Karadeniz 'kızıl çamur' tehdidi altında

Karadeniz, Macaristan'dan gelen kızıl çamur tehdidiyle karşı karşıya.

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Coşkun Erüz, Macaristan’daki alüminyum fabrikasındaki iki setin yıkılmasıyla, 700 bin metreküp kimyasal zehir taşıyan kızıl çamurun içindeki ağır metallerin Tuna Nehri üzerinden Karadeniz’e ulaşmasının ve Karadeniz’i etkilemesinin birkaç ayı bulabileceğini bildirdi.

Yrd. Doç. Dr. Erüz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Macaristan’ın batısında, Ajka kentinde bulunan alüminyum fabrikasındaki iki setin yıkılmasıyla, 700 bin metreküp kimyasal zehir taşıyan kızıl çamurun çevreye yayılması sonucu 4 kişinin hayatını kaybettiğini, 120 kişinin de yaralandığını hatırlattı.

Reklam
Reklam

Yaşanan olayda çamurun önce geniş alandaki toprağa yayıldığını ve toprağın çamur içerisindeki ağır metallerin büyük kısmını emdiğini ifade eden Erüz, "Suyla taşınabilecek kısmı da dereler vasıtasıyla Tuna’ya, oradan da Karadeniz’e ulaşabilir. Bu arada yine bir bölümü kimyasal değişikliğe uğrayarak etkisini azaltacaktır" dedi.

Kimyasal zehir taşıyan çamurun içindeki ağır metallerin, Tuna Nehri üzerinden Karadeniz’e ulaşmasının ve Karadeniz’i etkilemesinin birkaç ayı bulabileceğine dikkati çeken Erüz, "Çamur içerisindeki ağır metaller, Karadeniz’e ulaştığında etkisini alt seviyeye indirse bile bunlar, canlı organizmalar üzerinde uzun vadeye yayılan öldürücü (toksik) etki ortaya çıkarabilir" diye konuştu.

Doğada her türlü metalin ve türevlerinin belli oranda bulunduğunu dile getiren Erüz, şöyle devam etti: "Ancak bu oran belli bir süre sonra artar, doğal miktarından daha fazla bulunursa canlı organizmalarda toksik yani öldürücü etki yapar. Dolayısıyla Macaristan’daki olaya bakıldığında, yakın yerleşimlerdeki akarsularda bulunan organizmalar üzerinde ciddi boyutta öldürücü etki yapıyordur. Ama bu etki zamanla azalacaktır. Çünkü suyla temas sonucu litredeki miktarı, yoğunluğu da azalacak.

Reklam
Reklam

Karadeniz’e ulaşırsa belki ani ve hızlı öldürücü etkilere neden olmayacak ama uzun vadede suda yaşayan organizmalarda ölümlere yol açabilecek, o canlıları tüketen üst canlılara etki yapabilecektir. Bunun yanı sıra uzun vadede hastalıklar oluşturabilecektir." Yrd. Doç. Dr. Erüz, metal kirliliğinin Macaristan’da olayın meydana geldiği yörede yer altı sularında da ciddi bir kirlilik yaratacağını kaydetti.

-"KARADENİZ ZATEN HIZLA KİRLENİYOR"-

Karadeniz’in uzun bir süredir çevresindeki ülkelerden dökülen atıklarla kirletildiğine dikkati çeken Erüz, "Karadeniz zaten çevresindeki ülkelerden her yıl yaklaşık 10 milyon ton organik madde ve 400 bin tonun üzerinde petrol kökenli kimyasal maddeyle hızla kirletilmekte" dedi.

Türkiye ile birlikte 6 ülkenin kıyısı bulunduğu Karadeniz’e, nehirler aracılığıyla 18 ülkenin atıklarının taşındığını ifade eden Erüz, "Karadeniz bu atıklarla maalesef hızla kirleniyor. Kapalı bir deniz olduğu için kendini yenileme süreci diğer denizlere göre daha uzun zaman alıyor. Bu özelliği kendini yenileme süreci açısından dezavantaj yaratmakta" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Karadeniz’e her yıl 110 bin tondan fazla petrol karıştığını dile getiren Erüz, "Karadeniz’e organik maddelerin yanı sıra binlerce ton inorganik azot, inorganik fosfor, organik fosfor, demir ve çinko gibi maddeler de dökülmektedir.

Karadeniz’e dökülen onlarca çeşit, binlerce tonluk bu maddelerde aşırı miktarda azot ve fosfor bulunmaktadır" dedi.

Yrd. Doç. Dr. Erüz, denize dökülen maddelerin çoğunun, özellikle de kimyasal türlerin denizde yaşayan milyonlarca ton organizmayı etkilediğini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Maddeler, deniz suyunda ve dibinde yaşayan organizmalarda büyük ve kalıcı etki yapmaktadır. Bu organizmalar balıkların beslenmesini sağlamaktadır.

Madde, balığın beslendiği organizmalardan başlayarak, balıkla beslenen kuşa kadar giden besin zincirinde büyük etki yapmaktadır. Bu durum da balık miktarını her yıl biraz daha düşürmekte hatta bitirme noktasına taşımaktadır. Çözüm noktasında sorumluluğu bulunan her ülke, kendi alanında çözüm üretmelidir. Karadeniz gibi eşsiz su kaynağında giderek artan kirliliği önlemek ve sürdürülebilir yaşam kaynağı olarak kullanımını sağlamak için ülkelerin artan bir duyarlılıkla organize edilecek ortak bir çabaya gereksinim vardır."

Reklam
Reklam