Kanserde 'milli İlaç' geliyor

TÜBİTAK, milli ilaç projesi çerçevesinde, kanser, böbrek yetmezliği gibi bazı hastalıkları tedavi edecek biyoteknolojik ilaç üretilmesini sağlayacak.

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, “Biyoteknolojik ilaç çağrısına beklentinin üstünde başvuru geldi. Milli ilaç üretim dönemini başlatmış olduk” dedi.

TÜBİTAK, Türkiye’nin en çok ithal ettiği yüksek maliyetli ilaçların Türkiye’de üretilmesi ve yeni ilaç çalışmaları için düğmeye bastı. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, “Biyoteknolojik ilaç için çağrıya çıktık, beklediğimizden çok daha fazla başvuru geldi. 26 konsorsiyum çıktı. TÜBİTAK, projeye yüzde yüz destek verecek” dedi. Bakan Ergün, bir grup gazeteciyle yaptığı sohbet toplantısında TÜBİTAK’ın ‘Milli İlaç Projesi’ üzerinde çalıştığını söyledi. 6 ay önceki Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu toplantısında sağlık sektörünü öncelikli sektörler arasına aldıklarını belirten Ergün, bu konudaki teknolojinin geliştirilmesinin önemini vurguladı. Tıbbi teknolojilerin Türkiye’yi ileri taşıyacak alanlardan birisi olduğuna değinen Ergün, Türkiye’de ilaç üreten 68 firma bulunduğunu, sektörde 30 bin insanın çalıştığını bildirdi. Ergün, 5 ilaç firmasının da ar-ge merkezinin olduğunu söyledi.
YÜZDE 51’İ İTHAL EDİLİYOR

Reklam
Reklam

Ergün, “Türkiye’de üretilen ilaçların tamamı jenerik ilaç. Yani molekülünü biz bulmuş değiliz. Kimyasal araştırmalarla molekül buluyorsunuz ve molekül üzerinden ilaç üretiyorsunuz. Sonra onun patent süresi dolanları, jenerik hale geliyor bunu siz de üretebiliyorsunuz veya geliştirebiliyorsunuz” dedi. Pazarda olan ilaçların yaklaşık yüzde 49’unun Türkiye’de üretilen ilaçlar, yüzde 51’inin de ithal ilaçlar olduğunu kaydeden Ergün, kutu olarak bakıldığında ilaçların yüzde 75’inin Türkiye’de üretildiğini, yüzde 25’inin de yurt dışından geldiğini bildirdi.

Niteliklerine bakıldığında önemli hastalıkları tedavi eden ve fiyatları yüksek olan ilaçların yurt dışından geldiğinin altını çizen Ergün, bu nedenle Türkiye’de ilaç konusunu öncelikli konu haline getirdiklerini ve TÜBİTAK olarak biyoteknolojik ilaçlar için çağrıya çıktığını söyledi. Ergün şöyle devam etti: “Yani kimyasal ilaçlarda molekül buluyorsunuz ve onu ilaç sektörünün ana hammaddesi haline getiriyorsunuz. Biyoteknolojik araştırmalarda hücre oluşturuyorsunuz, hücreyi ilaç sektörünün ana unsuru haline getiriyorsunuz. Böylece kişiye özel, hastalığa özel ilaçlar bile üretme imkanına sahip oluyorsunuz. Bunun için TÜBİTAK’ta biyoteknolojik ilaçların geliştirilmesiyle alakalı bir çağrıya çıktık. Kanser, böbrek yetmezliği gibi birtakım alanlardaki hastalıkları tedavi edecek, şeker hastalığı gibi, hepatit karaciğer iltihabı gibi, hormon üretimi gibi konularda biyoteknolojik ilaç üretmeyi hedefliyoruz.”

Reklam
Reklam

‘Ben üretirim’ diyen 26 konsorsiyum çıktı

‘BEN bunu üretirim’ diyenlerin projesini sunduğunu kaydeden Nihat Ergün şunları söyledi: “TÜBİTAK olarak yüzde yüz destek vereceğiz. Daha az bekliyorduk, ama 26 tane konsorsiyum çıktı. Biyoteknolojik ilaçlar dünyanın henüz yolun başında olduğu alan. Bu alanı kaçırmamamız lazım. Biyoteknolojik ilaç alanı önümüzdeki 10-20 yıl boyunca ilaç sektöründe çok önemli bir yer edinecek. Bunu geçen yıl Boston’daki ondan önce Chicago’daki fuarlarda gördük. Araştırma merkezleri tamamen buna odaklanıyor. Artık Türkiye biyoteknolojik ilaçlarda, milli ilaç üretim dönemini bir anlamda bu çalışmayla başlatmış oldu. Ortalama üç yıllık araştırma-geliştirme sonucunda bir ürünün ortaya çıkacak. Örneğin, kanser tedavisinde veya bir kanser türünün tedavisinde kullanılabilecek bir hücrenin bulunması bu birinci faz, ikinci faz araştırmalarda ortaya çıkabilecek. Ondan sonra klinik deneyler başlayacak o ayrı bir alan. O bizim şu anda ele alacağımız bir konu değil. TÜBİTAK’ta ilk ele aldığımız konu birinci, ikinci faz da yani bir hücre ortaya çıkana kadar ki araştırmalar.”

Reklam
Reklam