Ülkemizde her yıl yaklaşık olarak 300.000 kişi kalp krizi geçirirken bunların yaklaşık 100.000’i ölümle sonuçlanıyor. Ölüm oranını en aza indirmek için doğru zamanda ve doğru şekilde müdahale yapılması son derece önemlidir. Kalp krizi geçiren kişinin hayata tutunabilmesi için ilk 2 saatte yapılan müdahale oldukça kritiktir. Kalp krizine ne kadar erken müdahale edilirse krizin kalpte bırakacağı hasardan kurtulmak da o derece mümkün olur. Kalp krizi geç tespit edilip müdahalede gecikilirse önemli miktarda kas dokusu kaybedilir. Bu da ilerleyen süreçte kalp yetmezliğinin meydana gelmesi olasılığını doğurur. Dolayısıyla **kalp krizi geçirdiğimizi nasıl anlarız sorusuna verilecek cevaplar hakkında detaylıca bilgi sahibi olmak, günün birinde hayat kurtarıcı olabilir.
**
Kalbi besleyen koroner damarların ani bir şekilde tıkanarak kalp kası kitlesinde kayba sebep olması kalp krizini meydana getir.
Kalp krizinin en önemli etkeni kalp damarlarının plaklar nedeniyle sertleşmesidir. Koroner arter hastalığı olarak adlandırılan bu hastalık hipertansiyon, sigara kullanımı, diyabet, kolesterol yüksekliği, genetik faktörler, stres, atardamar tıkanıklığı ve yaşlanma gibi faktörlerden ötürü ortaya çıkabilir.
Kalp krizi geçirme riski, genç yaştaki erkeklerde kadınlara oranla daha yüksektir. Kadınlarda ise menopoz sonrası kadınlar için koruyucu özelliği olan hormonların azalmasından dolayı kalp krizi riskinde artış meydana gelir. 35 yaş üzerindeki erkekler ile 45 yaş üzerindeki kadınlarda kalp krizi geçirme riski daha fazladır.
Kalp krizinde genetik faktörlerin de etkisi olduğundan, birinci dereceden akrabalarından biri kalp krizi geçirmiş kişinin de kalp krizi riski taşıdığı söylenebilir.
Kalp krizi öncesinde çeşitli belirtiler meydana gelir. Bu belirtilerden bir ya da birkaçı hissedildiğinde en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması gerekir. Özellikle kalp krizi riski taşıyanlar bu konuda çok daha dikkatli olmalıdır.
Kalp krizi için en genel belirti göğüste meydana gelen ağrıdır. Bu ağrıyı kalp krizi geçiren kişiler sıkıştırıcı ve ezici olarak tanımlarlar. Zaman ilerledikçe hem ağrının şiddeti artar hem de ağrı göğsün sol yanına, sol omuz, çene altı, sırt ve mide gibi bölgelere yayılır.
Ayrıca aşırı halsizlik, bulantı, terleme, çarpıntı, baş dönmesi ve kusma da kalp krizinin belirtileri arasında yer alır.
Kalp krizi zaman zaman ciddi belirtilerle kendini gösterdiği gibi zaman zaman da sessiz bir şekilde ortaya çıkabilir. Sessiz kalp krizinde çeşitli zamanlarda görülen halsizlik, soğuk terleme ve mide bulantısı gibi belirtiler fark edilemediği gibi rahatsızlık duyulduğunda ise günlük aktivitelerle ilişkilendirilir. Kalp krizlerinin %25’inde herhangi bir ağrı olmaz. Bazı durumlarda kişi kalp krizi geçirdiğini bile anlamayabilir.
Kalp krizi geçirildiği sonradan anlaşılır mı sorusu birçok kişide merak uyandırır. Çünkü kalp krizinin şiddetli belirtileri olduğu düşünüldüğü için her insan kalp krizi geçirdiğini anlayabileceğini düşünür. Bu nedenle sessiz kalp krizi genellikle fark edilemez. Bazen göğüs bölgesinde bir anlık sızı, ağrı ya da sancı hissedilir. Bu ağrıyı ya da sancıyı hisseden kişi sorunun genellikle hazımsızlık ve yorgunluk gibi durumlarla ilişkili olduğunu düşünür.
Doktorlar, daha önce geçirilmiş bir kalp krizinin izine daha sonra da rastlayabiliyorlar. Kalp krizi esnasında kas dokusu kaybedilmesi dolayısıyla uzman bir doktor tarafından çektirilen EKG ile geçirilmiş bir kalp krizi olup olmadığı anlaşılabilir.
Belirti göstermeyen ve "sessiz kalp krizi" adı verilen sağlık sorunu ile yaygın bir şekilde karşılaşılmaktadır. Bu gibi durumlarda hastaların doktora başvurmaması nedeniyle erken teşhis mümkün olmamakla birlikte şiddetli bir kalp krizinin de önü açılmış olur.
Kalp krizini engellemek için risk faktörlerinin bilincinde olup buna uygun hareket etmek gerekir. Kalp krizini meydana getiren tüm riskler ortadan kaldırılamasa bile bu risklerin farkında olarak kontrol altında tutmak, olası kalp krizi riskini azaltır.
Kalp krizinden korunabilmek için öncelikle düzenli olarak egzersiz ve spor yapılmalıdır. Bununla birlikte alınabilecek önlemler; sağlık ve düzenli şekilde beslenme alışkanlığına sahip olunması, kolesterol düzeyinin doğru seviyede tutulmasına dikkat edilmesi, diyabeti olanların kan şekerini kontrol altında tutması olarak sıralanabilir. Ayrıca düzenli aralıklarla sağlık kontrolünden geçmek kalp krizi riskine karşı önlem alınabilmesi adına önemlidir.
Kalp krizi geçirdiğini düşünen kişi öncelikle hızlı bir şekilde kendini güvenli bir konuma almalıdır. Ayakta ise oturabileceği bir pozisyona geçmesi daha doğrudur. Araba kullanırken kalp krizi geçirdiğinden şüphelenen bir kişi ise hemen aracı bir kenara çekmeli ve hem kendisinin hem de çevredeki insanların zarar görmesini önlemelidir.
Yakınlarda yardımcı olacak ya da 112 acil servisi arayacak kimse yoksa 112 acil hattını arayarak yardım istemek en doğrusu olacaktır. Kalp atışlarında hızlanma, aşırı yavaşlama ya da düzensizlik hissedilirse öksürerek kalp atışlarının düzene girmesi için çaba gösterilebilir.
İmkan varsa 1 adet aspirin çiğnemek de faydalı olacaktır. Yapılan araştırmalar, aspirin çiğnemenin kalp krizi ile meydana gelen ölümleri %23 oranında azalttığını ortaya çıkarmıştır.
Ayrıca daha önce geçirdiği bir rahatsızlık sonucu doktor kontrolünde dil altı hapı kullananların haplarını almaları, kalp krizini direkt olarak önlemese de kan akışının artmasını sağlayacaktır.
Yanınızda bulunan bir kişinin kalp krizi geçirdiğinden şüpheleniyorsanız, ilk olarak yapmanız gereken hareket 112 acil hattını aramaktır. 112 acil hattında bulunan kişiye durum hızlı bir şekilde anlatılmalı ve telefondaki kişinin vereceği talimatlara göre hareket edilmelidir. Ardından hastanın sağlık görevlileri yardımıyla hastaneye nakledilmesi sağlanmalıdır. Kalp krizi ölümcül sonuçlar doğurabileceğinden dolayı her şüphede kişinin hastaneye götürülmesi ve uzman bir doktor tarafından müdahale edilmesinin sağlanması en doğrusudur.
Bir insanın kalp krizi geçirmesinde herhangi bir sınır bulunmaz. Hastanın kaybettiği kalp fonksiyonlarına göre birden fazla kez kalp krizi geçirilebilir. Eğer ilk 1 saat içerisinde tıkalı damar açılırsa çok ciddi bir hasar kalmazken süre uzadıkça kalbin aldığı hasar da artar.
Kaynaklar:
**Kaynak 2
**