Karakolda dayak!

Mersin'de, tehlikeli araç kullanmak ve ruhsatsız silah bulundurmak suçundan gözaltına alınan 2 kardeşin, götürüldükleri polis merkezinde dövüldüğü ileri sürüldü.

İddiaya göre, Yılmaz Koç (28) ile Kardeşi Ali Hıdır Koç (24), gece saat 23.30 sıralarında, Yenişehir ilçesi Göçmen Kavşağı civarında 33 ASD 62 plakalı araçla seyir halinde iken tehlikeli araç kullandıkları gerekçesiyle polis ekiplerince durduruldu.
[** **](https://www.mynet.com/karakolda-dayak-2689725-myvideo)
[** **](http://aktuel.mynet.com/galeri/haber/karakolda-dayak--karakolda-dayak/4803/117894/)
Araçta yapılan aramada ayrıca 1 adet ruhsatsız tabanca bulununca, Koç kardeşler gözaltına alınarak Cumhuriyet Polis Merkezi'ne götürüldü. Kardeşlerin burada, bazı polislerce dövüldüğü ileri sürüldü.
Olayın 15 Ağustos gecesi saat 23.30 sıralarında meydana geldiğini anlatan Yılmaz Koç, tehlikeli araç kullanmaktan dolayı araçlarının durdurulduğunu, polislerin yaptığı aramada, araçta kardeşine ait 1 adet ruhsatsız tabanca bulunduğunu belirterek, "Bunun akabinde bizi karakola götürdüler. Polisler ilk etapta bize çok iyi davrandılar. Biz daha sonra başımıza böyle bir şey gelmediği için avukatımızı arama ihtiyacı duyduk. Geç saat olduğu için avukata ulaşmakta zorlanıyorduk. Ben bir yandan kardeşim bir yandan arıyordu. Bu sırada kardeşim avukatı ararken, kapıya doğru yöneldi. Bunun üzerine polisler bir anda kardeşimin üzerine yürüyüp tartaklamaya başladı. Ben de müdahale edince, sivil bir polis beni, diğerleri de kardeşimi dövmeye başladılar. Bize hakaret ve küfürler ettiler. İnsanlığımızdan utandık, onurumuzu incittiler. Biz kendilerine her hangi bir şey yapmadık, çok iyi davrandık, soruşturmalarını engelleyecek har hangi bir durum olmadı. Bizi dövmelerine anlam veremedik" dedi.
Olaydan sonra kardeşi Ali Hıdır Koç'un iç kanama şüphesiyle 2.5 saat hastanede müşahede altında tutulduğunu öne süren Yılmaz Koç, "Polislerin gelip kendi kafalarına göre trafik cezaları kesmeleri ve bu dayak olayı, sanki bize örülmüş bir komplo gibiydi. Sonradan öğrendiğim kadarı ile bize hem kırmızı ışıkta geçme, hem de tehlikeli araç kullanmaktan ceza yazmışlar. Ben bu cezaya itiraz ettim. Kırmızı ışıkta geçme nedeniyle yazılan ceza iptal edildi" diye konuştu.
Polislerin karakolda kendilerine bu şekilde davranmalarına anlam veremediğini ifade eden Koç, şöyle devam etti; "Kendileri onurlu bir mesleği yapıyorlar. Ama bu polisler, mesleğin onuruna yakışacak şekilde davranmadı. İlk kez böyle bir olayla karşılaştım. Gözaltında yediğimiz dayak esnasında bir an aklımıza Engin Ceber geldi. Onun gibi faili meçhule mi gideceğiz diye korkuya kapıldık."
Yılmaz Koç, bunun yanında gözaltında iken 16 Ağustos tarihinde saat 02.30 sıralarında kredi kartıyla bir petrol istasyonundan 80 liralık alış veriş yapıldığını da ileri sürerek, "Üstelik bu alış veriş benim kimliğim ile yapılmış. Ben bu konuyla ilgili de bankaya başvurdum" dedi.
Yaşadıkları olaydan sonra hastaneden rapor aldıklarını ve yargıya başvurduklarını dile getiren Koç, "Bundan sonra Meclis İnsan Hakları'nı göreve davet ediyorum. Bu konuyla ilgili gerekli soruşturmanın yapılacağına inanıyorum. Bu bana yapıldı, başka insanlara yapılmasın. Biz suçlu olabiliriz, ruhsatsız silah yakalatmış olabiliriz. Ama bizi bu şekilde dövmelerine hakları yoktu. Suçumuz varsa cezasını yetkili mahkemeler verir. Polislerin bizi orada cezalandırmaya hakkı yoktu. Ben bu tür polislerin görevde bulunmasını doğru bulmuyorum. Gerekli incelemelerin yapılmasını istiyorum" diye konuştu.
İHA