Karantina sürecinde aile içi şiddete dikkat!

Koronavirüs nedeniyle sosyal mesafe kuralına uyan vatandaşlar evde zaman geçirmeye özen gösterirken, aile içi şiddet ortaya çıkabiliyor. Salgının yayılımını önlemek amacıyla sosyal izolasyonun ön plana çıktığı günlerde, insanların evlerine kapanmasının stres, kaygı, öfke kontrolü, çatışma gibi sorunları beraberinde getirdiğini söyleyen Öğr. Gör. Barış Tuncer, aile içi şiddetin tehlikesine dikkat çekti.

Salgının yayılımını önlemek amacıyla sosyal izolasyon sağlanmaya çalışılırken, koronavirüs nedeniyle milyonlarca insan da evlerine kapandı. Ancak bu durum başka sorunları da açığa çıkarıyor. Türkiye’de ilk koronavirüs vakasının görüldüğü 11 Mart’tan itibaren 152 silahlı şiddet olayının meydana geldiğini belirten Altınbaş Üniversitesi Çocuk Koruma ve Bakım Hizmetleri Bölüm Başkanı Öğr. Gör. Barış Tuncer, aile içi şiddet tehlikesine dikkat çekti. Salgının bir doğal afet olarak kabul edildiğini belirten Tuncer, “Bu durum stresle, kaygıyla baş etme, öfke kontrolü, çatışma çözme becerilerine, iletişim becerilerine sahip olmayan insanların şiddete başvurmalarına veya aile bireylerine daha fazla şiddet uygulamalarına neden olabiliyor” dedi.

Reklam
Reklam

11 MART’TAN BU YANA 118 ÖLÜMLÜ VAKA YAŞANDI

Umut Vakfı’nın yayınladığı verilere değinen Tuncer, Türkiye’de 11 Marttan itibaren 152, 6 Marttan itibaren 202 silahlı şiddet olayının meydana geldiğini, 6 Marttan itibaren 118 kişinin öldüğü ve 197 kişinin yaralandığını belirterek, “Salgın hastalıklar bir doğal afettir. Maddi ve sosyal kayıplara yol açabilir. Bu durum stresle, kaygıyla baş etme, öfke kontrolü, çatışma çözme becerilerine, iletişim becerilerine sahip olmayan insanların şiddete başvurmalarına veya aile bireylerine daha fazla şiddet uygulamalarına neden olabiliyor” dedi.

“EMPATİ, BEN DİLİ VE SOSYAL DESTEK ÖNEMLİ”

Tüm toplumu ve bireyleri olumsuz etkileyen bu süreçte aile içi iletişimde çok dikkatli olmak gerektiğini belirten Barış Tuncer, “Empati kurmaya ve ben dilini kullanmaya özen göstermek gerekiyor. Empati, kişinin bir iletişim esnasında, kendini karşısındakinin yerine koyarak duyarlı bir yaklaşım içinde olmasıdır. Ben dili, kişinin kendisini rahatsız eden davranışın kendisinde nasıl bir duygu uyandırdığını ifade eden söyleyiş biçimidir. Kişiyi bütünüyle suçlamak yerine davranışı vurgular. Ben dilinde, özellikle olumsuz duyguların yaşandığı durumlarda, kişiye önce davranışı tanımlanarak, bu davranıştan nasıl etkilendiği belirtilir ve ardından, ne hissedildiği söylenir” açıklamasını yaptı.

Reklam
Reklam

Aile bireylerinin özelliklerine ilişkin onları kıran, mahcup eden, üzen ifadeler, ego zedeleyici dilin kullanılmaması gerektiğini vurgulayan Tuncer, “Bu yüzden özellikle bu dönemde, insanların birbirlerine karşı daha çok sevecen, saygılı, hoşgörülü, anlayışlı, sıcak, yakın, destekleyici davranmaları gerekmektedir. Böylelikle, yaşadığımız stresli, dönemi ve zorlukları daha kolay ve daha az zararla atlatabiliriz” diye konuştu.

“BU DÖNEM BİTECEK”

“Bu dönem bitecek ve bir gün günlük hayatımıza geri döneceğiz” diyen Barış Tuncer şunları söyledi: “Evde kaldığımız süreyi mümkün olduğu kadar etkili ve verimli bir şekilde değerlendirmek gerekiyor. Kitap okumak, film izlemek, aile bireyleriyle birlikte etkinlikler yapmak, yeni şeyler öğrenmek özellikle spor yapmak faydalı olacaktır. Sosyal destek strese karşı bireyi koruyan bir tampon işlevi görmektedir. Sosyal destek, stres yaşayan veya güç durumdaki kişiye çevresindeki bireyler tarafından sağlanan maddi, duygusal ve zihinsel yardımlardır. Özellikle bu dönemde sosyal destek ağları oluşturmak, sosyal destek aramak dönemi atlatmamıza yardımcı olacaktır. Hayal kurmak, meditasyon, gevşeme egzersizleri, zaman yönetimi, egzersiz yapmak, müzik dinlemek, olumlu düşünmek, sosyal destek almak, nefes egzersizlerini uygulamak başarılı ve sağlıklı başa çıkma yöntemleridir ve bunları uygulamamız bu dönemi daha az zararla atlatmamıza yardımcı olacaktı.” (DHA)

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: