Kara-kış depresyon mevsimi

Kapalı, yağışlı, aydınlık olmayan hava, kısa günler, uzun geceler ve kışın insan bünyesinin farklı çalışması gibi etkenler, depresyonun ortaya çıkmasını kolaylaştırıyor.

'Üzüntü ve moral bozukluğu, uyuşukluk, konsantre olmakta güçlük, sürekli şeker ve karbonhidrat tüketme isteği, sabahları uyanmada zorluk çekme, uyku düzensizliği, sosyal ortamlara girmekten kaçınma, kendini değersiz, suçlu ve umutsuz hissetme' gibi belirtilerle ortaya çıkan depresyonun en kötü dönemi de ocak-şubat aylarına rastlıyor. Kış depresyonu, dünyanın her yerinde görülmekle birlikte, tüm ülkelerde görülme oranları, ekvatora olan uzaklık arttıkça yükseliyor. Nisan-ekim ayları arasında dinamik, dengeli ve enerji dolu olan insanlar, kış aylarında kendilerini sürekli yorgun ve aç hissediyorlar.

Reklam
Reklam

Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Rahim Kucur, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, kış depresyonundan sorumlu organın, beyinde yer alan fındık büyüklüğündeki 'epifiz bezi' olduğunu bildirdi. Epifiz bezinin melatonin ürettiğini ve bu hormonun etkisinin, yatıştırıcı tabletlerinkine benzediğini vurguluyan Prof. Dr. Kucur, "Hareketsizleştirir, ruh halini olumsuz yönde etkiler, uykulu ve yorgun yapar.

Çoğu zaman 10, 12 saat uyuduğumuz halde dinlenemeyiz, zihinsel ve bedensel verimlilik bitme noktasına gelir. Dahası, durmadan bir şeyler yemek isteriz, özellikle de tatlı şeyler. Ve bu hormon sadece karanlıkta üretilir. Buna karşılık gözün ağ tabakası tarafından alınan ve sinir yolları ile epifiz bezine iletilen ışık, melatonin üretimini azaltır ve insan gerek fiziksel gerek psişik olarak neşelenir. Gecelerin uzun, gündüzlerin kısa ve sisli olduğu kış aylarında insan organizması normal olarak, uyanık-uyku ritminin ihtiyaç duyduğundan daha fazla melatonin üretir. Bu uyku hormonunun fazla olması, sadece bedensel aktiviteyi frenlemekle kalmayıp ruhsal durumumuzu da etkiler" dedi.

Reklam
Reklam

'DİYET, PROTEİN İÇERMELİ'

Prof. Dr. Rahim Kucur, son araştırmalara göre, serotonin azlığının, giderek artan açlık hissine ve karbonhidratlara duyulan isteğin çoğalmasına sebep olduğunu ifade ederek, "Ekmek, makarna, patates ve tatlılar yeteri kadar serotonin ürettiğinden, moral bozukluğunu engelleyebiliyor. Ancak, uygulanan bu diyet programı, uzun sürede depresyona yol açmanın yanı sıra kilo da aldırıyor. Bu nedenle, serotonin diyetin belirli bir miktar protein içermesi de gerekiyor. Bunlar da yağsız et, balık, süt ürünleri ve diğer protein içeren yiyeceklerdir. Bu diyeti yaparken dikkat edilmesi gereken önemli nokta, karbonhidratlı ve proteinli öğünler arasında en az üç, daha da iyisi dört saat geçmesi gerektiği. Öğleden sonra geç saatlerde kötümser olan ve çok acıkan kişi, öğlenleri proteinli besinler yemelidir" diye konuştu.

Kışın mümkün oldukça gün ışığından çok yararlanmaya çalışılması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Kucur, "Ilık günlerde uzun yürüyüşlere çıkabilirsiniz. Bu yürüyüşte önemli olan bir nokta da ağ tabakanın ışığı alması ve epifiz bezine iletebilmesi için sık sık gökyüzüne bakmanızdır. Kendini kötü hisseden kişinin, sürekli sosyal ortamlara girmesi de faydalı olabilir. Eğer depresyon ilerlemiş ve kişi kendini daha kötü hissediyorsa hemen bir hekime başvurulmalıdır" dedi.

Reklam
Reklam

KONYA (İHA) -

Anahtar Kelimeler: