Lucy Ash
BBC muhabiri
Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesinin üzerinden birkaç hafta geçmişti ki, Ukrayna yanlısı bir Tatar, sebebi bilinmeyen bir şekilde kayboldu.
Mayıs'ın sonlarında gerçekleşen bu olayın ardından, Kırım Tatarları arasında tedirginlik arttı.
Tatarlar, bir zamanlar Kırım yarımadasının çoğunluk nüfusunu oluşturuyorlardı. Bugünse bölgenin azınlığı olarak anılıyorlar.
33 yaşındaki Seyran'ın kayboluşunu eşi Elvira şöyle anlatıyor:
"30 Mayıs akşamı başkent Simferopol'daki evimizden çıktı. Eşofman takımını giymişti ve anayolda biriyle buluşmaya gitmişti. Sonra beni aradı ve işinin bittiğini, eve geleceğini söyledi ve yemeği ısıtmamı 'stedi."
Ancak Seyran evine dönemedi. Anayolla ev arasında bir yerlerde kayboldu ve bir daha kendisinden haber alınamadı.
Aynı örgütten kaybolan 3. kişiAilesi, Seyran'ın "Ukrainski Dom" adlı, Kırım'ın Ukrayna'ya bağlı kalmasını savunan bir örgüte üye olduğunu söylüyor.
Seyran'ın kaybolmasından önce de, aynı örgüte üye iki kişinin daha kaybolduğu öğreniliyor.
Bunlardan biri 22 yaşındaki Leonid Korş, diğeri ise ticaretle uğraşan Timur Şeykmardanov.
Eşi Elvira, Seyran'ın kaybolduğu gün, anayolda Şeykmardanov'un eşiyle buluşmaya gittiğini ve Timur'a ne olduğunu öğrenmeye çalıştığını söylüyor.
Kırım'da insan hakları çalışmaları yürüten Andrei Krisko, polisin "Ukrainksi Dom" örgütüne mensup bu üç üyeye ne olduğuna dair hiçbir teori sunmadığını belirtiyor.
Krisko, kaybolan bu üç kişinin Şubat ayında Rusya'nın askerlerinin kente girmesi üzerine düzenlenen protestolara katıldığını söylüyor. Krisko, ayrıca, Şeykmardanov'un, Rus askerleri tarafından kıstırılan Ukraynalı askerlere yiyecek yardımı yaptığını da belirtiyor.
Aktiviste göre, bu üç adamın yalnızca aynı örgüte mensup olmaları değil, art arda kaçırılmaları da vakaların arasındaki bağlantıya işaret ediyor ve "Muhtemelen sosyal ve siyasi aktivizme katıldıkları için kaçırıldılar" diyor.
Kırım Tatarlarının sürgünüKırım, 18'nci yüzyılda 2'nci Katerina tarafından fethedilmişti. Ancak Stalin tarafından II. Dünya Savaşı sırasında sürülene kadar, Tatarlar Kırım'da çoğunluk olarak yaşadı.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından yurtlarına dönen Kırım Tatarları, eski evlerinde Rusların yaşadığını gördüler ve mülkiyet üzerine tartışmalarla gerilim son 20 yılda giderek arttı.
Seyran'ın annesi de Özbekistan'dan Kırım'a döndüklerinde yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Ailemizin evinde yabancılar vardı. Onları evden çıkarmaya çalışmadık. Onun yerine kendi ellerimizle, terimizle, yeni bir ev yaptık. Her bir tuğlayı kendimiz ördük. Elimizde hiçbir şey yoktu, bir sandalyemiz bile yoktu. Her şeyi kendimiz yaptık."
Pek çok Kırım Tatarı gibi Seyran'ın ailesi de, Mayıs'ta sürgünün 70. yılı için protestoların yasaklanmasına çok öfkelenmiş. Yine de insanlar meydanda toplanınca, helikopterler kalabalığın üzerinde gezerek, konuşmaların duyulmasını engellemiş.
Putin'e mektup: 'Bize yardım edin'Seyran'ın annesi, polis kayıp olayıyla yeterince ilgilenmediğinden Rusya Federadyonu Başkanı Vladimir Putin'e bir mektup yazarak, yardım istemiş. 10 gün sonra kendisine tüm yetkililerin bu konuda gerekeni yaptığına dair bir yazılı yanıt almış.
Ardından bir televizyon programında konuşan geçici Kırım lideri Sergey Aksyonov da, kayıplar konusunda bir bilgisinin olmadığını ama araştırmanın devam ettiğini söylemiş. Sonra olayı araştırması için bir yetkili görevlendirilmiş.
Kırım'daki ağırlıklı görüş ne olursa olsun, Tatarların çoğu, Ukrayna'nın bir parçası olarak kalmak istiyor çünkü böylece azınlık haklarının garanti edilebileceğini düşünüyorlar.
Ayrıca, 1944'te sürgün kararının Moskova'dan verildiğini de unutmuyorlar.
Krisko, pek çok Tatar'ın Rus kimliğini reddettiğini söylüyor. Ancak bu durumun, bölgedeki Tatarların hayatlarını etkileyebileceğini; mülkiyet, eğitim ve sağlık gibi haklarına zarar gelebileceğini söylüyor.
Seyran'ın kaybolmasından 10 gün önce, Kırım lideri yardımcısının "hukuksuz olarak işgal ettikleri bölgeleri" tahliye etmelerini isteyecekleri yönündeki açıklamasını hatırlatıyor.
Ancak hem Seyran'ın ailesi, hem de Krisko, kayıp üç kişinin bulunacağını umuyor. Fakat umutlu bakışlarının yanı sıra yüzlerindeki endişe de rahatlıkla okunuyor.