"Kararı uygulamak zorunda değiliz"

ANKARA (İHA) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM), terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'la ilgili olarak vereceği yeniden yargılama kararını Türkiye'nin aynen uygulaması zorunluluğu olmadığını belirterek, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde (AİHS) konuyla ilgili hüküm bulunduğunu söyledi. Baykal, "Yeniden yargılama kararı 70 milyon insanı kırar, döker, rencide eder" dedi. Baykal, Er-Demir'in özelleştirmesi konusunda kendisini eleştiren Başbakan Erdoğan'ı da açık oturuma davet ederek, "Er-Demir'in özelleştirilmesine değil, yabancılara satışına karşıyız. Bu ideolojik kavga değil. Er-Demir konusunda kendisini açık oturuma çağırıyorum. Er-Demir'e ideolojik bağnazlıkla bakıp, ideolojik angajmanla satmak istiyor" diye konuştu. Baykal, Erdoğan'a, "İsmet Paşa'yla uğraşma" diye de serzenişte bulundu.

Reklam
Reklam

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, bugün partisinin TBMM'deki grup toplantısında yaptığı konuşmada, bölücübaşı Öcalan'ın tekrar yargılanmasına ilişkin kararın 2 gün sonra verileceğini hatırlatarak, hükümetin yeniden yargılamayı baştan kabul etmesini eleştirdi. AİHS'ye göre Türkiye'nin AİHM'nin yeniden yargılama kararına uymayabileceğini ifade eden Baykal, "Tekrar yargılayın kararını Türkiye'nin anlayışla karşılaması hiçbir şekilde mümkün değil, öyle bir karar Türkiye'de hakka, hukuka, insanlığı, adalete en ağır darbeyi vurmak demektir. AİHM'nin böyle kararlarına zaman zaman tanık oluyoruz. Güney Kıbrıs'ta yaşayan bir Rum ile ilgili karar da vermişti. Öcalan hakkında verilen hükmün yanlış olduğunu ifade etmek en yanlış iştir. Ortada 30 bin şehit var. Öldürülen çocuklar, bebekler, öğretmenler, yollarda basılan konvoylar, askerler, güvenlik güçleri var. Tüm bunların sorumluluğunu üstlenen bir insanın yargılanmasıyla ilgili şu eksik denmesini doğal karşılamamızı kimse bizden beklemesin" dedi. Terörist elebaşının "Evet ben suçluyum" dediğine atıf yaparak "Özür diliyor" diyen Baykal, "Suçlu olmadığını gösterecek tek hukuki delil yok. 70 milyonluk ülkeye bu işi yanlış yaptın, bir daha yargıla diyor. Hüküm değişecek değil ya, niye dert ediyorsunuz dememizi bekliyorlar. Hayır demiyoruz. Bu bizi rencide ediyor. Böyle bir şey olmaz" diye konuştu.

Reklam
Reklam

"YENİDEN YARGILAMA RENCİDE EDER" AİHM Sözleşmesi'nde mahkeme kararının otomatik olarak aynen uygulanacak diye bir şey olmadığını ifade eden Baykal, "70 milyonluk bir ülkeyi kırar döker, rencide eder. Türkiye'deki duyguları tehlikeli şekilde etkiler. Bunun siyasi takdirini yapmak lazım. Avrupa Delegeler Komitesi yapacak. Kim yaptıracak? Türkiye Hükümeti yaptıracak. Eğer hükümet şimdiden yelkenleri suya indirdiyse, 'mesele yok' diyorsa, şimdiden medyaya yardımcı olun diye yazılar sipariş verdiyse, yargılama kararı içine girdiyse, sözleşmedeki bu hakkın kullanılabileceğini nasıl düşünebiliriz?" dedi. Baykal, hükümete yeniden yargılamanın kabul edilmemesini, bunun da Avrupa ülkelerine anlatılması gerektiğini, aksi takdirde yeniden yargılamanın propaganda platformu haline geleceğini, gösteriler, yürüyüşler düzenleneceğini, af kampanyaları açılacağını, zalimlerin mağdurmuş gibi görüntü vereceklerini, bunu kabul etmenin, teslimiyetçi davranmanın yanlış olacağını savundu. Başbakan Erdoğan'la Er-Demir tartışması yaptıklarını kaydeden Baykal, Erdoğan'ı televizyonda açık oturuma davet ederek şöyle konuştu:

Reklam
Reklam

"TOBB'da biraradaydık. Er-Demir özel kuruluştur. Devletle ilgisi yoktur. Bizim karşı çıktığımız, özelleştirilmesi değildir. Yabancılara satıştır. Başbakan ideolojik olarak karşı çıkıyorsun diyor. Bir ülkenin ekonomisinin tepe noktalarını kendi ekonomik kurumlarının etkisi altında tutmak istemesi kadar doğal ne olabilir? Başbakanın nikah tanığı, kirvesi Berlusconi 'Yabancılara satış yanlış' diyor. Kim akıllı, Berlusconi mi, Tayyip Erdoğan mı? 'Biz her şeyi satarız' diyor. Bir ülkenin kendi ekonomik kuruluşları konusunda bu kadar duyarsız davranması her ülkede görülebilecek bir şey değil. Başbakan 'Devlet ayakkabı yapmaz' dedi. Yapmazsa yapmaz kardeşim. Bu ideolojik kavga değil. Er-Demir konusunda kendisini açık oturuma çağırıyorum. Er-Demir'i ideolojik bağnazlıkla bakıp, ideolojik angajmanla satmak istiyor. Turkcell'i alanlar devlet kuruluşu. Özelleştirme söylemi gözünüzü kamaştırmış."

Baykal, Er-Demir konusunda İnönü dönemindeki haberleri göstererek, "CHP'nin geçmişine yönelik iftiralara neden bel bağlıyorsun? Satmak iyiyse çık anlat. Bunların geçmişi de böyle demenin anlamı var mı? Sen İsmet Paşa'yla ne uğraşıyorsun? Onlarla sürekli gerginlik içinde kendisi. Onlar Lozan'ı imzaladı. Sen Stand- by imzalıyorsun. Onlar Düyun-u Umumiye'yi ödediler, sen borçları 2 katına çıkaracaksın. Sen onların kurduklarını satarak günü kurtarmaya çalışıyorsun. Onların bıraktığı mirasa sahip çıkamamanın hesabını ver. Sayın İnönü ve arkadaşlarına laf ediyorsun. Sana yakışmıyor başbakan" diye tepki gösterdi. Baykal, Erdoğan'ın grupta konuşmasını yaparken, bir vatandaşın "Açım" diye bağırdığı bir tablonun ortaya çıktığını söyledi.

Reklam
Reklam

"TEŞVİK KANUNU'NUN FELSEFESİ BAŞTAN SONA YANLIŞ" Devlet İstatistik Enstitüsü'nün (DİE), yaptığı bir araştırmada, Türkiye'de nüfusun yüzde 12.28'inin sakat olduğunu saptadığını, sakatların yüzde 47'sinin sakatlıklarıyla ilgili hiçbir tedaviyi yaptıramadığını ve kendi kaderlerine terk edildiğini kaydetti. Özürlülerin yüzde 36'sının okur-yazar olmadığını, yüzde 50'den fazlasının hiçbir sosyal güvencesi olmadığını, sakatların yüzde 34'ünün doğumdan, yüzde 66'sının sonradan sakat kaldığını belirten Baykal, iktidarın bu konuya sahip çıkmadığını savunarak, CHP'nin hazırladığı kanun teklifine destek olunmasını ve ortak bir tavır belirlenmesini istedi. TOBB Genel Kurulu'nda işsizliğin artışı ve özelleştirme politikalarındaki yanlışlıkların dile getirildiğini kaydeden Baykal, "Ekonomide, risk almadan, üretim yapmadan nemalanmanın sağlandığı ortaya çıkmıştır. 38 milyar dolar sıcak para karşılığı, Türkiye dışarıya döviz verecek. Havadan para kazanma, bu ekonominin çarpıklığıdır. Bu konu gündeme getirildi. Yabancı sermaye girişinin beklenen düzeyde olmadığı tespit edildi. Kayıt dışı ekonomi hızla gelişmektedir" dedi. Baykal, Teşvik Yasasını da eleştirerek şöyle konuştu:

Reklam
Reklam

"Kalkınamamış illerin kalkındırılması için hazırlanmış Teşvik Yasası çıkarıldı. Haksız bir biçimde onları o güç koşullarda cezalandırır gibi uygulama içine girildi. Nereye kaçarsak avantajlı hale geliriz diye hareket ediyorlar. Teşvik Kanunu'nun felsefesi baştan aşağı yanlış. 49 il teşvik kapsamında. SSK primini, vergiyi, enerjiyi tam ödeyenler, yarım ödeyenler. Güç koşullarda yatırım yapmayı başarmış olanlar tam ödeyecekti. Gelişmemiş olan illerde teşvik kanunu ciddi gelişme ortaya koyacak değil. 5 yıl için bu kanun getirilmiş. Çok büyük bir yanlışlık yapılıyor. Yeni bir anlayışla değerlendirilmesi gerekiyor. Yoksa bu iktidar, kendi emeğiyle ayakta durmaya çalışanların da ayağına gülle bağlamış olacaktır."

Baykal, IMF 1. Başkan Yardımcısı Anne Krauger'in, asgari ücretin yüksek olduğuna ilişkin sözlerini de eleştirdi. Baykal, IMF'nin işine akıl erdirmenin mümkün olmadığını dile getirerek, "38 milyar dolar bankalarda batırılmış. IMF bunun tahsil edilmesi için baskı yapmıyor. Ama asgari ücreti indirin diye baskı yapıyor. IMF'nin gözü ekonomik yük yüklemek için yoksulun dışında kimseyi görmüyor. İşçi, esnaf, köylü, memurlar, emekliler, onların geçim koşullarına yönelik tedbir dayatıyor. Allah selamet versin bizimkilerin de direnişleri yok. Ellerinden geleni yapıyorlar" dedi. Baykal konuşmasında, CHP'nin enerji konusunda verdiği gensoruya da değinerek, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun (EPDK) enerji konusunda atılan adımlar konusunda önemli bir noktada olduğunu savundu. Baykal, Türkiye'nin, bağımsız kurumları yeni denediğini, yeni ekonominin bir parçası olarak ortaya çıkmış bir uygulama olduğunu ifade etti. Bu kurulların görevini yapabilmesinin, yasaların onlara verdiği görevi dürüst şekilde yapabilmesine bağlı olduğunu kaydeden Baykal, iktidarın, bağımsız kurulları da etkilemesi halinde bağımsız kurul oluşturmanın anlamının kalmadığını söyledi. Baykal, bağımsız kurulların yanlışlık varsa bunu ortaya koymak zorunda olduğunu, EPDK'nın ortadaki yanlışlığı, cesaretle ortaya çıkarması gerektiğini dile getirdi.

Reklam
Reklam