AKÜ Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ersel Onrat, kalp çarpıntısının her zaman bir hastalık belirtisi olmadığına dikkat çekti. Koşma veya korku sonucu kalp atım sayısının arttığını ve bunun fizyolojik bir olay olduğunu belirten Onrat, "Bu tür olayların hastalıkla ilişkisi yoktur. Ancak kalp hastalığı ve guatr problemleri olan hastalardaki kalp çarpıntısı hastalık belirtisidir. Ayrıca sağlıklı bireylerde istirahat döneminde aniden ortaya çıkan ve aniden sonlanan çarpıntılar oluşabilir. Bayılmaya neden olan çarpıntılar, kalp yetmezliği veya halk arasında 'kalpteki damar tıkanıklığı' olarak bilinen koroner arter hastalığından kaynaklanan çarpıntılar ve kalpteki fazladan ileti yolu olan hastalık halindeki çarpıntılar tehlikelidir. Bu tip çarpıntısı olan hastalar mutlak suretle bir kardiyoloğa muayene olmalıdır. Ciddi nefes darlığına neden olan çarpıntılar da hastalar için tehlikelidir. Ayrıca çarpıntı sırasında göğüs ağrısı gelişen hastalarda da çarpıntı tehlikelidir" dedi.
Özellikle kalp yetmezliği ve kalpte fazladan ileti yolu varlığı halinde olan çarpıntıların bayılmaya ve ölüme neden olabileceğini vurgulayan Onrat, "Kalp çarpıntısına, kalp damar hastalıkları, kalp kapak hastalıkları, kalpte fazladan ileti yolunun bulunduğu durumlar, yüksek tansiyon, müzmin bronşit, guatr ve elektrolit bozuklukları çarpıntılara neden olabilmektedir. Çarpıntıya tanı koymak için hastanın ritim kaydının alınması gerekir. Ancak bu çok zordur. Bu nedenle hastaya kayıt süresi 1 ile 30 gün kadar devam edebilen cihazlar takılmakta ve hastanın kalp atımları kaydedilmektedir. Bu yöntemle de çarpıntı saptanamazsa hastane ortamında özel yöntemlerle suni olarak çarpıntı oluşturulmaya çalışılır" diye konuştu.
Kalp çarpıntısının tedavisinin türüne göre değiştiğini belirten Doç. Dr. Onrat, çarpıntı türlerine göre hastalara özel manevralar öğretildiğini, ilaç tedavisi uygulandığını, kalıcı kalp pilleri takıldığını veya çarpıntının odağının özel cihazlarla yakılarak tedavi uygulandığını sözlerine ekledi.