Tedavinin şekli ve süresi hastanın yaşına ve kekemeliğin şiddetine göre değişiyor. Bir tedavi şekli akıcı konuşmayı sağlamaya yönelikken, diğeri ise kekemeliği ortadan kaldırmayı hedefliyor. Ancak tam bir iyileşme hiçbir zaman sağlanamıyor.
Acıbadem Sağlık Grubu Konuşma ve Lisan Patologu Gayem Köprücü, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, kekemeliğin, 'Konuşma esnasında konuşmanın akıcılığını bozan duraklama, bazı ses ve kelimeleri tekrarlama veya bir heceyi uzatarak söyleme ile kendini gösteren bir bozukluk olduğunu' bildirdi.
Kekemelik genel olarak 5-6 yaş arasında başlamasına karşılık, bazı çocuklarda 3 yaş civarında görülebildiğini vurgulayan Köprücü, "Nedeni bilinmemekle birlikte erkeklerde kızlara oranla daha sık rastlanıyor. Çocuk heyecanlandığında, duygusal faktörler devreye girdiğinde, örneğin telefon konuşması sırasında kekemelik belirginleşir. Kekemeliğin şiddeti ise çocuk sosyalleştikçe, çevresindeki insanların sayısı çoğaldıkça artıyor" dedi.
SEBEPLERİ
Konuşma ve Lisan Patologu Köprücü, kekemeliğin, birbirinden bağımsız, 'Nörolojik, solunum bozukluğu, irsi etmenler ve psikolojik sebepler' gibi birçok faktöre bağlı olarak geliştiğini ifade ederek şunları kaydetti:
"Nörolojik faktörler: Beyin ve sinirlerle ilgili iletim bozuklukları kekemeliğe neden olabiliyor.
Solunum bozukluğu: Solunum bozukluğu, kekeme hastalarda sıklıkla görülüyor.
Kalıtsal etmenler: Anne-baba, 1. ve 2. derece akrabalarda kekemelik olması durumu tetikliyor. Sadece kekemelik değil, aile bireylerinden birinde başka bir konuşma ya da lisan bozukluğu söz konusu olduğunda da kekemelik görülebiliyor.
Psikolojik sebepler: Aile problemleri, herhangi bir şeyden duyulan şiddetli korku da kekemeliğe sebebiyet verebiliyor."
KEKEMELİK GEÇMEZ
Ne kadar erken dönemde bir uzmana başvurulursa tedavinin başarılı olma ihtimalinin o derece arttığını belirten Köprücü, bu sebeple durum fark edilir edilmez bir hekime ve ardından konuşma ve lisan patologuna danışılmasında sonsuz fayda bulunduğunu söyledi.
Acıbadem Konuşma ve Lisan Patologu Gayem Köprücü, 3 yaşında bir çocuğa uygulanan tedavi ile 9 yaşındaki birine uygulanan tedavinin farklı olduğunu anlatarak, "3 yaşında bir çocuğa uygulanan tedavide konuşma bozukluğunun adını koymadan, terapi bile yapmadan, daha çok düşük ritimli konuşma ile olay kontrol altına alınabilecekken, ergenlik çağında çok daha detaylı bir tedavi gerekir. Geçer diye beklememek, bir an önce bir uzmana danışmak tedavinin başarısı açısından çok önemlidir" diye konuştu.
İKİ FARKLI TEDAVİ
Tedavinin şekli ve süresinin, hastanın yaşına ve kekemeliğin şiddetine göre değiştiğini vurgulayan Köprücü, "Bir tedavi şekli akıcı konuşmayı sağlamaya yönelikken, diğeri ise kekemeliği ortadan kaldırmayı hedefler. Ancak, tam bir iyileşme hiçbir zaman sağlanamaz. Kişi heyecanlandığında, sinirlendiğinde kekemelik tekrarlayabilir. Tedavide başta yoğun bir terapi uygulanır. Sonra terapi sayısı azaltılır. Çocuk kekemeliğin negatif etkilerini ne kadar az yaşayıp uzmana gelirse tedavi o kadar etkili olur" dedi.
Köprücü, kekemeliğin tedavisinde tam iyileşmenin hiçbir zaman sağlanamadığını ifade ederek, "Bu açıdan hastaya 'kekemelik hayatınızdan tamamen çıkacak" dememek gerekir. Ancak, erken dönemde başvuran hastalarda kekemeliğin büyük ölçüde kontrol altına alınması ve çok daha akıcı bir konuşmanın sağlanması mümkün" diye konuştu.