Kariyerleri skandalla bitenler

İbrahim Üzülmez’in soyunma odasında takım arkadaşını yumrukladıktan sonra sözleşmesi feshedilerek Beşiktaş’tan gönderilmesi, akla kariyeri bir skandalla sona eren diğer büyük futbolcuları getirdi. Ünlü futbolcuların sabıka listesinde şikeden alkole, kavgadan, seyirci dövmeye kadar neler yok ki…


Beşiktaş taraftarının tribünlere “Deli İbrahim” diye çağırdığı, lakabının hakkını da sonuna kadar veren bir isim İbrahim Üzülmez. 12 yıllık Beşiktaş kariyerinde kaptanlığa kadar yükselmesi tesadüf değil, azmi ve istikrarının bir karşılığıydı. Siyah beyazlı takımının üst üste iki şampiyonluk elde ettiği son parlak dönemin değişmez ismi olan Üzülmez, 2008 yılında yaz kampında 2. kaptan İbrahim Toraman’ın öğle yemeğine terlikle inmesinden dolayı takım arkadaşıyla kavga tutuşmuş ve kaptanlığı Toraman’la birlikte alınmıştı.

Reklam
Reklam

Kaptan üzüldü ama yılmadı. İlerleyen yaşına ve takıma gelen yıldız oyunculara rağmen yine de sol kanatta önemli bir isim olmaya devam etti. Portekiz çetesi kadar ilgi görmese de tribünlerin en sevdiği isimlerden biriydi.


Bu örnek kariyer geçtiğimiz günlerde Ankaragücü deplasmanında İbrahim Toraman’a attığı yumruk sonrası sona erdi. Soyunma odasında Toraman’a yumruk atan Üzülmez ikinci yarı sahaya çıkmadı. İstanbul’a dönüşte önce kadro dışı bırakıldı. Ardından da İbrahim Üzülmez’ in sözleşmesi fes edildi. 12 yıllık siyah beyaz serüveni bir delilikle son buldu.


Fransızların efsane ismi Zinedine Zidane’nin başarılarla dolu bir kariyeri var. Sayısız bireysel ve takım başarısının yanı sıra, Fransa Milli Takımı ile kazanılmış Dünya ve Avrupa kupası. Juventus ve Real Madrid gibi dünyanın en prestijli kulüplerinde geçirilmiş yılların ardından erişilmesi güç başarıların sahibi bir isim


Real Madrid formasını bırakıp emekliye ayrılacağını açıkladıktan sonra onu son kez 2006 Dünya Kupasında izleyecek olmak hem hüzün hem de sevinci bir arada yaşatıyordu hayranlarına. Emeklilik kararı almış bir futbolcudan çok sahalara yeni adım atmış bir Zidane’yi izledik o kupada.

Reklam
Reklam

Ta ki 9 Temmuz 2006’da Berlin’de oynanan Fransa-İtalya final maçına kadar. Takımını finale çıkaran Zidane, uzatma dakikalarında topsuz alanda İtalyan savunmacı Marco Materazzi’ye attığı kafa sonucu kırmızı kart gördü ve oyundan atıldı. Penaltılara kalan maçı İtalya kazanıp evine kupayla dönen taraf oldu. Kusursuz bir kariyer her ne kadar bu olayla hatırlansa da Zidane pişman olmadığını her zaman dile getirdi.


Fransızların en başarılı fakat bir o kadar da hırçın futbolcusuydu Cantona. Saha içinde agresif futbol tarzı ve aşırı hırsı zaman zaman takımını zor durumda bıraksa da sayısız kupanın altında onun adını görmeniz mümkün.


Dört ayrı takımla kazanılmış sekiz lig şampiyonluğu, kariyerinin sadece bir bölümünü yansıtmak için yeterli olsa gerek. Ancak bu hırslı adamın başarılarından çok Manchester United’da oynarken rakip takım taraftarına attığı uçan tekme ve Fransa Milli Takımı’ndayken teknik direktöre küfür ettiği için takımdan uzaklaştırılması kariyerinde daha çok konuşulmuştur. Bu olaylar da kariyerinin sonunu getirmiştir.

Reklam
Reklam

Futbol tarihinin en büyük ismi Maradona’dır dersek buna itiraz edecek çok fazla kişi bulamazsınız. Onu bir efsane yapan kazandığı başarılardan çok oynadığı insan üstü futbol olmuştur. Attığı goller, yaptığı asistler, transferleri ile futbol oynadığı dönemde ve sonrasında hep o konuşulmuştur.


Maradona sadece bir futbolcu değildi. O şimdilerde yıldız gözüyle bakıların futbolcuların odalarına posterlerini astığı bir futbol tanrısıydı. Dünya Kupası’nda İngilizlere attığı iki golden biri yüz yılın en güzel golü seçilirken, eliyle attığı diğer gol halen konuşulmasına neden olmuştur. Böylesine kusursuz bir kariyerin getirdiği şöhret ve para Maradona’ya iyi gelmedi.


Gece hayatı, kumar ve uyuşturucu derken herkes bir efsanenin eriyişine, çöküşüne şahit oluyordu. 1994 Amerika Dünya Kupası’yla yeşil sahalara veda etme kararı aldığında onu tekrar izleyebilmek herkesi heyecanlandırmaya yetmişti. Ancak vedası, kariyeri kadar güzel olmadı. Doping yaptığı gerekçesiyle kupadan men edildi. Bir efsane, bir futbol tanrısı yeşil sahalara böyle veda etti.

Reklam
Reklam

Nam-ı diğer: Gazza. İngiliz futbolunun tartışmasız en hırçın ve en ilginç oyuncusuydu. Yetenekleri ve saha içindeki klas hareketleriyle İngilizleri heyecanlandıran futbol tekniğe sahip bir futbolcuydu. Ancak bu yetenekleri gölgeleyen disiplinsiz ve hırçın bir tarafı da vardı.


Bu hırçın taraf herkese nasip olmayan bu yeteneği gölgeleyecek kadar büyüktü. Sahada rakiple ve kendi takım arkadaşlarıyla kavga eden, antrenmanda teknik direktöre küfür eden, maçın içinde sinirlendiği bir pozisyon sonrasını şortunu indirmekten çekinmeyen yeşil sahaların en ilginç ismi olarak tarihteki yerini almayı bu şekilde başarmıştı.


Gazza’nın bu muhteşem yeteneklerini ikinci plana atan davranışları alkol bağımlısı olarak sahalardan uzaklaşmasıyla son buldu maalesef.


herkes Fatih Akyel’i Galatasaray’ın Real Madrid’i 3-2 yendiği maçta oynadığı futbolla hatırlamak ister. Dönemin en iyi kanat oyuncusu Roberto Carlos’u perişan eden bu adamın kariyerinin nereye gideceği o zamanlarda merak konusu olmuştu. Avrupa devleri böyle bir adamın peşinde koşmaya hazırdı. Ancak hikâye böyle devam etmedi. İspanyol Mallorca’ya transfer oldu ancak forma şansı bulamadı.

Reklam
Reklam

Ardından kavga ettiği, küfürleştiği Fenerbahçe’ye transfer oldu. Galatasaray defteri güzel hatıraları gölgeleyen tartışmalarla biterken, ezeli rakibe transferi kötü adam ilan edilmesine yetti. Burada da tutunamayan Akyel, Bochum ve PAOK’ta forma giydi ama başarısız oldu.


Trabzonspor’a transfer olarak kariyerinde yeni bir sayfa açmak istedi ancak 33 kez forma giydikten sonra kadro dışı kalıp Kasımpaşa’ya transfer oldu. 64 ke Türkiye Milli Takımı forması giyen Akyel 24 Mart 2010’da şike soruşturması kapsamında tutuklandı ve bir süre cezaevinde kaldı. Daha sonra serbest kaldı. Şu an 2. Lig ekiplerinden Tepecikspor’da forma giyse de kariyerine en büyük gölgeyi maalesef bu şike skandalı damga vurdu.


Romanya futbolunun Hagi’den sonra gördüğü en yetenekli isim kuşkusuz Adrian Mutu’ydu. 2002 Dünya Kupası sonrası Parma’ya transfer olan Mutu, burada oynadığı futbolla İngiliz devi Chelsea’ye transfer oldu.


Kokain kullandığı için 7 ay men cezası aldı. Ayrıca 17 milyon € para cezasına çarptırıldı. Cezası bittikten sonra Juventus’un yolunu tuttu. Orada da sorunlar yaşadı ve kadro dışı kaldı.

Reklam
Reklam

Fiorentina’ya transferi yeniden doğuşu oldu. Başarılı günlerine döndü derken bu kez doping yaptığı gerekçesiyle bir yıl ceza aldı. Fiorentina 2012 yılına kadar uzattığı sözleşmesini de fes etti.


Türk futbolunun ve Galatasaray’ın efsane ismi, altın ayakkabı sahibi Tanju Çolak, dünyaya gol atmak için gelen yıldızlardan biriydi. Ancak İstanbul ve başarının getirdiği parasal rahatlık onun da kariyerinin başladığı gibi güzel bitmesine engel oldu.


Silahlara olan tutkusu, yaşadığı sansasyonel aşklar, gece yaşantısı derken Almanya’dan getirdiği Mercedes marka araçtaki usulsüzlük nedeniyle ceza evine girmesi. Onun bir futbol fenomeni olduğu gerçeğini değiştirmese de kariyerinin böyle olaylarla son bulması ve bu şekilde anılması, onu sevenleri üzmüştür. Ancak Türkiye Ligi istatistiklerinde onun adını görmemize engel değil bu olaylar.


Bir dönem Fenerbahçe forması da giyen Arjantinli yıldız oyuncu oynadığı futbolla Maradona gibi bir efsane ile karşılaştırılmasına neden oluyordu. Bu bile onun kariyerinde büyük bir onurdu elbet. Ancak o da muhteşem kariyerini kötü bitirenlerden. Fenerbahçe’den ayrılışıyla para cezasına çarptırıldı ve uzun süre futboldan uzak kaldı.

Reklam
Reklam

Daha sonra ülkesinde futbola geri döndü. Bu seferde alkol sorunları nedeniyle çok sevdiği sahalardan ayrı kaldı. Yılmadı ve tekrar geri döndü. Ancak bu düşüşler onun asıl olması gereken yerden çok uzakta kalmasına sebep oldu.


Türk futbolunun hırçın savunmacısı Alpay bu hırsının sonucunda büyük başarılar elde etmişse de yine aynı hırslarının kurbanı da olmuştur. Beşiktaş’tan sorunlu bir şekilde ayrıldıktan sonra Fenerbahçe’ye transfer olan Alpay Özalan, beklentileri karşılayamadı. 2000 yılındaki Avrupa Şampiyonasında yeniden doğan Alpay İngiliz kulübü Aston Villa’ya transfer oldu.


Başarılı sezonlar geçiren Özalan’ın kaderi 2004 Avrupa Şampiyonası elemelerinde oynanan İngiltere maçında David Beckham’la yaptığı kavga sonucu bir anda değişti. Aston Villa medya baskısına dayanamadı ve Özalan’la yollarını ayırdı. Güney Kore’nin yolunu tutan Alpay, 2006 yılındaki olaylı İsviçre maçında yine gündemdeydi.


Daha maçın başında penaltıya sebebiyet veren ve maçtan sonra çıkan kavgada başrol oynayan yıldız futbolcu 6 maç ceza aldı. Güney Kore’den sonra Japonya ligine transfer olan Özalan Asya’da yılın savunmacısı seçildi. İlerleyen yaşına rağmen Almanya’nın Köln takımına transfer oldu. Ancak buradaki kariyeri de kadro dışı bırakılmasıyla son buldu.

Reklam
Reklam