini Metin Türel'den aldığında, boyunu kısa bulup "Bu mu Metin'in yerini alacak kaleci?" yorumları yapanlar, sadece iki adımda 1 metre sıçradığını henüz bilmiyormuş.

1973 yılının Temmuz ayı.
Transferin son günü olan 31 Temmuz'da, transfer saatinin bitimi olan 17:30' da Beşiktaş'a imza atmış.
Kendisi bile bu duruma inanamamış. "Neden abi?" diye sorduğumda,
"Nedeni mi var, Beşiktaş'a gidiyorsun. Hadi buna inandın. Beşiktaş'ın kalecisi kim?"
-Kim abi?
"Sabri Dino ulan Sabri Dino. Bırak aynı takımda oynamayı, aynı maçta rakip olmak bile onur verir adama."
Diyerek dinlemiştim ondan Beşiktaş'a geliş hikayesini.

Para talep etmemiş zaten ne haddineymiş ama Beşiktaş ona hakkını her zaman vermiş.
"Kaleyi Sabri Dino'dan aldın yani abi?" diye sorduğumda;
"Hayır! Sabri Dino'dan sonra kaleye ben geçtim, o öyle uygun gördü" demişti.
Aynı soruyu farklı yönden tekrarlamıştım çünkü ustaya saygıdan kırılan bir adamın, sevgi ve saygıda nasıl kusur etmemeye çalıştığını görmek hoşuma gitmişti.
Sabri Dino'dan aldığı kaleyi, "Almadım, o uygun gördü" deyişi gözümün önünde.

Reklam
Reklam

"Ben iyi kaleciydim" demek yerine,
"Beşiktaş gibi bir takımda 7 yıl kalmak, 1. Kaleci olmak zor tabi" demeyi tercih ederdi.
Yaşı ilerleyince yerine genç kaleci aranmaya başlanmış.
Bunu da "Beşiktaş'a kaleci lazım tabi, ben emektar olmaya başladım" diye bir cümleyle servis etmeyi uygun görmüştü fakat o dönem kim geldiyse yedeğinde kalmış.

Unutamadığı maç Türkiye Kupası adıyla oynanan ilk kupa finali.
Trabzon'da ilk maçı 1-0 kaybetmişler ama o zamanın yöneticilerinden Sami Esen maçtaki performansı nedeniyle sadece ona cebinden prim vermiş. Rövanşta İstanbul'da 2-0 öndeyken 89. Dakika'da Hüseyin'in altıpas üzerinden kafa vuruşunu 90'dan çıkarmış.
O maçı hiç unutamam demişti.
Hani Vedat Okyar'ın ilk ve son penaltısını kaçırdığı maç var ya; işte o maç.
Biz o maçta Vedat Okyar'ın hikayesini iyi biliyoruz ama onun için de farklı bir hikayesi varmış.
Vedat abi maçtan sonra ona sarılmış beraber ağlamışlar.
Beşiktaş Türkiye Kupasını havaya kaldırmış. O zaman çok lazımmış o kupa. Böyle anlatırdı.

Reklam
Reklam

Artık yaşı iyice ilerlemiş ama her gelen kaleciden daha iyi olduğu için hep birinci kaleci olmuş. En sonunda Bursaspor'dan alınan genç Rasim, ondan eldiveni devralmış ve Beşiktaş'ın kalesinde Rasim Kara dönemi başlamış.
Mete Bozkurt dönemi bitmiş.

Son dönemde beraber gittiğimiz Beşiktaş davetlerinde mikrofonla kendisini anons ederken kurduğum cümleleri mahçup bir ifadeyle dinler, taraftarları selamlar, duygulanırdı.
Arada geçen zamanda bazı kırgınlıkları olmuş. Hatta bir dönem Fulya tesislerinde zor şartlarda kalmış. Uzatmayacağım. Günahları sebep olanların boynuna.
Dün alkış ve dualarla hayata Jübilesini yaptı.
Bu kez tabutu omuzlara alındı.

Mete abi.
Mete hoca.
Kaleci Mete...
Bakma sen Yemen Ekşioğlu'nun seni kızdırmak için "İstanbulsporlu Mete" deyişine...
Beşiktaşlı Mete olarak bağrımıza bastık seni.

Mekanın Cennet olsun hocam.
Hakkı Yeten'e, Şeref Bey'e, Sabri Dino'ya, Vedat abiye ve tüm sevdiklerimize selam söyle.
Şampiyonluğumuzu anlat onlara.
"Beşiktaş'ın çocukları sizi unutmadı" de.
Beşiktaş yaşadıkça siz hep yaşayacaksınız...
Ellerinden ve Eldivenlerinden öperiz.

Reklam
Reklam