Kefaret dizisi hangi kitaptan uyarlandı? Kefaret dizisinin orijinalindeki detaylar nelerdir? İşte gerçek hikayesi...

Fox ekranlarına gelen Kefaret dizisi Zülfü Livaneli’nin Konstantiniyye Oteli kitabında yer alan hikayeden uyarlanarak senaryolaştırıldı. Her pazar günü yayınlanan dizi rakipleriyle reyting yarışında mücadele etmeyi başarıyor. Kitaptan uyarlanan bir proje olmasına rağmen dizinin pek çok öğesinde değişiklik yapıldığı romanı okuyanların gözünden kaçmadı. Peki bu farklar ne? Sizler için orijinal hikaye ve dizi arasındaki farkları derledik.

Pazar geceleri yeni bölümüyle seyircisinin karşısına çıkan Kefaret dizisinin başrollerini Nurgül Yeşilçay, Mert Fırat ve Yurdaer Okur paylaşıyor. Çok mutlu bir evlilik ve düzeni olan Çınarlı ailesinin küçük kızları Elif’in kaçırılması aslında dizinin temel hikayesini oluşturuyor. Elif’in kaçırılmasının ardından aile adeta paramparça oluyor ve Nurgül Yeşilçay’ın canlandırdığı anne Zeynep bütün hayatını kızını bulmaya adıyor. Hikaye aslında Zülfü Livaneli’nin Konstantiniyye Oteli kitabında yer alan bölümlerden bir tanesi. Senaryonun yapım aşamasında kitaptaki hikayenin temeline bağlı kalınan dizi bazı noktalarda romandan oldukça ayrılıyor. Sizler için bu noktaları araştırdık...

Reklam
Reklam

2015 Mayıs ayında çıkan Konstantiniyye Oteli romanı kişilerin hikayelerini anlatan bölümlerden oluşuyor. Kurgulama aşamasından birbirinden bağımsız karakterlere yer veren kitap ilk olarak Ergün Bereket ve asistanı Zehra’nın hikayesiyle başlıyor. Yan bölümde ise Zehra ve Zehra’nın erkek arkadaşı Emre’nin tanışma hikayesi anlatılıyor. Kitabın konusu ise Ergün Bey’in Konstantiniyye adında bir otel açmasıyla başka bir boyuta gidiyor.

Konstantiniyye Oteli, başka bir binanın kalıntıları üzerine kurulan bir yapı olması nedeniyle aslında birazcık gizemli bir hava yaratıyor. Otelin açılışına 300 kişi katılıyor ve hiçbiri sıradan insanlar değil! Herkesin kendine ait bir hikayesi var.

Kitapta “Adalet ve Pişmanlık” bölümü Kefaret dizisine konu oldu. Romanda hikayenin kahramanları hakim olan eşlerdir. Masadakilerin “İlginç anılarınızdan bir tanesini anlatır mısınız?” demesi üzerine emekli olan hakim birkaç ay öncesinde başına gelen bir olayı anlatmaya başlıyor. Emekli olmasına birkaç ay kala gelen Sibel ve Serdar Yolaçan çiftinin davasından söz ediyor.

Reklam
Reklam

Kitap ve dizi arasındaki farklar karakterlerin adıyla başlıyor. Ardından ise çiftin sahip olduğu çocukların yaşları ile devam ediyor. Romanda kaçırılan kız daha büyüktür. Sibel Hanım erkek çocuğunu annesine bırakıyor ve kızıyla birlikte eşiyle buluşmaya gidiyor. Benzin istasyonda ödeme yapmak için arabasından iniyor ve döndüğünde arabanın yerinde olmadığını fark ediyor.

Kızları Ebru’yu aramak için Sibel Hanım televizyon kanallarına çıkıyor. Bir gün evlerine bir posta geliyor ve kızının fotoğrafını görüyor. Eve gelen mektupta “Ben sizin kızınızı kaçırdım. Hep bir çocuk özlemiyle yanıyordum. Beni lütfen affedin” yazıyor. Polise giden Sibel Hanım yine kızının yerini bulamıyor. Mektuplar 40 gün arayla gelmeye başlıyor. Gelen her fotoğrafı evinin bir köşesine asıyor.

Uzun yıllar geçiyor ve çiftin küçük çocukları bilgisayara oldukça meraklı olarak büyüyor. Hemen hemen her ildeki okullara bakan küçük çocuk kayıp olan ablasını buluyor. Polis ile birlikte kız bulunuyor. Adı Esra olarak değiştirilen kız, gerçek ailesinin onu kaçıran kişi olduğuna inanıyor. Küçük kızı kaçıran Fatih Demir ise hiçbir şey anlatmıyor. DNA testi yapılıyor ve Esra gerçekten Fatih Demir’in kızı çıkıyor. Bunun üzerine Fatih Demir, Sibel Hanım’ı televizyonda gördüğünü ve eşinin kızını doğururken öldüğünden bahsediyor. Sibel Hanım’ın acılarını dindirmek için böyle bir yola başvurduğunu ifade ediyor. Fatih Demir’in ifadesinin ardından durumu kabullenemeyen Sibel Hanım, mahkeme salonunda onu öldürüyor.

Reklam
Reklam