AFYONKARAHİSAR (İHA) - Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Onat, İstiklal Savaşı esnasında cephede omuz omuza savaşan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurmak için kanını canını ortaya koyan insanların, birbirlerine "sen Sünnisin, sen Alevisin" demediğini belirterek, "Biz o savaşı birlik ve beraberlik içinde
kazandık" şeklinde konuştu.
Afyonkarahisar'ın Şuhut İlçesi'ne bağlı Kayabelen Kasabası'nda her yıl geleneksel olarak düzenlenen "Birlik Bütünlük ve Dayanışma Günü" etkinliği yapıldı. Kayabelen Kasabası Hamza Şeyh Dede Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen "Birlik Bütünlük ve Dayanışma Günü" etkinliği, Belediye Başkanı Selahattin Aydoğan'ın günü anlam ve önemine dair yaptığı konuşma ile başladı. Daha sonra düzenlenen panele, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Hasan Onat, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Alemdar Yalçın, Prof. Dr. Belkıs Temren ve araştırma görevlisi Coşkun Kökel katıldı.
Düzenlenen panelde bir konuşma yapan Prof. Dr. Belkıs Temren, Alevilik ve Bektaşiliğin bir barış kültürü olduğunu belirterek, "Alevilik-Bektaşilik kültürü uzlaşma kültürüdür. Ayrılık, şehircilik kültürü değildir. Bektaşilik ve Alevilik kültürünün anayasasının birinci maddesi, düşünen insandır. Bu felsefe, düşünen insan istemektir. Akılla gidilmeyen yolun sonu karanlıktır. Akıllı insandan da önemlisi, akılcı insan istiyor olmasıdır. Akılcı insan, aklı kullanabilen insandır. Aklı üretebilen insandır. Aklı kullandığımız takdirde düşünceyi kullanıyoruz demektir. Düşünceyi kullanan insanlar bağnazlıktan uzaklaşır. Düşünce tembeli olmaz. Düşünce eylemi mutlaka akıl ile
yapılır. Akıl yol göstericidir. Yol gösterici nedir. Yol gösterici rehberdir. Rehber kimdir Ali'dir. O zaman yolumuz Ali'ye bağlı" dedi.
Temren, "Bir olayı, bir inancı akıl süzgecinden geçirerek düşünme eylemini yaparak, gaflet vererek, benimsenirse, o zaman varılan inanç, imanınız sizin imanınızdır. Öbür türlü kabullenilmiş imandır. İkisi farklıdır. Demek ki makbul olan şey zahmetle ve gayretle elde ettiğiniz sonuçtur. İşte bu insanı özgür insan kılar. Çünkü siz bilgiyi kendinizin malı olarak sahipleniyorsunuz. Körü körüne kabullenme yok. Şimdi değişim çağında yaşıyoruz. Teknoloji değişiyor. İnsan teknolojiyi yakalarsa geri kalmış olur. İnsan geleceğe çengel atmalıdır. Yani geleceği yakalamamız lazım. Geleceği yakalamak için de düşünce gerekir. Düşünce tembeli olmadığımız için boyunduruk altında yaşayan bir halk değil kendi kültürünü tanıyan bir halk oluruz. İşte Hacı Bektaşı Veli'nin açmış olduğu yol, ilk temel yasası düşünen insandır. Düşünen insan eleştiri yapabilir. Eleştiri akılcılıkla aklı kullanarak, bir işin daha iyi daha doğru yapılmasını sağlayan alternatif yol gösterendir. Eğer ki siz davranışınızla örnek olamıyorsanız hiç bir başarınız yok demektir. Alevi Bektaşi kültürü olmak üzerine kurulmuştur. Siz hangi davranışları yapan insan olacaksınız bu önemli. Nasıl bir insan olacaksınız. Bu yol bir eğitim yoldur. İnsanı kamil olma eğitimidir. Önemli olan bu yolda yolun kurallarını bilmektir. Bu yolda mürşit çok önemlidir. Ama mürşit mi öndedir yoksa yol mu öndedir derseniz. Yol öndedir. Zaten hakiki mürşit o yola bağlıdır" diye konuştu.
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Onat da, İstiklal Savaşı esnasında cephede omuz omuza savaşan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurmak için kanını canını ortaya koyan insanların, birbirlerine "sen Sünnisin sen Alevisin" demediğini belirterek, "Biz o savaşı birlik ve beraberlik içinde kazandık. Biz çok önemli bir kurtuluş savaşı yaşadık. Bu savaşta binlerce gencimizi şehit verdik. Anadolu, bağımsızlığını bu savaşla kazandı. Acaba İstiklal Savaşı esnasında cephede omuz omuza savaşan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurmak için kanını canını ortaya koyan insanlarımız birbirlerine 'sen Sünnisin sen Alevisin' diye soruyorlar mıydı. Biz o savaşı birlik ve beraberlik içinde kazandık. Bugün Türkiye yeni bir kurtuluş savaşı yaşıyor. Bu kurtuluş savaşı bir anlamda bu milletin var oluş savaşıdır. Bu savaş şanlı bayrağımızın ufuklarda sonsuza dek dalgalanma savaşıdır. Bunun başarılabilmesi için bizim yeniden beraberlik ruhunu yakalamamız gerekir. Bu lafla olmaz" ifadelerini kullandı.
Son zamanlarda bazı tartışmaların yaşandığını kaydeden Onat, şunları söyledi:
"Bunlardan biri Aleviliğin yeri. Bazıları diyor ki 'Aleviliğin İslam ile alakası yok', bazıları diyor ki 'hakiki İslam'. Bazıları diyor ki 'Alevilik bir tarikattır'. Herkes bir şey söylemeye çalışıyor. Alevilere yapılacak en büyük hakaret 'sen Müslüman mısın' diye sormak. Bir insan kendini Müslüman diye tanımlıyorsa, kimse o insana 'sen Müslüman mısın' diyemez. Bu kötü bir hakarettir. Her şeyden önce İslam'ın bu konudaki tavrı açıktır. Bir insan kendine Müslüman diyorsa, hiç kimsenin ona sen Müslüman mısın diye sorma hakkı yoktur. Öyle ise işe buradan başlamalıyız. Kur'an'ın tavrı nedir? Müslümanlığın tavrı nedir? Hazreti Muhammed'in tavrı nedir? Bir insanın Müslüman olması demek herhangi bir mezhebe, tarikata mensup olması demek değildir. Bir insanın Müslüman olması demek, Sünni harici olması ya da Şii olması demek değildir. Kim İslam'ın temel iman esaslarına inanıyorsa ki onun merkezinde tevhid vardır; o, İslam'ın tam içerisindedir. Bu söylediğimi Kur'an'ın tavrıdır. Hazreti Muhammed'in ortaya koyduğu din anlayışının özünün esasını oluşturur."
Bu vatanda Alevilere azınlık demenin vatanın öz sahiplerini vatanın dışına itmek olduğunu vurgulayan Onat, "Buna ne AB'nin gücü, ne de başka bir kurumun gücü yeter. Bu vatan, Alevisi ile Sünnisi ile bir bütün olarak bizim vatanımızdır. Bu tartışmanın gündeme gelmesinin arkasında yatan plan yine batıdan esen bir rüzgardır. Maalesef işin arkasında ekonomik problemler var. Türkiye'yi Türk insanını tanımamak var. Aleviliği Müslümanlığın dışında tutmak yanlıştır. Hiç kimse kendisini alevi olarak tanımlayan bir Müslüman'ı İslam dairesinin dışında gösteremez" şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından halk sanatçıları İhsan Güvercin, Sinan Soydan, Ali Rıza ve Hüseyin Albayrak, izleyenlere türkü ziyafeti sundu. Daha sonra ise Düzce Yunus Efendi Köyü, Tokat Hubyar Sultan ve Kayabelen Semah ekipleri birer gösteri sergiledi.
Etkinliğe, protokol üyelerinden hiçbirinin katılmaması dikkat çekti.