Kara Dalya'nın sırrını kimse çözemedi

15 Şubat 1947...Los Angeles polisi 3925 Norton Avenue yakınlarında bir kadın cesedi buldu. El ve ayak bileklerinde ip izleri olan cesedin göğüsleri doğranmış, vücudunun çeşitli yerlerinde sigara söndürülmüştü. Bu tüyler ürperten görüntü, genç kadının ağzının iki yanına palyaço gülümsemesine benzeyen bir görünüm veren ve her biri 7.5 santim boyunda kesiklerle tamamlanıyordu. Ama hepsi bu kadar da değildi. Ceset ikiye bölünmüştü!

İlk anda insana usta bir senaristin elinden çıkma gibi gelen bu tüyler ürpertici bu öykü gerçeğin ta kendisi. Hollywood tarihinin en kanlı ve esrarı hala aydınlanmamış bu cinayetin kurbanı ise 23 yaşındaki artist adayı Elizabeth Short. 62 yıl önceki bu olayın yeniden gündeme gelmesinin sebebi de oyuncu olmaya çalışırken hem de ünlü bir yapımcının kurbanı olan bir başka kadının cinayet davasının karara bağlanmış olması.

Reklam
Reklam

Usta yönetmen Brian de Palma'nın The Black Dahlia (Kara Dalya) adlı filminde Mia Kirshner tarafından canlandırılan Elmizabeth Short'un benzerine belki filmlerde bile rastlanmayacak öyküsü ve tüyler ürperten sonu.

Elizabeth Short, 29 Temmuz 1924'te Massachusetts'da dünyaya geldi. Pek de mutlu bir çocukluk geçidiği söylenemezdi. Daha 5 yaşındayken, bir gün babası Cleo, aniden ortadan kayboldu. Polis, genç adamın arabasını bir gölün yakınlarında bulduğunda olayı intihar diye nitelendirerek dosyayı kapattı.

Ancak bir süre sonra Elizabeth'ih babası yeniden ortaya çıktı. Aslında intihar etmemişti ve karısının onu affetmesini istiyordu. Ancak annesi Elizabeth'i de alarak başka bir yere taşındı.

Elizabeth daha küçük bir çocukken sinemaya tutku derecesinde ilgi duymaya başladı. Artık tek amacı vardı parlak bir sinema yıldızı olmak. İlkgençliğinde California'da yaşayan babasını ziyaret etmeye karar verdi. Ama Elizabeth ile babasının yıldızı bir türlü barışmadı.

Babasının yanından ayrıldıktan sonra Santa Barbara'ya yerleşen Elizabeth yaşı küçük olduğu halde içki içmek suçundan tutuklandı ve Massachusetts'teki evine gönderildi.

Reklam
Reklam

Ama film yıldızı olma tutkusunu bir türlü içinden söküp atamıyordu.1946'da Kaliforniya'ya döndü. Barlarda garson olarak çalıştı. Short, canlı olarak en son 9 Ocak 1947'de kız kardeşiyle buluşmak için gittiği The Regal Biltmore Hotel'de görüldü. Bundan sonraki günler boyunca kimse genç kadının izine rastlamadı.

Polis, 15 Ocak'ta ürpertici bir görünüm sergileyen cesedini buluncaya kadar.

O dönemde büyük heyecan yaratan cinayeti çözmek için onlarca dedektif geceli gündüzlü çalıştı. Aralarında Orson Welles'in de bulunduğu yüzlerce kişi sorgulandı. Ancak polis, katili bulmak bir yana en ufak bir ipucuna bile rastlayamadı.

Kara Dalya cinayetinin esrarı aradan geçen uzun yıllara rağmen çekiciliğini kaybetmedi ve uyandırdığı merak duygusu azalmadı.

En son 2003'de Los Angeles cinayet masasından emekli dedektif Steve Hodel, bir cerrah olan babasından kalan eşyalar arasında Elizabeth Short'un çok sayıda fotoğrafını buldu.

Araştırmalarını sürdürdükçe babasının da 1947'deki Kara Dalya cinayetinde şüpheli olarak sorgulandığını buldu. Genç kadının cesedi ikiye bölünmüş olduğu için, polis, bunu ancak insan anatomisini iyi bilen bir profesyonelin yapabileceğini düşünüp aralarında Hodel'ın babasının da bulunduğu çok sayıda cerrah ve doktoru sorgulamıştı.

Reklam
Reklam

İşin ilginç yanı baba Hodel'ın bu sorgunun ardından ailesini terkedip Filipinler'e gitmesi ve bir daha da ortalarda görünmemesiydi.

Tüm bu gelişmeleri öğrendikten sonra, emekli dedektif Hodel, babasının bir seri katil olduğuna, aralarında Elizabeth Short'un da bulunduğu çok sayıda kişiyi ölürdüğüne inansa da yeterli kanıtları bulamadı.

Kara Dalya cinayeti soruşturulurken ortaya atılan iddialardan biri de Short'un snuff adı verilen, kadın oyuncunun sonunda bir şekilde öldürüldüğü porno filmlerden birinde oynadığı hatta katilinin de babası olduğuydu.

Sırlarıyla birlikte Oakland Kaliforniya'daki bir mezarlığı gömülen Elizabeth Short'un trajik yaşam öyküsü bir çok yazara ve sinemacıya da esin kaynağı oldu.

Onun öyküsünü anlatan kitapların en ünlülerinden biri de James Elroy'un yazdığı Los Angeles Dörtlemesi'nin ilk kitabı.

ABD'de yeni Kara Dalya olarak nitelendirilen Clarkson da tıpkı Short gibi ünlü bir oyuncu olmaya çalışıyordu. Tek farkı öldürüldüğünde Short gibi 23 değil 40 yaşında olmasıydı. Clarkson Şubat 2003'te Spector'ın Los Angeles'taki malikanesinde ölü bulunmuştu. İddialara göre Spector, ikinci sınıf filmlerde oynayan Clarkson'ı çalıştığı Hollywood'daki bir gece kulübüden alıp kendi malikanesine getirdi. Kısa bir süre sonra ise Lana Clarkson'ın kanlar içindeki cesedi bulundu.

Reklam
Reklam

Spector'ın şoförü Adriana de Souza, mahkemede verdiği ifadede patronunun olay gecesi aniden dışarı çıkarak "Sanırım birini öldürdüm"' dediğini söyledi.

Ancak efsane yapımcının avukatları, önceden planlanmış bir cinayetin sözkonusu olmadığını, Clarkson'ın yanlışlıkla kendini vurduğunu ileri sürdü.

Phil Spector, 6 yıl önce Los Angeles'taki malikanesinde ölü bulunan Lana Clarkson'ın cinayet zanlısı olarak 2003 yılında tutuklanmış, daha sonra 1 milyon dolar kefaletle serbest bırakılmıştı.

Sonunda Los Angeles mahkemesi jürisi, 69 yaşındaki yapımcıyı ikinci dereceden cinayetten suçlu bularak 19 yıl hapse mahkum edilmesine karar verdi. Jüri ayrıca Spector'un 16 bin 811 dolar tutarındaki cenaze masraflarını ve Clarkson vakfına 9 bin 740 dolar ücret ödemesine karar verdi.

2000'li yılların Kara Dalya davası nihayet karara bağlandı. Ama 1947 yılında gencecik Elizabeth Short'u bu dünyadan koparan ilk Kara Dalya davası ise hala esrarını koruyor.