Kdz. Ereğli’nin 100. kurtuluş yılı e-sempozyumu sona erdi

Zonguldak’ın Ereğli ilçesi Belediyesi Ereğli’nin kurtuluşun 100’üncü yılında düzenlediği e-sempozyum, 3’üncü gününde, araştırmacı, yazar, akademisyen ve yerel tarihçilerin tebliğleriyle sona erdi.Kdz.

Zonguldak’ın Ereğli ilçesi Belediyesi Ereğli’nin kurtuluşun 100’üncü yılında düzenlediği e-sempozyum, 3’üncü gününde, araştırmacı, yazar, akademisyen ve yerel tarihçilerin tebliğleriyle sona erdi.
Kdz. Ereğli Belediyesi’nin kurtuluşun 100’üncü yılında düzenlediği “100 Yılın Işığında Kdz. Ereğli” e-sempozyumu, 3’üncü günün sonunda araştırmacı, yazar, akademisyen, gazeteci ve yerel tarihçilerin tebliğleriyle sona erdi.
Belediye Başkanı Halil Posbıyık, sempozyum kapanış konuşmasında birbirinden değerli katılımcıların Ereğli’nin tarımından, kömüre, sanayiden, çalışma hayatına, tarihten ekonomiye kadar çok önemli bilgilere yer verdiklerini, çevre, eğitim, sağlık, turizm, siyasi tarih ve kültürel miras konularında Ereğli’nin 100 yıllık birikiminin belgelenmesine katkıda bulunduğunu, geleceğe ışık tuttuğunu söyledi. Katılımcılara ve tebliğlerin geniş kesimlere ulaşmasını sağlayan basın mensuplarına teşekkür eden Posbıyık, “Sempozyumun pek çok konunun yeniden tartışılması, bilgilerin tazelenmesi ve gelecek kuşaklara aktarılması konusunda büyük katkı sağladığını” vurguladı. e-Sempozyumun üçüncü gününde Trabzon Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü’nden Dr. Mustafa Zengin ‘Kdz. Ereğli’de Balıkçılık’, Osmanlı Çileğini Yaygınlaştırma Derneği Başkanı Şaban Çetinkaya ‘Kdz. Ereğli’de Osmanlı Çileği’, Prof. Dr. Ali Osman Karababa ‘Ereğli’nin Çevre Sorunları’, Yerel Tarih Araştırmacısı Dr. Can Canver ‘Kdz. Ereğli’de İnanç Turizmi’, Öğretmen, Yerel Tarih Araştırmacısı, Yazar Gürdal Özçakır ‘Millet Vapuru Faciası Ve Ulusal Basına Yansımaları’ ve Doç. Dr. Zerrin Karakuzulu ‘Kdz. Ereğli İlçesinin Beşeri ve İktisadi Coğrafyası’ konularında tebliğ sundu.

Reklam
Reklam

Zengin: Ereğli balıkçılığının çözüm bekleyen sorunları var
Trabzon Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü’nden Dr. Mustafa Zengin, Karadeniz Ereğli Balıkçılığı üzerine genel bir değerlendirmede bulundu. Balıkçılığın tarihini rakamlarla ve resimlerle özetleyen Zengin, Ereğli Balıkçılığının yaşadığı sorunları 25 maddede açıkladı. Dr. Zengin, ‘Ereğli Balıkçılığının çözüm bekleyen sorunları var’ diyerek çözüm önerilerini şu şekilde sıraladı: “1380 sayılı su ürünleri kanunu değişmelidir. İdari para cezaları kaldırılıp, o suçu işleyen balıkçı veya teknenin balıkçılıktan men edilmesi gerekir. Zira hafif para cezaları caydırıcı olmuyor. Bu sorunun giderilmesinde geleneksel, küçük-kıyı balıkçılığının desteklenmesi önemli bir adım olacaktır. Diğer taraftan av sahası açısından mahallî, bölgesel av sahalarının teşvik edilmesi, stokların kullanımı açısından etkili olabilecektir. Her balıkçı kooperatifi kendi yerleşim alanında belirlenen sınırlar içerisinde avlanmalıdır. Amatör balıkçıların ticari balıkçılıktan men edilmesi için sıkı/radikal tedbirlerin alınması gerekmektedir. Yasal mevzuatları sıkılaştırılmalıdır. Bu balıkçıların takibinin sıkı bir şekilde yapılması gerekmektedir. Hatta amatör balıkçıların avcılık faaliyetleri için ücret/kira alınmalıdır. Çünkü tanım olarak bu işi hobi olarak, zevk olarak yapmaktadırlar. Hobi amaçlı tekneler haftada bir gün balıkçılık yapmalıdır. AB’deki geçerli yasal kurallar ülkemiz için de uygulanmalıdır. Kooperatifçiliğin balıkçılıkta gelişmiş ülkelerde olduğu gibi organize olması ve çalışma sistemlerinin evrimleşmesi, tüzüğünün değişmesi gerekmektedir. Bunlarla ilgi yasal düzenlemelerde çok büyük eksiklik vardır. Türkiye’deki balıkçı kooperatiflerinin tabela kooperatifçiliğinden kurtulması gerekmektedir.”

Reklam
Reklam

Çetinkaya: Osmanlı Çileği üretimi 2,5 tona çıktı
Osmanlı Çileğini Yaygınlaştırma Derneği Başkanı Şaban Çetinkaya ‘Kdz. Ereğli’de Osmanlı çileği’ konulu tebliğinde Osmanlı çileği serüvenini anlattı. vedDernek olarak amaçlarının ünlü olan Osmanlı çileğinin azalan ve yok olmaya doğru giden üretim trendini yükseltmek olduğunu söyleyen Çetinkaya “Osmanlı çileğini korumak, geliştirmek, tekrar önceki dönemlerdeki üretim safhasına ulaştırmaya çalışmak önceliğimiz. Osmanlı çileği, pembe rengi ve çok keskin aromasıyla diğer çilek çeşitlerinden ayrılan ve Kdz. Ereğli’ye özgü olan, bölgemizde yetişen çok nefis belki de Dünya’nın en leziz meyvesidir. Bu meyve Kdz. Ereğli’de uzun yıllardan beri üretilmekte ve ekonomisine katkı sağlamaktadır. Kdz. Ereğli’de nasıl yeraltının “kara elması” taş kömürü ise yer üstünün “Pembe elması’ da “Osmanlı çileğidir”. Osmanlı çileğinin Kdz. Ereğli’ye nasıl geldiği, nasıl üretimine başlandığı konularında kamuoyunda çok farklı bilgiler var. Ancak biz burada çok sağlıklı yazılı kayıtlı belge ve bilgilere ulaşabilmiş değiliz. Araştırmaya devam ediyoruz. Bunun peşini de bırakmış değiliz” dedi. Ereğli’de yapılan çalışmalarla çilek üretiminin 2,5 tona ulaştığını söyleyen ve katkıları için Kdz. Ereğli Belediyesi’ne teşekkür eden Çetinkaya sözlerini şöyle bitirdi: “Üretirken çeliği, Unutmayalım Çileği“

Reklam
Reklam

Karababa: "Demir çelik ve çimento fabrikaları sağlığımızı tehdit ediyor"
Prof. Dr. Ali Osman Karababa, Zonguldak Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün 2018 yılı raporunda Ereğli’ye dair üç tesise dikkat çekildiğini vurguladı. “Bunlardan biri Demir Çelik tesisleri, diğeri de iki tane iki tane çimento fabrikası” diyen Karababa, şu değerlendirmeleri yaptı: “Anayasada iki önemli madde var. Birincisi 17. Madde, doğuştan kazanılmış sağlık hakkımızı tanımlayan bir madde. Diğeri de 56. Madde. Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı olduğunu ifade ediyor. Yani bizim yöneticilerimizin devletimizin bu Anayasal iki hakkın gereğine göre davranışta bulunmaları gerekir. Ereğli’ye baktığımızda bu çerçevede bu tesislerin oluşturduğu çevre kirliliği ve bunun sağlığa etkileri nedeniyle bu iki hakkın da ihlal ettiğini ne yazık ki belirtmek gerekiyor. Demir Çelik tesisine baktığımızda oradan başlayalım. Bu fabrika entegre demir çelik tesisi. Çok aşamalı üretim süreçleri var. Bu tesisin yılda 5.5 milyon ton kömür tükettiğini görüyoruz. Bu demektir ki havaya yoğun biçimde karbon dioksit emisyonu veriyor. Diğer emisyonları birazdan sayacağım. Karbondioksit emisyonlarına niye hemen dikkat çektim. Çünkü küresel ısınma ve iklim değişikliği sorunumuzla gelinen noktada emisyon düzeylerinin çok yükselmesi nedeniyle artık bir iklim değişikliğinden değil bir iklim krizinden bahsediliyor. Bu koşullarda bütün dünyada kömür kullanımı azaltılsın hatta tamamen ortadan kaldırılsın diye çalışılırken bu tesis yılda 5.5 milyon ton kömür kullanıyor. Buna dikkat çekmek istedim. Demir çelik fabrikasının atıklarına baktığımızda kömürle ilişkili atıkları dışında toz, kükürt, azot oksit, karbon monoksit, uçucu organik bileştikler, ağır metaller var. Bunların hepsi de sağlık üzerinde inanılmaz olumsuz etkileri bulunan çıktılar. Ağır metallerin kurşun, cıva nikel, krom Bunların kanser yapıcı etkileri var. Diğer sağlığa ilişkin etkileri ayrıca var. Dioksine fronlar çok küçük miktarda bile kanser yapıcılar. Uçucu organik bileşikler de kanser yapıcı. Karbon monoksit hücrelere oksijen taşınmasına engel olan zehirli bir gaz. Azot oksitler ve kükürt oksitler asit yağmurlarına neden oluyorlar. Asit yağmuru da doğanın tahrip olmasına toprağı tutucu bitkilerin ölmesine neden oluyor. Böylece ikincil etki olarak uzun erimli afetlere neden oluyor. Toprak tutunamadığı için yağışlarla akıyor sel ve toprak kaymaları ortaya çıkıyor. Toz hava kirliliği oluşturuyor. Üretim sürecine baktığımızda Demir Çelik Fabrikasının üretiminde metal ergitme işlemleri sonucunda biriken, atılan maddeler var. TÜBİTAK’ta yapılan analizler var. Atıklar yağmurla suyla karşılaşırlarsa çözünürler içindeki kimyasallar ağır metalle çözünür ve doğaya saçılır. Yer altı su kaynaklarını, toprağı kirletirler. Ereğli özelinde baktığımızda bu cüruf dağlarını kentin içinde görüyoruz. Bu da kabul edilebilir bir olay değil.”

Reklam
Reklam

Özçakır: “S/S millet faciasının sebepleri, kamuoyundan gelen tepkiler ve ulusal basına yansımaları”
Öğretmen, Yerel Tarih Araştırmacısı, Yazar Gürdal Özçakır ‘Millet Vapuru Faciası Ve Ulusal Basına Yansımaları’ konulu tebliğini ülkemizde deniz kazalarında vefat eden deniz işçilerine adadı.
Kaza ve sonrasında yaşanan gelişmeleri sunumunda özetleyen Özçakır, şunları söyledi:“S/S Millet ‘in batış sebepleri incelendiğinde, Karadeniz’in henüz korunaklı bir limana sahip olmamasının çok büyük bir etken olduğu, bunun yanı sıra ticaret filosundaki birçok gemi gibi S/S Millet ‘in de yaşlı ve teknik donamım olarak yetersiz olmasının facianın yaşanmasında rol oynadığı anlaşılır. Ereğli Kömür havzanın günlük üretimi 5.000 tonu geçmediği halde bekletilen gemilerin tonajı 80.000-100.000 arasındaydı. Başka bir ifadeyle ihtiyacın neredeyse yirmi katı tonajda gemi bekletilmekteydi. Bu yeni kazalara da zemin hazırlayacak olumsuz bir durumdu. Gemilerin kömür nöbeti için Havza’da değil İstanbul limanının uygun yerlerinde bekletilmesi önerilerine uyularak Ereğli’de ve Zonguldak’ta kömür alma işini tanzim eden bir talimatname 1939 Mart ayı sonunda hazırlandı. Gemiler artık telgraf ile randevu alıp Kavak limanında cevap bekleyeceklerdi. Böylece Ereğli önlerinde gemi yığılması önlendi. S/S Milet’in batışından sonra kısa vadede yapılan en önemli işlerden birisi Temmuz 1942’de Karadeniz Ereğlisi Limanı’nın temizlenmeye başlanması oldu. Dönemin Münakalat (Ulaştırma) Vekili Amiral Fahri Engin Ereğli kömür havzasına yaptığı bir tetkik gezisi sonrasında gazetelere bu müjdeyi vermiştir. Nihayet Karadeniz’de korunaklı modern bir limanın inşa edilerek Sinop ile İstanbul boğazı arasında sefer eden gemilerimizin sefer emniyetini sağlamak için Zonguldak ile Boğaz arasında inşasına lüzum olan limanın Ereğli’de yapılmasına karar verilir. İkinci Dünya Savaşının sonlarına doğru 29 Temmuz 1945 tarihinde de Ereğli limanının temeli atılır. S/S Milet Faciasından 6,5 yıl sonra da olsa bu çok önemli bir gelişmedir. Ereğli Limanının yapımı 10 Eylül 1953 tarihinde tamamlanmış ve liman hizmete açılmıştır.”

Reklam
Reklam

Karakuzulu: “Ereğli’nin kalkınma ivmesi için fiziki, ekonomik, sosyal planlamalar yapılmalı”
Doç. Dr. Zerrin Karakuzulu ‘Kdz. Ereğli İlçesinin Beşeri ve İktisadi Coğrafyası’ konularında tebliğ sundu. Karakuzulu, kalkınma ivmesi için fiziki, ekonomik ve sosyal planlamaların yapılması gerektiğini belirterek, özetle şunları söyledi:“Ereğli, Zonguldak iline bağlı, ilin en fazla nüfusa sahip olan ilçesidir. İlçe merkezi pek çok fonksiyonu açısından şehir karakteri kazanmış bir yerleşmedir. 2019 yılı itibarı ile toplam nüfusu 175 622’dir. Ekonomik faaliyetler arasında baskın olan faaliyet sanayidir. Ereğli Demir Çelik (ERDEMİR)Fabrikası ve onun imkân sağladığı yan sanayi kolları, ilçenin ekonomik temellerini oluşturmaktadır.1800’lü yıllardan itibaren ekonomiye önemli katkı sağlayan madencilik faaliyetlerinin, istihdam sağlamadaki rolü giderek azalmaktadır. Sanayi faaliyetlerinin oluşturduğu istihdam olanaklarından dolayı tarım ve hayvancılık faaliyetleri yeterli düzeye ulaşamamıştır. Bunda tarım arazilerinin, çayır ve mera alanlarının kısıtlı olmasının rolü vardır. Sahanın turizm açısından da küçümsenmeyecek bir potansiyeli vardır. Büyük nüfus kitlelerine yakın olup, ulaşım imkanları iyidir. Ereğli’nin kalkınma ivmesini sürdürülebilir kılmak için, potansiyeli çok iyi belirlenmeli ve bu doğrultuda fiziki, ekonomik ve sosyal planlamalar yapılmalıdır.”

Reklam
Reklam

Posbıyık: “100. kurtuluş yılımız kutlu olsun”
Kdz. Ereğli Belediye’nin kurtuluşun 100’üncü yılında düzenlediği ‘100 Yılın Işığında Kdz. Ereğli’ e-sempozyumu, Belediye Başkanı Halil Posbıyık’ın kapanış konuşmasıyla sona erdi. Başkan Posbıyık, tüm katılımcılara ve katkı sunanlara teşekkür ederek şunları söyledi: “Kıymetli katılımcılar, Sevgili Ereğlililer, Bu sempozyumun en geniş kesimlere ulaşmasını sağlayan değerli basın mensupları. Sempozyuma tebliğ sunan, görüşlerini paylaşan tüm katılımcılara yürekten teşekkür ediyorum. Üç gün süren “100 yılın ışığında Karadeniz Ereğli” Sempozyumumuz, çok geniş kesimlere ulaştı ve sunumlar büyük etki oluşturdu. Bundan son derece memnunum. Bu sempozyumun internet üzerinden gerçekleşmesi izleyici sayısının yüksek olmasını sağladı. İzleyen, paylaşan, katılan bütün Ereğlililere ve ilgililere şükranlarımı sunuyorum. Dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan bu salgın koşullarında gerçekleştirilen bu sempozyum, pek çok konunun yeniden tartışılması, bilgilerimizin tazelenmesi ve gelecek kuşaklara aktarılması imkanını oluşturdu. Katılımcılar çok değerli sunumlarda ve önerilerde bulundular. Bu sempozyumun gerçekleştirilmesinde emeği geçen, katkı yapan, Düzenleme Komitesi’ne, Danışma Kurulu’na ve büyük bir özveriyle çalışan ekibime gönülden teşekkür ediyorum. Sevgi, barış ve dostluk duygularımla selamlıyorum. 100. kurtuluş yılımız kutlu olsun.”

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz