Kaplan Annelik!

Bizde de “Kaplan Annelik” var mı?

"Kaplan Anne'nin Zafer Marşı”; rafta gördüğüm zaman hemen dikkatimi çekmişti. Nasıl olduysa öncesinde pek duymamıştım. Oysa ki bayağı bir gürültü koparmış yayınlandıktan sonra. Bir çırpıda okuyuverdim ve bu yazımda bende bıraktıklarını paylaşmak istiyorum.

Yazarı Amy Chua aslında bir hukuk profesörü. Kendi alanında başarılı kitaplar yazdıktan sonra; annelik üzerine bu kitabı yazmaya karar veriyor. Kitabı çok satanlar listelerine giriyor. 25 ülkede çevirisi yapılıp yayınlanıyor. Yayınlandığı ülkelerde de oldukça ses getiriyor.

Reklam
Reklam

Chua Çin asıllı bir Amerikalı. Ailesiyle birlikte Amerika'da yaşıyor; ama Çinli köklerine çok bağlı. Kitabında da Çinli - ya da doğulu diyelim - ve batılı çocuk yetiştirme tarzlarını kendince karşılaştırıyor. Amerika'da karşılaştığı aileler, kendi yetiştirilişi ve kızlarına yaklaşımı tüm bu karşılaştırmanın temelinde anlattıkları. Çok fazla ses getirmesinin sebebi de bu karşılaştırmanın yorumlanmasından kaynaklanıyor. Çünkü Chua da kendi doğrularından yola çıkarak bir değerlendirme yapıyor ve bu göreceli değerlendirme kimilerini kızdırıyor, kimilerinin beğenisini alıyor.

Bense; kitabı "hangisi doğru” yaklaşımından çok; daha tarafsız bir şekilde okumaya ve anlamaya çalıştım. Hem bir anne hem de ebeveyn gelişimi alanında çalışan bir profesyonel olarak neler çıkarabileceğime odaklandım.Neler çıkardın peki derseniz....Öncelikle Chua'nın hakkını vermek lazım diye düşünüyorum. Bu kadar yalın ve açıklıkla kim aile hayatını gözler önüne serme cesaretini gösterebilir? Üstelik pek çok açıdan eleştirilebileceğini bilerek. Öyle veya böyle insanlara düşünme, kendini sorgulama fırsatını da verdiğini düşünüyorum.

Reklam
Reklam

Kaplan Anne kavramına gelince... Kaplan nitelemesini Çin astrolojisindeki kaplan burcu özelliklerinden yola çıkarak kendisi için kullanıyor Chua. Zaman zaman Çinli anne ile değişmeli olarak da yer alıyor kitapta. Otoriter, katı, sonuç/başarı odaklı, güç ve iktidarı bırakmayan, özgüveni yüksek, hırslı, azimli, sevgisini dışarıya fazla göstermeyen bir tanımlama. Bunu annelik için düşündüğünüzde; çocuğunun potansiyalini en üst düzeye çıkarmayı hedefleyen, çalışkan ve çocuğunu da buna zorlayan, mükemmeliyetçi bir ebeveyn modeli. Tabii otorite, kurallar ve sınırlamaların sıkılığını tahmin edebilirsiniz böye bir ortamda...Bütün bunları yanyana sıralayınca çok da sevimli gelmiyor değil mi?

Bence de sevimli değil ama işin sonuç kısmına baktığınızda gördüğünüz tablo insana durumu tekrar sorgulatıyor sanırım. Uzak Doğu kültürüne oldukça aşina biri olarak; Kaplan Annelerin çocuklarının nasıl olduğunu kendim de yaşayıp gördüm. Japonya'da yaşadığım senelerde birçok Çinli, Koreli, Japon arkadaşım oldu. Onlardaki çalışkanlık ve başarı azmini, iç disiplin ve motivasyonlarını her zaman takdir etmişimdir. Zaten dünyanın durumuna baktığımızda herkes takdir etmiyor mu? İşte bunun ailede başladığını bu kitapla birkez daha gördüm...Tabii bir bedeli olduğunu da!

Reklam
Reklam

Diyeceksiniz ki her şey başarı mı hayatta? Ya da başarı nedir? Elbette çok görecelidir başarı kavramı. Ama temelde hedef koyabilmek ve koyduğun hedefe ulaşmaktır bence. Konu çocuklarımız olduğunda da onlara hayatlarında bir amaçları olması gerektiğini öğretmek çok önemli. Chua kitabında daha çok müzik enstrumanı çalma konusunda kızlarıyla olan ilişkisini anlatıyor. Bunun birçok alanı var. Temelde verdiği mesaj ise; çocuklar aslında belli bir yaşa kadar çok da ne istediklerini bilecek bilinçte değiller; onlara yol açmak, denetmek ve göstermek zorundayız. Buraya kadar Batı kültürü de aynı şeyi söylüyor. Kaplan Annenin farklılaştığı yer ise çocukların potansiyellerinin de farkında olmadıkları; yetenek yanında çalışarak - ama gerçekten çok çalışarak - bu potansiyeli performansa dönüştürebileceklerini görmeleri gereği. Tabii bu noktada iş zorlaşıyor. Ne konuda olursa olsun bir çocuğu çalışmaya yönlendirmek çok da kolay değil. Burada Çinli ebeveynlerin kullandığı yöntemleri, koydukları kuralları kullanmak veya kullanmamak ise tartışılır elbette.

Reklam
Reklam

Kitabı okurken bu yöntemlerden daha çok; bunu tam olarak ne için yaptıklarını sorguladım. Yani bir hedef varsa bunun ne olduğu; sebebi ve çocuğun bunu ne kadar istediği. Eğer iki taraflı yani hem ebeveyn hem çocuk olarak özveride bulunulacaksa, bunun ne için yapıldığı çok net olmalı. Bir keman virtüözü olmak istemiyorsa çocuk; çok iyi de olsa, başarılı da olsa onu zorlamanın anlamı ne? Zaten kitabın sonunda Chua' nın kendisi de bu noktaya geliyor.

Dolayısıyla net bir hedef olmalı. Bunun için de çalışılmalı...Tamam; ancak bu noktada bir başka önemli nokta daha var: çocuk-ebeveyn ilişkisi. İster istemez; çocukla ilişkide çekişmeler, çatışmalar meydana gelir. Bunu nasıl yöneteceği ise anne babanın kararı diye düşünüyorum. Sonuçta benim kişisel yaklaşımım; her zaman çocuğum ve onunla ilişkimin her şeyden daha önemli olduğu. Bunu zedeleyecek yaklaşımlara izin vermemek. Ancak kitapta görüyorsunuz ki kopma noktasına gelse de ilişkileri Kaplan Anne ve kızı sonuçta halen mutlu bir anne-kız

İşin biraz daha duygusallık barındıran ilişki boyutu gerçekten enteresan. Mesela doğumgününde kızları bir kart hazırlıyorlar Chua'ya. "Yapabileceğinizin en iyisi bu mu?” deyip beğenmediğini ifade ederek, kabul etmiyor kartı! Çünkü amacı, onları gerçekten daha iyisini yapmaya teşvik etmek. Ve sonrasında daha iyisi geliyor...Ben Türk annelerinin böyle bir kart alınca göz yaşlarına boğulup çocuklarına sıkı sıkı sarılmalarının daha kuvvetle muhtemel olduğunu düşünüyorum.

Reklam
Reklam

Son olarak, kitabı okurken, Türkler olarak bizde de Kaplan Annelik var mı diye epey bir düşündüm. Ne de olsa Asya ve Avrupa arasında olan bir kültürde çocuk yetiştirmekten bahsediyorsak; ortada bir sentez olduğu kesin. Hem kendimde hem de çevremde çoğu annede gördüğüm kadarıyla diyebilirim ki evet bizde de biraz "kaplan” ruhu var! Belki son yıllarda batı tarzı ebeveynlikle ilgili çok şey okuduğumuzdan; belki nesil olarak duruşumuzdan bu kaplanı oldukça uysallaştırmışız! Ama arada içimizden çıkıp hırladığı zaman da fena oluyor. Ya da zaten çaktırmadan güzel güzel yönetiyoruz bu kaplanlığımızı...

ANNELER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN!

Figen Küçükkoner Kırca