Kemal Derviş'ten kriz analizi

Birleşmiş Milletler Kalkınma Teşkilatı (UNDP) Başkanı Kemal Derviş, piyasalarda süregelen çalkantının gelişmekte olan ülkelerde ciddi etkilere yol açabileceğini belirtti.
Derviş, "Geleceğe ilişkin umutlar parlak olsa bile yaşanan bu olayları bir uyarı olarak değerlendirmek gerekir, piyasalar arasında artan bağımlılığın yarattığı karışıklık, yönetimlerce iyi anlaşılmamış yeni finansal ürünlerin sürprizlere yol açması her zaman olasıdır" dedi ve yetkililerin ekonomik gelişmeler karşısında ihtiyatlı olmalarını istedi.

Reklam
Reklam

Kemal Derviş, UNDP ve UNFPA'nın (BM Nüfus Fonu) ortak yönetim kurulu toplantısında yaptığı konuşmada, küresel ekonomik ortamın kompleks ve mücadele gerektiren niteliğini sürdürdüğünü bildirdi. Piyasalarda süregelen çalkantının dünya ekonomisinde ve gelişmekte olan ülkelerde ciddi etkilere yol açabileceğini kaydeden Derviş, "Geleceğe ilişkin umutlar parlak olsa da, yaşananları uyarı olarak değerlendirmek gerektiğine inanıyorum, büyük bir ekonomideki konut piyasası gibi özel piyasalar arasında artan bağımlılığın yarattığı karışıklık, düzenleyici otoriteler ve kimi ulusal ekonomiler tarafından çoğunlukla iyi anlaşılmamış yeni finansal ürünlerin sürprizlere yol açması her zaman olasıdır" dedi.

Birkaç ay önce IMF ve OECD gibi uluslararası örgütlerin büyüme tahminlerini artırdıklarını, ancak şimdi aksini yaptıklarını kaydeden Derviş, "Oldukça yüksek seyreden petrol fiyatları finansal baskı, menkul kıymet fiyatlarında büyük dalgalanmalar, kısa dönemde dünya ekonomik görünümünü zedelemiş ve OECD gibi örgütlerin yakın gelecek için büyüme rakamlarını düşürmelerine yol açmıştır" dedi.

Reklam
Reklam

"ETKİ FİNANSAL VARLIK PİYASASIYLA SINIRLI KALABİLİR, AMA İHTİYAT GEREKİR"

Piyasalardaki sıkıntının şimdiye kadar büyük ölçüde kredi kesimiyle sınırlı kaldığının görüldüğünü anlatan Derviş, reel ekonomide önemli bir etkinin ortaya çıkmadığını kaydetti.

Kemal Derviş, "Son finansal çalkantının etkisinin büyük ölçüde finans piyasasıyla sınırlı olacağına ilişkin hala haklı gerekçeler bulunduğu kanısındayım, para politikasındaki düzenlemeler de reel ekonomiyi koruyacaktır. Bununla birlikte son gelişmeler, para otoritelerinin esnek duruş içinde olmaları kadar, düzenleyici otoritelerin de ihtiyatlı bulunmaları gereğini göstermiştir" dedi.

1980'lerin başındaki küresel bağımlılığı ve bunun gerektirdiği aşırı ihtiyat durumunu yeniden anımsamanın yararlı olacağını kaydeden Kemal Derviş, "1970'lerde yaşananlar da anımsanabilir. Petrol fiyatlarındaki büyük artış, dünya ekonomisinde kütlesel likidite fazlalığına ve çok düşük reel faiz oranlarına öncülük etmişti. Bu birçok gelişmekte olan ülkenin son derece ağır borçlanmasını getirmişti" dedi.

Reklam
Reklam

1980'lerin başından itibaren gelişmiş ülkelerin güçlü anti enflasyonist politikalar uyguladığını, negatif reel faizlerin, reel olarak yükseğe çıkarıldığını kaydeden Kemal Derviş, "Özellikle Latin Amerika'daki gelişmekte olan ülkeler, tetikte olmadıkları bir anda yakalanmışlardı ve 1980'lerin başında büyük borç krizlerine, kütlesel işsizlik sorununa, büyümede düşüşlere sürüklenmişlerdi, hatta kimi ülkelerde eksi büyüme gerçekleşmişti, bu insani gelişme için gerçekten büyük bir krizdi" dedi. Derviş şöyle devam etti:

"Benzer yeni bir krizle karşılaşılacağı tahmininden bahsetmiyorum, dünya ekonomisinin aşırı biçimde bağımlılaştığını, dünya ekonomisinin bir yanındaki siyasi hareket ya da olayların diğer tarafta da büyük etkiye yol açtığını belirtmek istiyorum. Maalesef, gelişmekte olan ülkeler daima en hassas konumda olan, dünya ekonomisindeki gelişmelerden en olumsuz etkilenen kesimlerdir. Bu nedenle, etkin bir düzenleme ve aşırı karmaşık duruma gelmiş ve iyi anlaşılmamış finansal ürünlerde dikkatli ve koordineli olunması için ortak sorumluluk gerektiğine işaret etmek istiyorum. Düzenleme otoritelerinin bu alanda inisiyatifi ele almak için kesinlikle son derece sıkı çalışmaları gerekmektedir."

Reklam
Reklam

DÜŞÜK ENFLASYON, MÜCADELE İÇİN ALAN SAĞLIYOR

Açıklamalarının "son birkaç haftada yaşanan deneyimin dünya ekonomisinde soruna yolaçmadığı" anlamına gelmediğini belirten Derviş, "İyimserim, özellikle de son yıllarda oldukça düşük enflasyon seviyelerinin tutturulması para otoritelerinin gerektiğinde genişleme politikalarını daha rahat takip etmelerini sağlar. Geçmişte enflasyon çok yüksekken, enflasyonist eğilimlere karşılık vermek çok zordu, fakat bugün para otoriteleri anlamında seçeneğe sahibiz ve bu olası problemlerle ilgilenmeyi daha kolay hale getirecektir" dedi.

UZUN VADEDE UYUM VE AYIRIM

Uzun vadede dünya ekonomisinde ülkeler arasında "uyum" ve "ayrım" gereğine dikkat çeken Kemal Derviş, "Uyum, çünkü birçok ülke aşırı biçimde hızlı büyüyor, özellikle Asya'nın bazı bölümlerinde onyıllardan bu yana belki de tarihin en etkileyici büyüme performansı yaşanıyor" dedi.

Kemal Derviş söz konusu büyümenin yüz milyonlarca insana yoksulluktan kurtulma olanağı sağladığını anlatırken, "Aynı zamanda birçok ülkenin büyüme sürecinin dışında kaldığını da görüyoruz" diye konuştu. 1820'lerde en zengin on ülkenin gelirlerinin on en yoksul ülkeyle karşılaştırılması durumunda aradaki farkın "üç kat" olduğunu belirten Derviş, "Bugün 50 kattır. Öyleyse bazı hızlı büyüyen orta gelirli ekonomilerle uyum sağlama söz konusuyken, aynı zamanda bir ayırım da gerekmektedir ve sanırım bunlar hepimiz ve UNDP için mücadele edeceğimiz en büyük zorluklardır" dedi.

Reklam
Reklam

ANKA