Kalp krizi sonrası hastaların çoğunluğunda mutsuzluk, uykusuzluk, çabuk sinirlenme kaygı durumunda artış gibi genel belirtilerle karşılaşılıyor. Genellikle bu belirtilerden kişinin depresyona girdiği anlaşılmıyor. Hasta yakınları bunu kriz sonrası ortaya çıkan doğal bir reaksiyon olarak algılıyor. Hastaların birçoğu hekimlerin ve ailelerinin desteğiyle bu durumu kolaylıkla atlatabiliyor. Ancak bazı hastalarda bu durum derinleşerek klinik depresyona dönüşebiliyor. Anadolu Sağlık Merkezi (ASM) Ataşehir Tıp Merkezi'nden Kardiyoloji Uzmanı Dr. Utku Zor, kalp krizi ve depresyon arasındaki ilişkiyi anlattı.
15 Nisan 2009, İstanbul - Araştırmalara göre, kalp krizi geçirdikten sonra depresyonun geliştiği hastalarda kalp hastalıklarına bağlı olarak hayatını kaybetme olasılığı diğerlerine göre iki ila dört kat oranında artış görülüyor. Depresyon, kalp dışı bir nedene bağlı olarak hayatlarını kaybetme olasılığını da iki, iki buçuk kat artırıyor. Bu nedenle kalp krizi, felç gibi olaylar sonrası gelişen depresyonun ciddi biçimde ele alınması ve tedavi edilmesi gerekiyor.
Depresyon ve kalp krizi arasındaki ilişkiye dair sorularımızı Anadolu Sağlık Merkezi (ASM) Ataşehir Tıp Merkezi'nden Kardiyoloji Uzmanı Dr. Utku Zor yanıtladı.
Depresyon kalp krizine neden olur mu?
Günümüzde böyle bir ilişkinin varlığını destekleyecek yeterince kanıt mevcut. Depresyon tanısı konulan erkek ve kadınların uzun yıllar boyunca izlendiği çalışmalar, bu bireylerde koroner arter hastalığına yakalanma veya kalp krizi geçirme riskinin depresyonu olmayan bireylere göre iki veya üç kat arttığını gösteriyor.
Sağlıklı düşünemeyen bir beyinle sağlıklı çalışmayan bir kalp arasındaki ilişki nasıl açıklanabilir?
Yapılan birçok gözleme göre depresyondaki hasta ilaçlarını daha düzensiz alma, daha az egzersiz yapma, daha çok sigara içme gibi eğilimler gösterir. Dolayısıyla depresyon ve kalp hastalıkları arasındaki ilişki, karmaşık biyolojik süreçlerden çok bu tip davranışsal nedenlerle açıklanabilir.
Ancak son dönemlerde yapılan çalışmalar, fiziksel olarak sağlıklı olmasına rağmen depresyonda olan bireylerde, kalp hastalıkları ve felç ile ilişkilendirilmiş olan bazı biyokimyasal göstergelerin anlamlı derecede arttığını ortaya koyuyor. Bu bağlantı, depresyon ile kalp damar hastalıkları arasında çevresel ya da davranışsal faktörlerden bağımsız bir ilişkinin olabileceğini de gösteriyor.
Erkeklerde risk daha fazla
Depresyon kalp krizi ilişkisinde erkekler ve kadınlar için ayrı ayrı veriler mevcut. Johns Hopkins Medicine tarafından yapılan bir çalışmada 1200 erkek yaklaşık olarak 40 yıl izlendi, bunların %12'sinde yaşam boyu depresyon geliştiği saptandı. Bu erkeklerde koroner arter hastalığına yakalanma riskinin diğerlerine göre iki kat daha fazla olduğu görüldü.
Kadınlara ilişkin veriler ise farklılık gösteriyor. Araştırmaya göre depresyon geçiren kadınlardaki kalp hastalığına yakalanma ya da bu hastalıktan dolayı hayatını kaybetme riski, geçirmeyen kadınlara göre yüzde 50 daha fazla.
Ne gibi önlemler almalı?
-Kalp krizi sonrası hastalar depresyon olasılığı açısından yakından izlenmeli.
-Eğer hasta depresyon bulguları gösteriyorsa ciddi bir şekilde ele alınmalı ve tedavi edilmeli.
-Klinik depresyonu olan bireylerde kalp hastalıklarına ilişkin sigara bağımlılığı, yüksek tansiyon ve diyabet gibi risk faktörleri mutlaka taranmalı.