Kış mevsiminin en çok görülen yağış çeşitlerinden biri kar yağışıdır. Kar, yeryüzüne düştükten sonra kapladığı her alanı bembeyaz yapar.
En çok görülen yağış türlerinden biri olan kar, bulutlarda bulunan su taneciklerinin aşırı soğuk hava ile karşılaştıktan sonra kristalleşerek yeryüzüne düşmesi sonucu oluşur.
Kar yağışı kutup ikliminde daha sık görülür. Türkiye’de ise karasal iklimde kar yağışı yoğundur. Türkiye’de kar yağışı, karasal iklimin etkisi altında olan iç kısımlarda, kış mevsimi boyunca aralıklarla kendini gösterir. Kış mevsiminde, İç Anadolu Bölgesi başta olmak üzere yüksek dağlarda yağışlar artmaya başlar. Kıyı kesimlerden iç kesimlere, alçak yerlerden yüksek yerlere doğru gidildikçe kar yağışlarının yoğunluğu artar. Kar yağışlı günler, her yıl hava şartlarının etkisine göre değişiklik gösterir.
Kar dünyada pek çok bölgede ve ülkemizde de kış aylarında karşılaştığımız yağış çeşitlerinden biridir. Kar, tane tane yeryüzüne düşerek birikinti oluşturur. Soğuk hava derecesinin çok yüksek olmadığı yerlerde oluşmaya başlayan kar, yere düşerken sıcak alt hava tabakaları ile karşılaştığında, yağmur ya da yağmurla karışık kar şekline dönüşebilir. Bu yağış çeşidi “sulu kar” olarak da söylenir. Büyüklükleri 1cm’e ulaşan iri kar taneleri halinde düşen kar yağışı “Lapa” olarak adlandırılır.
Bulutlarda yer alan su tanecikleri, aşırı soğuk havalarda kristalleşmeye başlar. Bu kristalleşme sonucu oluşan kar tanecikleri yeryüzüne iner. Bu olay o kadar hızlı gerçekleşir ki su tanecikleri yağmura dönüşmesi gerekirken kar tanelerine dönüşür. Kar tanelerinin her biri gökyüzünden yeryüzüne düşene kadar birbirine değmeden ayrı ayrı yere iner. Toprak ve atmosfer ısısının eşit olduğu durumlarda kar taneleri erimez. Kar yağışı sayesinde yaz aylarında kuraklık engellenirken nem sorunun da önüne geçilmiş olur. Kar aynı zamanda toprağın da beslenmesinde rol oynar.
Kar yağışı, karın yerde kalma süresi ve daimi kar yoğunluğu, karın en çok etkili olduğu bölgelerin özelliklerinden bahsetmek için büyük bir öneme sahiptir. Kıyı kesimler ile iç kesimler arasında, kar yağışlı günler ile karın yerde kalma süresi ortalaması bakımından farklılıklar vardır. Sıcaklık ortalaması kar yağışlı ve karla örtülü günlerin sayısına, denizden uzaklığa, yükselti ve karasallığa bağlı olarak değişir.
Türkiye’de en fazla kar kalınlığının ölçüldüğü bölgeler Doğu Anadolu ve Karadeniz Bölgeleridir. Özellikle kış aylarında ülkemizin İç ve Doğu Anadolu Bölgelerinde yağışlar genellikle kar şeklinde görülür.
Soğuk hava koşullarının yaşanmaya başlamasıyla birlikte Türkiye’nin kuzey ve doğu bölgelerine kar yağışları düşmeye başlar. Yeryüzünde çoğu bölgede kar örtüsü geçici sürelidir. Ancak kar örtüsünün sürekli olarak yerde kaldığı bölgeler de vardır. Ülkemizde belirli dağların yüksek tepelerinde kar sürekli kalır. Dağların üzerinde görülen daimi kar sınırı yükseltisi; kıyı dağlarından iç kısımlara doğru, batıdan doğuya doğru ve artan karasallık derecesine göre yükseklik gösterir.
Kar yağışı soğuk iklimlerde görülen bir yağış çeşididir. Tundra iklimi ve kutup iklimi, en soğuk iklim türleridir. Tundra ikliminde en sıcak ayda ortalama sıcaklık değeri en fazla 10 derece olarak görülür. Kış aylarında -40 derecelere kadar sıcaklıkların düştüğü görülür.
Tundra iklimi; Kuzey Sibirya, Kuzey Kanada ve Orta kuşakta yer alan yüksek dağlarda görülen bir iklimdir. Sıcaklık ortalaması yıllık 0 derecenin altında olur. Sıcaklığın -40 derecenin altına indiği zamanlar bile görülebilir.
Ülkemizde karasal iklimin olduğu bölgeler, kar yağışı için elverişli bölgelerdir. Karasal iklimde kış ayları çok soğuk ve uzun geçer. Yaz mevsiminde ise kurak bir sıcak yaşanır. Karasal iklimde yıllık ortalama sıcaklık değeri 10 derece civarındadır. Kış aylarında kar yağışı, karasal iklimin en yoğun yaşanan yağış çeşitlerindendir.