Kalorifer ve klima ciltte kalıcı lekeler bırakabiliyor!

Kış aylarında soğuk hava, rüzgar, kalorifer ve klima gibi etkenler cildimizde olumsuz sonuçlar yaşanmasına yol açıyor.

En sık karşılaşılan sorun ise soğuk hava, kalorifer ile klimaların kurutucu etkisi nedeniyle ciltti kuruluk gelişmesi. Bunun sonucunda da cildimizde mat ve yıpranmış bir görünümün ortaya çıkması. Daha da kötüsü kalorifer veya klima gibi ısı kaynaklarıyla yakın temasın ciltti kalıcı lekeler bırakabilmesi. Güzel haber ise beslenme ve yaşam alışkanlıklarınıza dikkat ederek kış mevsiminde de ışıltılı bir cilde sahip olabilmeniz. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Yeliz Erdemoğlu, cildinizi kış mevsiminin olumsuz etkilerinden korumanın yollarını anlattı.

Reklam
Reklam

Kalorifer ve klimalar cildi kurutuyor

Soğuk havalarda vücut, ısısını korumak için cilde giden kan akımını azaltıyor. Bunun sonucunda cilt iyi beslenemiyor, cilt onarımı ve yenilenmesi yavaşlıyor. Gerek soğuyan havanın direkt etkisiyle, gerekse cildi nemli tutan yağ ve ter bezlerinin de yavaşlaması sonucunda cildin kurumaya başladığını söyleyen Dermatoloji Uzmanı Dr. Yeliz Erdemoğlu sözlerine şöyle devam ediyor: “Kalorifer veya klima gibi ısı kaynakları ile tekrarlayan yakın temas cildin kurumasını artırırken, bu temaslar, ‘Erythema Caloricum’ adlı ciltte kalıcı lekeler bırakan hastalıkla sonuçlanabiliyor. Özellikle bacağın ön yüzünde yoğunlaşan pul pul dökülmeler görülüyor. Kuru derinin, bariyer fonksiyonu bozuluyor, egzama ve enfeksiyon hastalıklarına eğilim artıyor. Bu nedenle kış mevsiminde her gün vücut nemlendiricileri kullanarak cildin doğal nem dengesini desteklemek gerekiyor”

Her banyodan sonra nemlendirici kullanın

Vücut nemlendiricisini özellikle her banyodan sonra cilt henüz ıslakken sürmenin etkinliğini artıracağını belirten Dermatoloji Uzmanı Dr. Yeliz Erdemoğlu, cilt tipine uygun nemlendirici seçiminin önemine vurgu yapıyor. Dr. Yeliz Erdemoğlu yağlı cilt tipine yağ bazlı ürünleri kullanmanın folikülit denilen kıl kökü iltihabına yol açabildiğine dikkat çekerek, “Yine kuru ciltler akışkan kıvamlı ürün kullandığında yeterli fayda göremiyorlar. Bu nedenle doğru nemlendiriciyi seçmek için mutlaka bir dermatolog yardımına başvurulmalı” diyor.

Reklam
Reklam

Ellerinizi unutmayın

Dermatoloji Uzmanı Dr. Yeliz Erdemoğlu özellikle dış çevre şartlarına düzenli olarak maruz kalan dudak ve ellerin nemlendirilmesinin de ayrı bir özen gerektirdiğini belirterek şu önerilerde bulunuyor: “Dudakları yumuşatmak için ıslak bırakmak, paradoks etkiyle daha da kuruyup çatlamasına neden oluyor. Bu yüzden dudak bakım ürünleri mutlaka sık aralıklarla uygulanmalı, eller için özel nemlendiriciler her yıkamadan sonra kullanılmalı ve tam olarak kurutmadan dışarı çıkılmamalı”

Uzun ve sıcak banyolardan kaçının

Eldiven kullanımıyla ilgili de önerilerde bulunan Dr. Yeliz Erdemoğlu, “Yün gibi alerji etkisi yüksek dokumalar yerine alerjik egzama yapma riski düşük olan pamuklu veya deri eldivenler en uygun seçim olacaktır” diyor. Uzun ve sıcak banyolardan, sık tekrarlanan hamam ve sauna aktivitelerinden de uzak durmak gerektiğini vurgulayan Dr. Yeliz Erdemoğlu bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Sıcak su ile uzun temas ve kese gibi fiziksel travmalar derimizin daha hızlı kurumasına neden olarak enfeksiyon hastalıkları veya alerjik egzama görülme riskini arttırıyor. Banyoda kremsi ve yağ bazlı sabunlar ile cilt temizlemek ve sonrasında nemlendirici kullanmak ise sağlıklı bir cilt için uygun çözümlerdir.”

Reklam
Reklam

Omega 3 yönünden zengin beslenin

Dermatoloji Uzmanı Dr. Yeliz Erdemoğlu kış aylarında A-C-E vitamini, çinko, demir gibi elementleri ve somon balığı gibi Omega-3 yönünden zengin besin kaynaklarını da bol tüketmek gerektiğine dikkat çekiyor. Çünkü bu vitaminler kış mevsiminde cildimizin onarılması ve yeniden yapılandırılmasında etkin rol oynuyor. Dr. Yeliz Erdemoğlu cilt kuruluğuna karşı günde en az 2 litre saf su içilmesinin de önemli olduğunu belirtiyor.

D vitamini seviyenize baktırın

Dr. Yeliz Erdemoğlu, kış mevsiminde güneşin bulunduğumuz coğrafyaya eğik açı ile gelmesi nedeniyle cildimizin D vitamini sentezleyemediğine dikkat çekerek “Bu nedenle mutlaka kandan D-vitamini seviyenize baktırmalı ve eksikliğinde takviye edilmeli” diyor.