Kazılarla gün yüzüne çıkanlar

İsrailli bir arkeolog 19 yıllık kazıların sonunda Hazreti Davut'un sarayını bulduğunu iddia etti...

İsrailli bir arkeolog 19 yıllık kazıların sonunda Hazreti Davut'un sarayını bulduğunu iddia etti...


İsrailli arkeolog Eli Shukron 1995'te başladığı kazıların sonunda Hazreti Davud'un efsanevi sarayını bulduğunu iddia etti ve uzun süredir yaşanan bir tartışmayı yeniden ateşledi...


Shukron da daha önce sarayı bulduğunu iddia eden arkeologlar gibi İncil'in yazdığı ifadelere göre araştırma yaptığını belirtiyor...


Shukron her ne kadar güçlü delilleri olduğuna inandığını söylese de bu konuda araştırma yapan çoğu bilim adamı hala buluntuların yeteri kadar güçlü kanıt sağlamadığını iddia ediyor...

Reklam
Reklam

Shukron konuyla alakalı olarak, "Burası Hazreti Davut'un sarayı, burası Zion'un kalesi ve burası Hazreti Davut'un Jebusites'lerden aldığı yer. Tüm alan İncil'de anlatılana mükemmel derecede uyuyor” açıklamasını yapıyor...


Çoğu arkeolog Hazreti Davut'un tarihi bir karakter olduğu konusunda anlaşıyor. Ancak onları bölen Kudüs'ün hangi bölümünü Hazreti Davut'un fethedip sarayı yaptığı.


Arkeologlar, Kudüs'te Kral Süleyman'ın döneminden kaldığına inandıkları bir su deposu buldu. Rezervuarın, Mescid-i Aksa'yı ziyaret etmek için gelen hacılar tarafından kullanıldığı düşünülüyor.


İsrail Antika İdaresi (IAA), M.Ö Birinci yüzyılda inşa edildiğine inandıkları su deposu, İlk Tapınak Dönemi'ne işaret ettiğine dikkat çekti. Kral Süleyman'ın tapınağı olarak kabul edilen bu yapı, M.Ö 957'de inşa edilmiş ve M.Ö 586'da Babilliler tarafından yok edilmişti.


IAA, su deposunun yaklaşık 250 metre küp su alabilecek kapasite olduğunu tahmin ediyor. Arkeologlar, su kaynağı olarak kullanılan yapının antik Kudüs'te halk tarafından kullanılıyor olabileceğini belirtirken, konumunun o dönemki dini yaşayışa ait ipuçları verdiğini ifade etti.

Reklam
Reklam

İsrail Doğası ve Parkları İdaresi'nin baş arkeoloğu Tvika Tsuk, "Mescid-i Aksa yakınlarındaki su deposu, burayı ziyaret eden hacıların içmesi ve temizliği için kullanıldığı gibi günlük işlerde de kullanılmış olmalı” ifadesini kullandı. Kazı çalışmalarının başında yer alan Eli Şukron, su deposunun, "yüzyıllar önce Kudüs'ün sahip olduğu su sistemine dair bilgi verdiğini” söyledi. Şukron, "Anlaşılan o ki, İlk Tapınak döneminde Kudüs'ün tek su kaynağı Gihon Nehri değildi. Şehirdeki su kaynakları da halkın ihtiyacını karşılıyordu” dedi.


IAA, üç bin yıllık su deposunun, İkinci Tapınak Dönemine (M.Ö 530-70) ait bir drenaj kanalını ortaya çıkarmak için yapılan kazılarda ortaya çıktığını belirtti. Söz konusu kanal inşa edilirken, kanalın yolu üzerindeki antik su deposu gibi yapıların da değiştirildiği belirtildi.


Arkeologlar, antik su deposunun alçısındaki işaretlerden ve İlk Tapınak döneminden kalma diğer su depolarına olan benzerliğinden yaşını doğru hesapladıklarını düşünüyor. Antik yapı hakkındaki sunum, 6 Eylül'de yıllık Antik Kudüs Çalışmaları konferansında sunuldu. Mescid-i Aksa, Müslümanlar, Yahudiler ve Hıristiyanlar tarafından kutsal kabul edilen Harem-i Şerif'te yer alıyor.

Reklam
Reklam