İSTANBUL (İHA) - Yurdun bazı bölgelerini etkileyen yoğun kar yağışının sebep olduğu buzlanma, kırık ve çıkıkla sonuçlanan kazaları arttırıyor. Kış mevsiminde özellikle osteoporoz gibi sağlık sorunları olan orta yaş ve üstündeki kişilerin daha dikkatli olması gerekiyor. Çünkü düşmeye bağlı olarak oluşabilecek kalça kırıkları, uzun süre yatakta yatmayı gerektirebiliyor. Düşmeye veya kaymaya bağlı olarak kalçada oluşabilecek kırıklar, sağlık açısından ciddi riskleri de birlikte getirebiliyor. En basit bir travmadan sonra bile hekime başvurulması ve gerekli testlerin yaptırılması öneriliyor. Çünkü sanıldığının aksine, şiddetli ağrı olmasa da kırık veya çıkık söz konusu olabiliyor.
Acıbadem Hastanesi Bakırköy Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Ömer Taşer, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, kırık, çıkık ve burkulma gibi yaralanmaların direkt veya indirekt travma sonucu oluştuğunu belirterek, travmanın şiddeti kadar kişinin kemik kalitesi, bağlarının ve kas gücünün de önemli faktörlerden olduğunu bildirdi.
HER KIRIK AĞRI YAPMAZ Genellikle halk arasında, 'kırık ve çıkıklarda şiddetli ağrı olduğu' şeklindeki kanaatin yaygın olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Taşer, "Oysa bu ifade doğru değildir. Öyle kırıklar vardır ki, hasta kırık olan bölgesini kullanmaya, hatta üzerine basıp yürümeye devam edebilir. Gerçekten de kırık ve çıkıkları oldukça ağrılı yaralanmalar olmakla birlikte, ağrının şiddeti, vücudun o bölgesinde kırık veya çıkık olup olmadığını değerlendirmek için bir ölçü olarak kullanılamaz. Bu nedenle, tüm yaralanmalarda uzman bir hekimin değerlendirmesine başvurulmalı, böylelikle muhtemel sakatlıklara izin verilmemelidir" dedi.
Prof. Dr. Ömer Taşer, kırık ve çıkıkların genel bir tedavisi ve iyileşme süresi olmadığını, bunların, kırığın yeri ve tipine göre çok değişkenlik gösterdiğini vurgulayarak, "Kırıkların tedavileri doğru yapılmazsa, en önemli problem kaynamaması ya da yanlış pozisyonda kaynamasıdır. Ayrıca, cilt yaraları ile birlikte olan kırıklarda, yani açık kırıklarda kemik iltihabı oluşması riski mevcuttur. Daha seyrek olmakla birlikte daha ciddi bir problem de kırık çevresindeki damar ve sinirlerin yanlış uygulama sonucu zarar görmesidir" şeklinde konuştu.
ACİL AMELİYATLIK DURUMLAR Kırık ve çıkıklarda, travmanın etkisi ile veya kırılan ya da çıkan kemiğin uçlarının ezme ve yırtma etkisi ile çevre damar ve sinirlerin zarar görebileceğini ifade eden Prof. Dr. Taşer, "Böyle durumlarda acil ameliyat gerekliliği vardır ve damar-sinir yaralanması, kırık ve çıkık tedavisinde başarısızlığı etkileyen en önemli faktörlerdendir. Kırıkların tedavisi sırasında yanlış veya kötü pozisyonda kaynaması, gözle görülebilir şekil bozukluklarına neden olabilir. Kalıcı şekil bozuklukları fonksiyonel kayba da neden oluyorsa ameliyat ile düzeltilerek tekrar kaynatılırlar" dedi.
Acıbadem Hastanesi Bakırköy Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Ömer Taşer, kırık ve çıkıkların tedavisinde daha seyrek görülmekle beraber pek çok problem ile karşılaşılabileceğini, bunların ameliyatlı veya alçılı tedavinin tipine göre değişkenlik gösterdiğini kaydederek, "Örneğin, uzun süren bacak alçılarında hareketsizliğe bağlı damarlarda kan pıhtısı oluşup, bu pıhtılar, akciğer ya da kalpte damarları tıkayıp hastanın hayatını tehlikeye sokabilir. Yine uzun süren alçı tedavilerinden sonra kaslarda zayıflamalar ve eklemlerde sertleşmeler görülebilir. Ayrıca, çıkıkların yetersiz tedavisinde, bağ gevşekliğine bağlı olarak tekrarlayan burkulmalar veya eklemde kalıcı gevşeklikler gözlenebilir" diye konuştu.
YAŞLILARIN KEMİĞİ GEÇ KAYNIYOR
Genel olarak, yaş ilerledikçe kırığın kaynama süresinin uzadığını belirten Prof. Dr. Ömer Taşer, "Ancak her kemiğin ve kırık tipinin kaynama süresi farklıdır. Tarak kemiğinin kırıkları 3 haftada bile kaynayabilirken, uyluk kemiği kırıkları ise 3 ayda ancak kaynayabilmektedir. Bu nedenle böyle bir bağlantı kurmamak gerekir. Bunun dışında yaş, cinsiyet, çevre yumuşak dokularda oluşan hasar, kırığın açık veya kapalı olması, hastanın beslenmesi ve şeker hastalığı, damar problemi gibi ek hastalıkları da kırık kaynamasında önemli faktörlerdendir" dedi.
Prof. Dr. Taşer, kırık ve çıkıkların tedavisinde alçılı ve ameliyatlı tedavi kadar, rehabilitasyonun da son derece önemli rolü bulunduğunu ifade ederek şunları söyledi:
"Çünkü kırığın ya da çıkığın durumuna bağlı olarak vücudun bir bölümü hareketsiz kalıyor. Uzun süren hareketsizlik, eklemin normal fonksiyonlarında geçici de olsa bir kayba yol açıyor. Tüm bu olumsuzlukları gidermek ve hareketli bir vücuda tekrar kavuşmak için tüm kırık ve çıkıklardan sonra bir egzersiz programı uygulanmalıdır. Egzersizler daha çok, kırıklarda çevre eklemlerin çalıştırılmasına ve kasların güçlendirilmesine yönelik olmaktadır. Bu egzersiz programlarının bazen fizyoterapist eşliğinde yapılması da gerekmektedir."