Kanser nedir?

Kanser vücuttaki bazı hücrelerin kontrolsüz olarak çoğalmaya başlamasıyla oluşur. Bu anormal hücreler diğer organlara da giderek buralarda da tümörler oluşturabilirler. Matastaz dediğimiz bu yayılımlar hayati organlara ( beyin, akciğer, kalp, karaciğer gibi ) gittiklerinde ölüme yol açarlar. Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Bülent Koç, Mynet okurları için yazdı.

Kanserler başladıkları organ ve doku tiplerine göre isimlendirilirler. Kanserleri her yıl ortalama görülme sıklığına göre şöyle sıralayabiliriz.

  • Melanom dışı deri kanserleri % 1
  • Akciğer kanseri % 75
  • Prostat kanseri % 15
  • Meme kanseri % 22
  • Kalın barsak ve rektum % 34
  • Mesane kanseri % 20
  • Non- Hodgkin lenfoma % 29
  • Melanoma ( deri kanseri ) % 13
  • Böbrek kanseri % 24
  • Lösemi % 49
  • Rahim kanseri % 19
  • Pankreas kanseri % 91
  • Tiroid kanseri % 4

En çok melanom dışı deri kanserleri görülür ancak mortalite dediğimiz öldürme oranları çok düşüktür. En sık görülen ikinci kanser tipi olan akciğer kanseri çok daha öldürücüdür. En kötü seyreden ise pankreas kanseridir ve % 91 ölümle sonuçlanabilir.

Reklam
Reklam

EN SIK GÖRÜLEN FAKTÖRLER

Bazı kanserlerin oluşmasına yol açan en sık görülen risk faktörleri şöyle sıralanabilir:

Akciğer kanseri : Sigara içmek, asbestos, uranium ve nikel
Deri kanseri : Aşırı güneş ışığına maruz kalma, selenyum
Meme kanseri : Aile öyküsü- genetik faktörler
Rahim ağzı kanseri : HPV (Human Papilloma Virüs enfeksiyonu)
Kalın barsak kanseri : Çok yağlı, az lifli diyet
Ağız içi kanseri : Alkol ve sigara,tütün çiğnemek
Mesane kanseri : Anilin boyaları, sigara içmek, schistozoma haematobium isimli parazit
Lösemi : Benzen, radyasyon

Bu sayılanların yanında pek çok başka faktör de kanseri başlatıcı neden olabilmektedir. Kanserin başlama devresi çok uzun sürebilir, ancak bir kez oluştuğunda tedavi edilmez ise hızlı yayılım gösterebilir. Sigara içen bir kişide kanser oluşum süreci yirmi yıl sürebilir. Kanserden korunmak ve oluşma ihtimalini azaltmak için zararlı kimyasallardan, radyasyondan, ve virüslerden uzak durmaya çalışmak gereklidir. Bunun için yapılması gerekenler şu başlıklar altında sıralanabilir.

Reklam
Reklam

EN BÜYÜK ETKEN TÜTÜN MAMÜLLERİ

Akciğer kanserinin en büyük nedeni sigaradır. Tütünde birçok karsinojenik ( yani kanser yapan ) kimyasal madde vardır. Sigara içmeyerek ve sigara içilen yerlerde fazla kalmayıp, pasif içicilikten kurtularak bu riskinizi azaltabilirsiniz. Kömür, mangal kömürü, yanıcı maddelerden çıkan dumanlar da üst solunum yolu ve akciğer kanserlerine sebep olabilirler.

Tütün çiğneyenlerde, bu tütünün içerisindeki kimyasal maddelerin 7 gün gibi kısa bir sürede ağız içindeki mukoza dokusunda değişiklikler yaptığı gösterilmiştir. Bu süre uzadıkça ağız içinde ve gırtlakta prekanseröz, yani kanser öncüsü olan lökoplaki veya eritroplaki denilen lezyonlar oluşur.

ALKOL DE BELİRLEYİCİ OLUYOR

Aşırı alkol alanlarda doza bağlı olarak ağızda, yutak bölgesinde, yemek borusu ve midede kanser gelişme olasılığının arttığı gösterilmiştir. Günde 3 bardaktan fazla alkol alımının kanser riskini büyük ölçüde arttırdığı bilinmektedir.ABD’de ösefagus (yemek borusu) kanserlerinin %75’inin alkol nedeni ile oluştuğu düşünülmektedir. Ağız, larenks ve farenks bölgesindeki kanserlerin yaklaşık olarak %50’sinin aşırı içki içme ile ilgisi vardır. Alkol yanında sigara da içenlerde kanser riski daha da artmaktadır. İngiltere’de 1,2 milyon orta yaşlı kadın üzerinde 7 yıl süren bir inceleme ve takip sonrası günde 1 bardak gibi az miktarda alkol alanlarda bile hiç içki içmeyenlere göre kanser riskinde belirgin artış saptanmıştır. Meme kanseri olan kadınların % 11’inde kanser sebebinin fazla alkol alma olduğu belirtilmektedir.

Reklam
Reklam

DERİ YOLUYLA GİREREK ZARAR VEREBİLİR

Benzin, turpentin (boya incelticileri), kuru temizleme sıvıları ve diğer solventler solunum veya deri yoluyla vücudumuza girerek zarar verebilirler. Benzin en zararlı kimyasallardan birisidir, uzun süreli benzine maruziyet kemik iliği bozukluğu ve lösemiye yol açabilir. Benzin kokusunu, aseton gibi çözücüleri solumamak ve uzun süre derimize temas etmesine müsade etmemek gereklidir. Aşırı parfüm ve deodorant kullanılması da doğru değildir.

AKCİĞER KANSERİNE YOL AÇABİLİR

Asbest tozlarını solumak akciğer kanserine yol açabilir. Asbest eskiden binalarda ve gemilerde yalıtım için kullanılıyordu. Bu binaların yıkımı, tamiratı gibi işlerde çalışanların toz solumasına karşı maske ile tedbir almaları gereklidir. Asbest tozları akciğer dokusunda nedbeler oluşturur ve mazotelioma denilen akciğer zarı kanserlerine yol açar. Yaşanılan çevrede bulunduğu bilinen diğer kanser yapıcı maddeler polikarbonat plastiklerde bulunan BPA ( Bisphenol A ); elektrikli cihazlardaki izolasyon amacı ile kullanılan resinler, PCB (polychlorinated biphenyller ), lehimlerde ve seramiklerde kullanılan metalik kurşun, suda bulunan arsenik, ahşap yapıştırmada kullanılan formaldehitler ve sinek ve böcek ilaçlarındaki kimyasallardır.

Reklam
Reklam

GÜNEŞ IŞIĞI GEREKLİDİR

Kemik sağlığı için lazım olan D vitamini oluşumu için güneş ışığı gereklidir. Ancak aşırı güneşlenerek fazla ultraviyole radyasyonuna maruz kalmak deride yanıklara ve gözde katarakt oluşmasına yol açar. Aşırı güneşlenme ve güneş altında korunmasız uzun süre çalışma melanom gibi deri kanserlerinin en sık sebebidir. Güneşten koruyucu kremler kullanılarak derimizi aşırı güneş ışınlarından koruyabiliriz. Güneşlenmeyi sabah 11:00’den önce ve öğleden sonra 16:00’dan sonra yapmak ve uzun süreli güneşte yatmamak gereklidir. Derimizde alışılmamış veya kanayan, acıyan bir ben yada yara görür isek doktora başvurmalıyız.

HPV ENFEKSİYONLARINA DİKKAT!

Rahim ağzı kanserlerinin en sık nedeni HPV ( Human Papilloma Virüs ) enfeksiyonlarıdır. HPV’nin yüzden fazla tipi vardır, ancak bunların çok az bir kısmı kansere yol açar. 2006 yılından beri bu virüse karşı bir aşı geliştirilmiştir. HPV enfeksiyonları çok sık görüldüğü için genç yaşta bu aşının yapılarak kadınların bu nedenle rahim ağzı kanserine yakalanması önlenebilir.

Reklam
Reklam

Hepatit C virüsü gibi başka virüsler de kanser oluşturabilmektedir. Ancak Bu virüse karşı henüz bir aşı oluşturulmamıştır. Sterilize edilmemiş aletlerle dövme ve akupuntur yapılması bu virüsü insandan insana taşıma riski oluşturmaktadır.

Kronik gastrit ve ülserlerden sorumlu olan helikobakter pilori isimli bakteri de mide kanseri riskini arttırmaktadır. Bu mikrop midede tesbit edildiğinde uygun antibiotik kullanılarak ortadan kaldırılabilir.

AŞIRI KİLO KANSER RİSKİNİ ARTIRIYOR

Aşırı kilolu ve obez olmak kalp krizi, beyin kanaması, hipertansiyon ve diabet risklerini arttırdığı gibi pek çok kanser çeşidinin riskini de arttırır. Bu kanserler kalın barsak, meme, özofagus ( yemek borusu ) tiroid, böbrek, rahim ve safra kesesi kanserleridir. ABD.’de erkeklerde kanserden ölümlerin % 14’ünün, kadınlarda ise %20’sinin aşırı kilolu kişilerde kanser oluşması nedeni ile meydana geldiği gösterilmiştir. Aşırı obezlerde normal kilolu insanlara göre kanser riski %50’den fazla artmaktadır. Kilo almaktan sakınarak pek çok kanser çeşidine yakalanma riskimizi düşürebiliriz. Şişmanlıktan korunmak için genç yaşlarda sağlıklı beslenme, fiziki aktivite ve spor alışkanlığı geliştirmeliyiz. Şu an da şişman olanların ise daha fazla kilo almaktan sakınması ve diyet ve egzersiz programları ile yavaş yavaş kilo vermeye başlaması sağlıkları için en uygun davranış olacaktır.

Reklam
Reklam

TOKSİNLER OLUŞTURUYOR

Gıdalara bulaşan bazı küf ve mantarlar mikotoksin denilen bazı toksinler oluştururlar. Tahıllarda, fıstık ve baklagillerde yerleşebilen aspergillus flavus isimli bir mantar çeşidi aflatoksin denilen bir madde salgılar. Alfatoksinler düşük dozlarda alındığında bile karaciğer hastalığı ve kanseri oluşturabilirler. Tahıl ve fıstıklardaki küflenme genellikle depolanma esnasında, nemli ortamlarda oluşur. Özellikle rengi bozuk ve bayat fıstık yememeye dikkat etmek lazımdır.

Sonuç olarak sigara, alkol gibi zararlı alışkanlıklardan kaçınarak, yeme alışkanlıklarımızı organize ederek, çevresel karsinojenlerden kaçınarak ve spor yaparak daha sağlıklı bir hayat yaşayabilir ve çağımızın belası olan kanser olma riskimizi önemli oranda azaltabiliriz.

Op. Dr. Bülent Koç
Genel Cerrahi Uzmanı
drbulent.koc@mynet.com

Anahtar Kelimeler: