Eğitim ve öğretim döneminin ilk yarısı bugün bitiyor. Sömestr tatiline girme hevesiyle karnelerini alan çocuklar, ailelerinin iyi karne beklentisini karşılamak ve yılın ilk dönemini iyi noktalamak için stres yaşayabiliyor.
Kimi aileler zayıf notlar içeren karneleri daha iyi karnelerle karşılaştırarak, çocuklarına karşı kızgın bir tavır içine girebiliyor. Bu gibi durumlar karşısında çocuklar karne sendromuyla karşı karşıya kalıyor. Reem Nöropsikiyatri Merkezi'nden Uzm. Dr. Mehmet Yavuz, konuyla ilgili anne babaları bilgilendiriyor.
Karne için gösterilen davranışlar, çocukların tüm eğitim hayatını etkiliyor
Ailenin zayıf bir karne karşında göstereceği davranışlar, öğrencinin tüm eğitim hayatında önemli rol oynar. Öğrencilerin başarısız olduğu dersler karşısında ailenin vereceği tepkilerden korkması ve psikolojik olarak etkilenmesi olan karne sendromu, çocukların bu dönemde şaşkınlık, korku ve endişe nedeniyle depresif davranışlar sergilemesiyle sonuçlanabilir.
Yoğun endişe yaşayan çocuklar, aileden ve okuldan uzaklaşabilir. Zayıf bir karnenin sorumluğu sadece öğrenciye yüklenmemelidir, çünkü çocuğun okuldaki başarısı aileden aldığı eğitime de paraleldir.
Karnedeki zayıf notların nedenleri dikkate alınmalı
Zayıf notlar içeren bir karnenin ardında, ders başarısının dışında pek çok neden olabilir. Ailede yaşanan sorunlar, çocuğun kendine ait bir çalışma odasının olmaması, arkadaş çevresi, öğretmen öğrenci ilişkisi, dikkat eksikliği, öğrenme güçlüğü ve depresyon gibi sorunlar kötü karnenin nedenleri arasında yer alabilir.
Öğrencinin gelişim sürecinde olması, ders başarısını düşürürken algılarının başka yönlere kaymasına sebep olabilir. Çünkü öğrenci, bu süreçte kendini tanımaya ve biyolojik olarak benimsemeye çalışır.
Çevresi ile iletişim halinde olduğu için derslere olan ilgisi de azalmış olabilir. Aileler bu dönemde karnedeki zayıf notların nedenlerini öğrenmeye odaklanmalı, aşırı tepki vermekten kaçınmalıdır.
Karne sendromuna karşı ailelerin dikkat etmesi gerekenler
Öncelikle başarısızlığının nedenleri üzerine düşünülmelidir. Bu konuda, okuldaki rehber öğretmenle ya da bir uzmanla çeşitli metotlar geliştirerek öğrencinin başarı düzeyini artırmaya odaklanılmalıdır.
Aileler çocukları karşısında iyi bir dinleyici olmalıdır. Aileler çocuklarına kendi başlarına birey olduklarını hissettirmeli ve yaşadığı sorunları küçümsememelidir.
Çocukların karnesi başka çocuklarınkiyle kıyaslanmamalıdır. Bu durum çocuğu rencide ederek, aileden ve okuldan uzaklaşmasına yol açar.
Baskıcı davranışlar sergilenmemelidir. Böylece çocuğun derslerindeki başarının daha da düşmesi, depresyona girmesi engellenebilir.
Çocukların yeteneklerini keşfetmelerine yardımcı olunmalıdır ve çocuklar bu yetenekleri doğrultusunda yönlendirilmelidir.
Çocuklar eleştirilirken yapıcı olmaya çalışılmalı, kötü olan dersler için de motive edici aktiviteler geliştirilmelidir.
Çocukların başarısızlığını yüzüne vurmak yerine, ailenin ona inandığı gösterilmeli ve çocuk başarılı olacağına ikna edilmelidir.
İyi bir karne getiren öğrenciyi ödüllendirirken abartıdan uzak durulmalıdır. Çocuğun büyük hediyeler için değil, geleceği için çalışmasını sağlanmalıdır. Ayrıca hediyelerin, okul başarısına katkı sağlayacak objeler arasından seçilmesine de özen gösterilmelidir.