İSTANBUL (AA) - HİLAL UŞTUK - "Dünyanın en iyi sporcusu" seçilen kariyerinde 47 dünya rekoru, 6 Avrupa şampiyonluğu ve 7 dünya şampiyonluğuna imza atan, 3 olimpiyat altın madalyasının da sahibi olan Naim Süleymanoğlu, vefatının 2. yılında yad ediliyor.
Kendi ağırlığının 3 katından fazlasını kaldırabilen tek sporcu olarak da tarihe geçen Süleymanoğlu'nu AA muhabirine anlatan kardeşi Muharrem Süleymanoğlu, yaşamının 40 yılını birlikte geçirdiklerini belirtti.
"Naim: Cep Herkülü" filmine danışmanlık da yapan Muharrem Süleymanoğlu, ağabeyinin 1978'de haltere başladığını aktararak, "(Haltere başladıktan) 6 ay sonra Kırcaali'ye gitti. Her hafta sonu gelmesini özlemle beklerdik, birlikte gezelim, havuza gidelim diye." diye konuştu.
Ağabeyinin hayatı boyunca kendisine büyük destek verdiğini dile getiren Muharrem Süleymanoğlu, şunları aktardı:
"Koruyucu bir yanı vardı. Hayat boyunca da zaten öyle oldu. İyi ki de vardı. Allah nur içinde yatırsın. 1982 yılında Dünya Şampiyonu olduktan sonra Bulgaristan'da (Ivan) Abaciev, Enver (Türkileri) Hocaya, 'Bunun kardeşi var. Bir araştırın bakalım, genlerde bir şeyler var mı?' diyerek talimat vermiş. Ben de istemeyerek haltere başlamış oldum. Tabii benim başarılarım var diyemeyeceğim. Onun yanında kıyaslanması zaten mümkün değil. Çok büyük başarısı vardı."
- "Naim'in çocukken lakabı Kalemando'ydu"
Muharrem Süleymanoğlu, ağabeyinin haltere başlama hikayesine de değinerek, "Bizim kasabada evin yakınında havuz vardı. O çok cesurdu, ikinci tramplenden kafa üstü atlıyordu. Hilmi (Pekünlü) Hoca'nın ilgisini çekmiş. 'Kim bu?' diye soruyor. Ağabeyimin de lakabı o zaman çizgi karakter 'Kalemando'ydu. 'Gel bakalım Kalemando buraya. Halter yapmak ister misin?' dedi. Hiç ilgisini çekmedi. Daha sonra Hilmi Hoca çocuklara halter tekniğini gösteriyordu. Yaz okulu gibi düşünelim, çocukları spora çekmek için. Naim ağabeyim de kenardan geldi, ağırlık kaldırdı. Nizami teknikle değil. Kaldırdı ve gitti. Hilmi Hoca'nın da bu ilgisini çekmiş." diye konuştu.
Hilmi Pekünlü'nün, ağabeyinin haltere başlaması için bir ay boyunca evlerini ziyaret ettiğini anlatan Süleymanoğlu, "Bir ay boyunca bize gidip geldi. Annem boyu kısa kalacak diyerek vermek istemedi. Yetmedi aynı zamanda okulda da baskı yapıldı, spora yönlendirilmesi için. Hilmi Hoca okul müdürüyle ve müdür yardımcılarıyla görüşmüş. Bulgaristan'da spora bakış açısı, o yıllar daha akıcı, kolaydı. 'Ben spor yapmıyorum.' deme şansımız yoktu. Naim ağabeyim de 1-2 ay içinde halteri sevdi. Hilmi Hoca'dan 6-7 ay sonra Kırcaali'ye terfi etti, Enver Hocayla tanıştı. Yatılı kalmaya başladı. Sistematik olarak artık bu çarkın içine girince başarı elde etmemek mümkün değil. Zaten özel bir yetenek." dedi.
Muharrem Süleymanoğlu, Bulgaristan'ın Türklere yönelik asimilasyon uyguladığı 1985'li yıllarda ağabeyinin maddi durumunu iyi olduğunu ancak soydaşların sesini tüm dünyaya duyurabilmek uğruna iltica ettiğini kaydetti.
- Naum Shalamanov olmayı kabullenmedi
Bulgaristan'da Türklere yönelik asimilasyon uygulamalarını o dönem dünyaya duyurabilmenin önemine işaret eden Süleymanoğlu, "Bizim gazilerimiz, şehitlerimiz var bu davada. Profesörlerimiz, yazarlarımız vardı. Nuri (Turgut) Adalı gibi gazilerimiz de var fakat seslerini yurt dışında duyuramıyorlardı. Biz o yıllar kendi aramızda da konuşamıyorduk bunları. Ağabeyim sonradan anlattı: 'Ben şampiyonum. Benim adımı değiştirdiler. Naim Süleymanoğlu iken Naum Shalamanov oldum.' Yediremedi kendine bunu. Ben filmde bunun üzerinde çok durdum." dedi.
Naim Süleymanoğlu'nun ailesine çok düşkün olduğunu vurgulayan kardeşi, yaşadıkları bir anıya ilişkin şunları söyledi:
"O yıllarda kılık kıyafette bu yıllardaki gibi bol seçeneğimiz yoktu. Bir ayakkabı alınacaktı. Annemin elindeki para o kadardı demek ki. Naim ağabeyime alınacaktı. 'Yok, kardeşime alalım.' dedi. Diğer ağabeyim de aynısını söyledi. O yıllarda ben 10 yaşımdaydım. O da 12 yaşındaydı. Çok duygulandım. Kendisinde ayakkabı olmayıp da kardeşine ayakkabı alması benim gönlümü çok okşadı. Ben değil de hep 'biz'den yanaydı."
Anneleri Hatice Süleymanoğlu ile ağabeyinin ilişkisine de değinen Muharrem Süleymanoğlu, "Annemle ağabeyimin apayrı bir durumu vardı. Çok düşkünlerdi birbirlerine. Onun geldiği akşam bizim evde bir nevi şenlik oluyordu. Anneme, 'Niye bu yemekleri başka gün yapmıyorsun.' diyordum. Yaprak sarmasına çok düşkündüm. 'Oğlum sen hep yanımdasın. Bak o, haftada bir geliyor.' derdi. Biz de çocuğuz. Apayrı bir şey vardı. Çok bağlıydık birbirimize." diye konuştu.
- Üç yıl ailesiyle görüşemedi
Muharrem Süleymanoğlu, iltica etmesinin ardından ağabeyiyle 3 yıl görüşemediklerini dile getirerek, şunları aktardı:
"1986'da iltica ettiği yıllardı. Telefonla görüşüyorduk. O yıllar telefonla görüşme şimdiki gibi değil. PTT'ye bağlantılı sipariş veriliyor. Bulgaristan istihbaratından geçip o şekilde konuşturuluyordu. Yine de sesini alıyorduk, konuşabiliyorduk. 'Kardeşim kendine dikkat et.' diyordu. Ben de o yıllarda Bulgaristan Gençlik Takımındaydım. O Türkiye'de ben de Bulgaristan milli takımındayım. 'Ben kendimi kurtardım, geldim.' demiyordu. Hep bizi düşünüyordu . Anacığımı, kardeşlerini hep düşündüğünden dolayı tek başınaydı."
İltica sürecinde yaşadıkları sıkıntılara dikkati çeken Muharrem Süleymanoğlu, "O yılların rejiminde biz birbirimize güvenirdik. Ufak tefek planlarımız da vardı. Aağabeyim öyle bir plan yapmış ki rahmetli. Her yıl, Avrupa, dünya, bir de şampiyonlar şampiyonu elemeleri oluyor. Kupayı kazanıp öyle iltica etti. Dünyaya mesajı öyle bir duyurmak istemiş ki öyle plan yapmış ki... Son 6 ay Bulgaristan hesabından 1 leva para çekmemiş. Benim de ekonomik durumum çok iyi değildi, milli takım sporcusu olduğumdan. İyi ki çekmemiş. Naim ağabeyim iltica ettikten sonra bu hesaplar inceleniyor. 2 ay boyunca sorgulandım. Benim de haberim olmadığı ortaya çıktı. Bu şekilde de bizleri korumuş oldu." dedi.
- "İsmi değişince kafasında planlar yapmaya başlamış"
Muharrem Süleymanoğlu ağabeyinin, Bulgaristan Türklerinin sesini dünyaya duyurduğuna vurgu yaparak, şöyle devam etti:
"Herkesin ismi değişmiş, bir tek Naim Süleymanov kalmıştı. Filmde de bunu çok iyi işledik. Birebir gerçek olay, 'Herkesin adını değiştirdiler ama benim adımı değiştiremezler' diyor Rasim Arda arkadaşımıza. Döner dönmez hemen değiştirildi, o parti tarafından. Artık bu durumdan sonra kafasında planlar yapmaya başlamış. O yıllar yüzlerce şehit ve gazimiz var. Fakat kapalı kutu o rejim. Dışarı bir şey sızmıyordu. Her gelen ağabeyimi bana sorardı, 'Ağabeyin kaçacak mı?' diye. Fakat 4 kişi soruyorsa 3'ü büyük ihtimal istihbarattandı. Ona göre biz de temkinli davranmak zorundaydık."
Naim Süleymanoğlu'nun kaçış planından kendisinin de haberi olmadığını söyleyen Muharrem Süleymanoğlu, "Bulgaristan halter milli takımındaydım. Sabah antrenmana geldim. Baş antrenörümüz beyaz bir sayfa aldı, 'Abin bembeyaz sayfaya bir siyah nokta koydu, lekeledi.' dedi. Güçlü olmak gerekiyordu. Ben de 'Kaçmadı, kaçırılmıştır.' dedim. Bu şekilde konuşmak zorundaydık, kendimizi korumak için. O anda bu aklıma geldi. Yaklaşık 15 gün boyunca sorgular yapıldı." diye konuştu.
Muharrem Süleymanoğlu, babasının da 7 yıl önce yaşamını yitirdiğini anlatarak, ağabeyinin vefatının ardından annesinin "Baba ocağı kapanmasın" diyerek Kırcaali'de yaşamaya başladığını aktardı.
Türkiye'de halterin futbol gibi ilgi görmediğinin altını çizen Muharrem Süleymanoğlu, "Filmin sadece halter değil, amatör branşlara ayrı bir sevgi ve ivme kazandıracağına inanıyorum. Buradaki gençler, ilkokul ve ortaokul çocukları, özellikle amatör branşlara daha fazla yönelecek. Spor dediğimiz zaman ille de başarılı olacak diye bir kaide yok. Sağlık için de spor yapalım. Ben inanıyorum ki yüz binlerce çocuk kasım ayının sonundan itibaren spor branşlarına kayıtlarını yaptıracak." değerlendirmesinde bulundu.