Fenerbahçe Grundig Erkek Voleybol takımının başarılı orta saha oyuncusu Kemal Kayhan, “Kapıdan içeri girdiğiniz an, anlıyorsunuz Fenerbahçe camiasının büyüklüğünü.” dedi.
Geçtiğimiz sezon takıma katılan başarılı voleybolcu Kemal Kayhan, kulübün üzerindeki sisli bulutların kulübü daha da kenetlendirdiğini dile getirerek, “Bu zor zamanlarda bizi yalnız bırakmayan yöneticilerimiz ve hocalarımıza layık olduğumuz kanıtlamak için tüm kupalara talibiz.” diye konuştu.
Fenerbahçe gazetesine konuşan Kemal Kayhan, Türkiye’de genel olarak futbol dışında kalan branşlara olan ilgisizlik, Fenerbahçe’ye gelişi, özel hayatı ve daha birçok konu hakkındaki çarpıcı açıklamalarda bulundu. İşte Kemal Kayhan’ın röportajının detayları...
Öncelikle, Kemal seni tanıyalım…
“Ben 1983 Zonguldak doğumluyum. 1998 yılında voleybola başladım. 2000 yılında Çankaya Belediyesi’ne ilk transferimi gerçekleştirdim. 6 yıl Çankaya Belediyesi’nde oynadım. Genç takımda ve aynı zamanda A takımda da oynadım. Daha sonra 1 sene Polis Akademisi’nde oynadım. 3 sene de Halkbank’da forma giydim ve Fenerbahçe’ye geldim.”
Halkbank’dan buraya gelişin nasıl gerçekleşti?
“Halkbank’dayken bir kaç takım teklif verdi. Fenerbahçe’den de teklif vardı. Buraya tercih etmem önemliydi çünkü Fenerbahçe’nin ne kadar büyük bir camia olduğunun farkındaydım. Buraya gelmemi sağlayan herkese teşekkür ediyorum. Burası herkesin gelip oynamak istediği bir yer, zaten ilk kez bu kapıdan içeri girince bir şaşkınlık yaşadım, ne kadar büyük bir camia olduğunu ilk kez o gün anladım. İlk röportajımda da söylemiştim bunu, ‘Fenerbahçe’nin ne kadar büyük bir camia olduğunu buraya girdiğiniz ve burada yaşadığınız anda anlıyorsunuz’ diye...”
Peki, bu sezon sizin açınızdan nasıl başladı ve nasıl devam ediyor?
“Geçen sene kötü bir başlangıç yaşamıştık ama sonuç şampiyonluktu.. Bu sene ise kemik kadroyu koruduk. Bu sene geçen sezona göre daha iyi bir başlangıç yaptık çünkü biliyorsunuz zorlu bir süreç yaşadık, yıprandık camia olarak. Başkanımız ve yöneticilerimiz hala içeride ve bu bizi ister istemez moral olarak etkiliyor. Daha sonra camiamız yine büyüklüğünü gösterdi ve zor durumda olsakta hiç bir zaman bizi yalnız bırakmadı yöneticilerimiz, hocalarımız.. Biz de onlara, bizleri yalnız bırakmadıkları için elimizden gelenin en iyisini sergileyerek yöneticilerimize bir teşekkür sunmuş oluyoruz. Ve en önemlisi bu sezon başında Süper Kupa’yı alarak iyi bir başlangıç yaptık ve başkanımıza armağan ettik bu kupayı.. Lige de çok iyi başlangıç yaptık ve sonu da iyi olacak umarım.”
Milli takıma çağırılmadın, 60 kez Milli formayı terleten bir sporcu olarak bu sana bir sürpriz oldu mu?
“Ben 2006 yılında ilk kez giydim milli formayı. Kararı milli takım antrenörü veriyor sonuçta, onun sistemine bazen uyuyorum bazen uymuyorum. Buna o karar veriyor ve benim için çok şaşkınlık yaratmadı bu konu. Açıkçası benim içinde iyi oldu diyebilirim biraz sakatlığım vardı, hiç değilse sakatlığıma vakit ayırdım. Kulübüme ve milli takıma, arkadaşlarımla beraber daha iyi başarılar kazandırabilmek için bu arayı iyi değerlendirmeye çalışıyorum.”
Geçtiğimiz sezon başında kötü sonuçlar alınmış ve bir hoca değişikliğine gidilmişti. Lig sonunda ise şampiyonluk gelmişti. Hoca değişikliği takımı etkiledi mi?
“Ben bunu çok uzun yıllardır yaşıyorum aslında, Halkbank’da da bunu çok yaşadım. Hoca değişikliği, oyuncu değişikliği bazı zamanlarda hava değişimi gerekebiliyor. Demeter hocamızda çok büyük başarılar kazandırdı Fenerbahçe camiasına. Bazı durumlarda ister istemez ilerleme gösteremiyorsunuz. O arada bir kan değişikliğine ihtiyaç oluyor. Geçen sezon ortasında takımın başına geçen antrenörümüz Castellani heyecanını bize yansıtıyor, bununda oyuna katkısı oluyor. . Hoca bizi çok iyi motive etti ve destek verdi.. Bu özelliğini geçen sene ve bu sene gösterdi bize, olumsuz sonuçlar alsak da negatif olarak yansıtmadı bize.. Tam tersine bu sonuçları pozitif gösteriyordu ve bu da bize olumlu sonuçlar çıkartmamızda yardımcı oluyordu. Açıkçası ben bunları yaşadım ve gördüm. Antrenörümüzle beraber iyi yerlere gelmeye çalışıyoruz.”
Bu sezon sponsor Grundig oldu. Bu tip sponsor desteklerinin takıma nasıl bir katkısı oluyor?
“Tabii ki önemli derecede katkısı oluyor. Kulübümüz içinde iyi bir destek bu çünkü kulüp birçok branşta yatırım yapıyor ve hepsinde de şampiyonluğa oynuyor. Bence bu destek maddi açıdan çok yararlı. Bizi de iyi yönde etkiliyor tabii ki, bu tip sponsorların olması güzel bir şey bence çünkü herkesin bir ailesi var herkes geçimini bundan sağlıyor ve böyle sponsorların bu tür katkılar yapması da bizi olumlu etkiliyor.”
Seni bıyık ve sakallarınla tanıyoruz. Böyle olmanın bir amacı var mı? Yoksa sadece üşengeçlik mi?
“Bu konuda eşim çok söyleniyor ama bende biraz üşengeçlik var yani. Saçlarımı sakallarımı kesiyorum ama şu an böyle rahat hissediyorum kendimi ve böyle alışığım zaten kessem büyük ihtimalle kimse tanıyamaz.(Gülüyor) Geçen sene şampiyonluğu kutladıktan sonra kesmiştik ama bambaşka biri oldum neredeyse.”
Özel hayatın nasıl gidiyor? Evlisin ve evli olmak bir sporcu için olumlu bir durum mu?
“Evet, tabii ki kesinlikle çok iyi birşey. Eşimle 2 yıllık bir beraberliğimiz var ve gayette mutluyuz. Çocuk yok henüz çünkü eşimde konferans tercümanı olarak yoğun bir şekilde çalışıyor. Bazen birbirimizi bir ay boyunca göremediğimiz bile oluyor. Tabii o evde olmadığı zamanlarda kulüpte antrenman yapıyorum. Evlilikte her şeyiniz düzene giriyor.. Bir şekilde yatmanız, kalkmanız, yemeniz değişiyor.. Eve geldiğinizde güler yüzlü bir karşılama var ve bu da bana ayrı bir motivasyon yaratıyor. Bence bir sporcunun evli olması o sporcuya olumlu bir şekilde yansıyor.”
Takım içerisinde forma savaşı yaptığın biri var mı?
“Savaşmak değilde, tatlı bir rekabet var takım içerisinde. Bölge savaşı yaptığım, Emre Batur gayet güçlü, şimdi Hakan abimiz geldi o da Türkiye’nin en başarılı oyuncularından biri. O da bizimle konuşuyor yapmamız gerekenleri söylüyor. Bu forma savaşı değilde takım için nasıl iyi performans sergileyebiliriz düşüncesi sanırım. Bizlerde robot değiliz sonuçta bazen kötü performans ister istemez sergileyebiliyorsunuz. O dönemde kim iyiyse, kim formda ise o muhakkak oynuyor. Hocamızın tabii ki belirlemiş olduğu bir kadrosu vardır illaki ona kimse karışamaz.”
Türkiye’de voleybola ilginin az olmasının nedeni nedir sence? Futbolun çok arkasında kalıyor voleybol ve diğer branşlar...
“Futbolun dışında çok büyük paraların döndüğü büyük bir sektör ve çoğu ülkelerde futbol hep ön plandadır. İnanılmaz gelirleri var, bütün dünya futbolu izliyor. Bu her şeyden önce spor kültürü meselesi, ülkenin kültürel bir olayı bu. Mesela İtalya’da futbol maçlarında statlar ne kadar doluysa aynı şekilde voleybol sahaları da dolu çünkü insanlar spor kültürünü biliyorlar. Çocuklar o şekilde büyümüş ve bütün nesil o şekilde yetiştiği için futbola ne kadar ilgi varsa aynı şekilde diğer spor dallarına da bu ilgi gösteriliyor. Bu bizim ülkemizde de açıkçası olmaya başladı.
Mesela okullarda hep futbol turnuvaları yapılır, futbolun yanı sıra voleybol veya basketbol gibi turnuvaların yapılması yetişen nesillerin diğer sporlara ilgisinin artmasını sağlayabilir. Son yıllarda Fenerbahçe camiasının spor okulları, çocukları en iyi şekilde eğitiyor ve o çocukları Türk sporuna kazandırıyor. Belki ilerde ben antrenör olduğumda genç oyunculara aşılarım bu kültürü.. Tabii voleybola ilgi, başarıyla da endeksli aslında.. Yani başarılı olursanız daha çok ilgi görürsünüz ama bizim kulübümüzde yensen de yenilsen de desteğini eksik etmiyor taraftarımız ve bu çok büyük bir güçtür. Mesela bu sene Erkek milli takımı olarak Avrupa Şampiyonası’nda tarihimizde ilk defa gruptan çıktık. Şimdi Şampiyonlar Ligi’ne bütün takımlar katılıyor. Biz ve diğer kulüplerimiz Avrupa kupalarına erken veda ediyorduk ama artık güç dengesi oluştu ve şimdi Avrupa ile aramızda pek fark kalmadı. Dediğim gibi alt yapıdan oyuncu yetiştiği taktirde, onları ne kadar çabuk adapte edersek o kadar çok başarılı oluruz. Çünkü Avrupa da aynı şekilde yapıyor. Altyapıdan oyuncu yetiştiriyor ve onları Liglerinde oynatıyorlar ve o şekilde başarı kazanıyorlar. Bizde de bunları yakalamaya başladık yavaş yavaş.”
Bu sezon takım olarak hedefleriniz nelerdir?
“Geçen sezonki gibi aynı şekilde, Süper Kupa’yla başladık bu sene ve Lig’de iyi gidiyoruz. Dediğim gibi her kulvarda şampiyonluğu hedefliyoruz. Çünkü her sporcunun veya her takımın bir hedefi olmalıdır. O hedef doğrultusunda ilerlemelisiniz. Herkes bunu benimsemeli bence.”
28 yaşındasın, Fenerbahçedesin.. Kendi açından hedeflerin nelerdir?
“Bu sene kulübümüze tekrar kupaları kazandırmak, büyük başarılar elde etmek. Fenerbahçe camiasına bu forma altında uzun bir dönem hizmet etmek istiyorum. Tabii camiamız da beni istediği sürece ben onlara layık olduğum sürece oynamaya her zaman hazırım.”
Son olarak taraftara bir mesajın var mı?
“Hiçbir zaman bizi yalnız bırakmıyorlar, sağolsunlar.. Ama maçlarımızın full dolu olmasını istiyoruz.. Umarım bu sezon daha çok seyirci bizi destekler...
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz