Kefenle dans edenler, ölüyü yiyenler: Okuyunca şok olacağınız cenaze gelenekleri

Dünyanın dört yanından, hiç duymadığınız ama duyduğunuzda şok olacağınız, anlatıp anlatıp ortamlarda ekmeğini yiyeceğiniz aşırı garip, enteresan, çok acayip cenaze gelenekleri.

Öldüren sadakat

Hindistan’da günümüzde çok nadir rastlansa da halen varlığını sürdüren bir cenaze geleneği var. Binlerce yıldır devam eden bu geleneğe göre, evli çiftlerde erkek kadından daha önce ölürse, kadın ölen kocasıyla birlikte ateşe veriliyor ve diri diri yakılıyor. Bu korkunç ve garip gelenek, kadının kocasına olan sadakatini ispatlaması için yapılıyormuş. Bu “sadakat” meselesi ülkemizde de büyük bir saplantı. Bu saplantı çok defa kadınların katledilmesiyle sonuçlanıyor. Sosyal mesaj geliyor: Sadakat cinayete bahane olamaz.

Reklam
Reklam

Uç uç cenaze annem sana pabuç terlik alacak

Budizm inancına göre insanların dünyadaki nihai amacı, ruhlarının göklerdeki analarına ulaşması. 7. Yüzyıldan beri devam eden Budist geleneğine göre, ölen kişi rahipler tarafından baltalarla parçalara ayrılıyor. Cesedin parçaları, akbabaların yuvalandığı dağların tepelerine bırakılıyor. Akbabaların yediği insanların ruhunun, kuşlarla birlikte göklerin anasına ulaşacağına inanıyorlar.

Asılı kaldım sende

Çin kültürü yemeğinden müziğine, dinlerinden düğünlerine bizim için oldukça yabancı ve farklı bir kültür. Cenaze törenleri de bundan azade değil. Çin’in güneybatısında yer alan Bo bölgesindeki insanlar, bizim alışageldiğimiz gibi ölülerini gömmüyor. Onları tabutlara koyup dağların yamaçların asıyorlar. Bu bölgedeki dağ yamaçları, avizeyi andıran tabutlarla dolu.

Aborjin çevirme

Avustrulya’nın yerlileri olan Aborjinler, cenaze törenlerini bir şenliğe çeviriyorlar. Ancak bir ürkütücü bir şenlik. Ölüyü kehribar boyalarıyla süsleyip, bir kuzu çevirme formuna getirip, ateşte pişiriyorlar. Ceset ateşte ağır ağır yanarken, henüz hayatta olan Aborjinler de yemekler ve içkiler eşliğinde cesedin etrafında dans ediyorlar.

Reklam
Reklam

İnsan insanı yer mi?

Her kültür kendi coğrafi şartları içerisinde, kendi hikayesiyle ve tarihiyle değerlendirilmeli. Hiçbir kültürü, oturduğumuz yerden, kendi kültürümüzle karşılaştırarak aşağı görmemeli, garipsememeliyiz. Ama Avustralyalı yerlilerden Dieriler, siz n’apıyorsunuz be kardeşim?

Kültür falan da bir yere kadar. Bu arkadaşlar ölen insanların yüzünü, kolunu, bacağını artık yağlı gördükleri nereleri varsa yiyorlarmış. İnançlarına göre, bu yağ yiyene olağanüstü bir güç veriyor ve ölünün enerjisine yiyene geçiriyormuş. Bu nedir, böyle iş olur mu? Bırakın bu insan yeme işlerini, ayıptır.

Hiç zahmet vermeyeyim ben kendi kendimi mumyalarım

Japonya’daki Budist rahipler kendilerine Sokushinbutsu adını veriyorlar. Bu arkadaşlar reankarnasyona ve reankarne olduklarına aynı bedenle dünyaya geleceklerine inanıyorlar. Bu sebepten de akla hayale sığmayacak bir geleneği uyguluyorlar. Geleneğe göre hayattayken yavaş yavaş kendilerini mumyalıyorlar. İlk önce sadece meyve ve çerez yiyerek vücutlarında bulunan yağları yakıyorlar. Bunun yanında çok sıkı egzersizler de yapılıyor.

Reklam
Reklam

İkinci adım da ise kendilerine zehirli kurtlar içirerek sürekli kusuyor ve vücutlarında bulunan sıvıları boşaltıyorlar. Son adımda ise rahip taştan yapılmış bir tabutun içine giriyor. Lotus pozisyonunda oturuyor ve ölmeyi bekliyor. Toplu yapılan bu törenlerde hergün rahip canlı kaldığını gösteren bir zil çalıyor. Zilin gelmediği gün diğerleri onun öldüğünü anlıyor ve tabutu mühürliyorlar. 100 gün geçtikten sonra tabut açılıyor ve mumya kontrol ediliyor. Değer mi be sevgili Sokushinbutsular? Yıkmak kolay, yapmak zor. Etmeyin bunu kendinize, yaşamak her şeye rağmen güzel…

Yeni kefen yeni umutlar

Sıradaki aşırı enteresan geleneğimiz Madagaskar’dan. Şimdi ölen yakınlarımızı hepimiz özlüyoruz. Allah rahmet eylesin, her ölüm erken ölümdür falan işte oraları biliyorsunuz. Ama bu Madagaskarlı arkadaşlar bu özlemi gidermek için ölülerini yılda bir kez mezardan çıkarıyorlar. Mezardan çıkarıp kefenini değiştiriyorlar, bu sırada da dans falan ediyorlar.

Ölülerden sen anlarsın konuş onlarla

Endonezya’nın Tana Toraja bölgesinde defin işlemi oldukça önemli bir olay olarak görülüyor. Önemli bir olay derken şunu kastediyoruz. Tören sanki bir düğün töreni gibi düzenleniyor. Törende müzik, dans ve davetlilere verilen bir ziyafet var. Yani Tana Toraja’da cenaze törenleri oldukça maliyetli. Böylece ölünün yakınları ölüye şükranlarını bildirmiş oluyorlar. Bu törenleri hazırlaması da öyle düşündüğünüz kadar kolay olmuyor. Önce ölü sarılıyor ve kendi evinde beklemeye alınıyor. Tören için hazırlıklar başlıyor.

Reklam
Reklam

Bu hazırlıklar bazen haftalarca bazen aylarca hatta yıllarca bile sürebiliyor. Bu zaman içerisinde de ölüye sanki hastaymış gibi davranılıp ,ölüyle günlük rutin konuşmalara devam ediliyor. Ne zamanki büyük tören için hazırlıklar tamamlanıyor işte o zaman çürümüş olan ceset tabuta konulup bu törenden sonra yakınların isteğine göre mezara, mağaraya ya da bir kayalığa asılıyor. Onlar ölülerin bu şekilde uyanacaklarına inanıyorlar.

Tabutta röveşata

Gana’da oldukça eğlenceli bir cenaze geleneği var. Ölen kişinin tabutu mesleğine göre özel dizayn ediliyor. Bu iş için ülkenin her yerinde tabut dizaynı yapan tabutçular var ve oldukça iyi kazanıyorlarmış. Örneğin bir iş adamı Mercedes şeklinde bir tabutla, balıkçı tekne şeklinde bir tabutla, bir futbolcu krampon şeklinde bir tabutla gömülüyormuş.