CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 16 Nisan anayasa değişikliği referandumuna ilişkin, “Bu seçim mühürsüz seçimdir, bugün 24 milyonun namusu için başvuruyoruz” dedi.Partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisindeki grup toplantısında konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ’hayır’ oyu kullananlara teşekkür ederek, “Hiç kimse unutmasın bir ülkü etrafında hepimiz birleştik, Türkiye’nin bekası için, demokrasimiz için, hepimizin özgürlüğü için, düşüncelerimizi özgürce ifade etmek için hepimiz demokrasi paydasında birleştik ve biz gerçekten de bir tarih yazdık. Bu tarih bir demokrasi tarihidir, demokrasi destanıdır, hep birlikte yazdık bu destanı. Hepimiz demokrasi için gece gündüz çalıştık. Kucaklayıcı bir dil kullandık hepimiz. Saldırıya uğradık, kurşunlandık, bıçaklandık ses çıkarmadık sırf demokrasi için. ’Kılıçdaroğlu dilini değiştiriyor, bize tuzak kuruyor’ dediler. Hiç kimseye tuzak kurmadık, dilim geçmişte neyse, dün neyse bugün de öyle olacaktır, yarın da böyle olacak. Hiç kimsenin kötülüğünü istemedik, hiç kimseye zulüm yapmadık. Hiç kimse benim hoşlanmadığım düşünceleri dile getirdi diye onu ötekileştirmedik. Onu büyük bir sabırla dinledik, çünkü bu ülkede birlikte yaşıyoruz, birlikte yaşayacağız, demokrasiyi birlikte güçlendireceğiz. Akıl akıldan üstündür inancına sonuna kadar sahip çıktım bundan sonra da sahip çıkacağım. Farklı kimliklerden olanlar, farklı inançlardan olanlar, farklı yaşam tarzlarından olanlar hepimiz demokrasinin paydasında birleştik. Hepimiz, hep birlikte bir destan yazdık, bu destanın sahibi ben değilim bu destanın sahibi sizlersiniz” ifadelerini kullandı.“Yüksek Seçim Kurulu yasaları çiğnemiştir, üstüne düşen görevi yapmamıştır”Meşruiyeti tartışmalı olan bir anayasa değişikliğinin referanduma götürüldüğünü söyleyen Kılıçdaroğlu, “Demokrasiyi reddeden bir anayasa değişikliğinin meşruiyeti olmaz. Yürürlükte olabilir ama meşruiyeti tartışılır. Demokrasiyi yok eden bir anayasa değişikliği olamaz. Bugün bu baskı anayasasına ’hayır’ diyenlerin oranı yüzde 50’nin üzerinde, bu açıdan bir demokrasi tarihi yazdık. Referandum sonrası pazar günü hepimiz evlerdeyiz, çok sayıda arkadaşım sahada, sandıklardan haber almaya çalışıyoruz, ben de evde büyük bir dikkatle izliyorum. Bir haber geldi, Yüksek Seçim Kurulu mühürsüz oy pusulalarını ve zarfları geçerli sayacak diye. Hemen arkadaşları aradım nedir durum? ’Evet, doğru’ dediler. Akşama doğru Genel Merkeze geldim ve bir basın toplantısı yaptım, Yüksek Seçim Kuruluna da ’yanlış yapıyorsunuz’ dedim. ’Kanuna aykırı bir düzenleme yapıyorsunuz ve referandumun meşruiyetine gölge düşürüyorsunuz, millet gitti oyunu kullandı ama siz şimdi referandumun meşruiyetine gölge düşürüyorsunuz’ diye bir açıklama yaptım. O gün başka bir açıklama yapmadım nedeni Yüksek Seçim Kurulu inşallah bu kararından geri döner diye bekledim. Onları uyarmak benim görevimdi daha henüz sayımlar, oylar bitmemişti. Yüksek Seçim Kurulu yasaları çiğnemiştir, üstüne düşen görevi yapmamıştır, Yüksek Seçim Kurulu öyle anlaşılıyor ki gücünü halktan, hukukun üstünlüğünden, anayasadan değil belli bir merkezden almaktadır. Belli bir siyasi otoriteden alınan güç, güç değildir. Demokrasiye ihanettir” şeklinde konuştu.“Siz 11 kişi kendinizi ne sanıyorsunuz”“Anayasa ne diyordu” diye soran Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:“Yargı yönetim ve denetimi altında halk oylaması yapılır diyordu. Nasıl olacağını ve yargının nasıl görev yapacağını da yasalar belirler. Seçim Yasası gayet açık ve net, üzerinde İlçe Seçim Kurulu ve Sandık Kurulu mührü bulunmayan zarflar geçersiz sayılır, bunu anlamayan bir vatandaş var mı? Peki siz hangi anlayışla, hangi talimatla, hangi ahlakla ve hangi hukuk anlayışıyla bunu geçerli sayarsınız? Arkasında Sandık Kurulu mührü vurulmayan oy pusulaları geçersizdir, daha ne desin? Siz 11 kişi, sizi oraya getiren iradenin temsilcisi olarak kendinizi görüp onların arzularına göre mi karar veriyorsunuz? Yoksa siz anayasaya ve yasalara göre mi karar veriyorsunuz? Bizi buraya getiren iradenin arzusuna göre karar veriyoruz diyorsanız hakim cübbesini çıkarın ve o binadan ayrılın. Bu kanun geçersiz sayılır diyor sayılabilir demiyor, takdir hakkı vermiyor. Siz 11 kişi kendinizi ne sanıyorsunuz da Türkiye Büyük Millet Meclisinin üstünde bir güçle kendinizi konumlandırıyorsunuz? Bu referandum şaibeli bir referandumdur şaibeyi besleyen de Yüksek Seçim Kuruludur. Adalet ve Kalkınma Partisinden birisi başvurmuş, e başvurabilir. Bu başvuru üzerine toplanıyorlar, kanunda bu kadar açık hükümler olmasına rağmen, anayasada bu kadar açık hükümler olmasına rağmen bunlar geçerli olabilir diye karar alıyorlar. Nedir bu biliyor musunuz? Maç ortasında kuralları değiştirmektir. Maç ortasında kurallar değişirse o maçın meşruiyeti olmaz, o maç şaibeli bir maçtır herkes bunu böyle bilsin.”“Bugün, 24 milyon oyun namusu için başvuruyoruz”Seçimin adının ‘mühürsüz seçim’ olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, “Bu seçimin mührü yoktur, mühürsüz seçim denecektir. YSK Başkanı diyor ki: ‘Oyların sahte olduğu ispat edilmedikçe seçim geçerlidir.’ Ya oylardaki sahteliği engellemek için zaten bu mühür getirildi değerli kardeşim. Sen hala bunu anlayamadın mı? Gerekçe üretiyorlar, ben merak ediyorum zaten bu karar da henüz yayınlanmış değil, karar verilmiş ama gerekçelerini kimse bilmiyor. Bugün başvuruyoruz, 24 milyon oyun namusu için başvuruyoruz. Ey YSK üyeleri sizlere sizi oraya getirenler tarafından milletvekilliği sözü mü verildi, siz anayasayı çiğniyorsunuz? 2014 Bitlis Güroymak’ta seçim yapıldı, seçimlerde mühürsüz oy pusulaları olduğu görülür ve seçim iptal edilir, yenilenir. İtiraz edilir, Yüksek Seçim Kuruluna gelir, Yüksek Seçim Kurulu alır bakar der ki; ’kusura bakmayın mühürsüz oy pusulaları var, seçimin yenilenmesi gerek.’ Anayasa Mahkemesine başvuruldu bunun üzerine Anayasa Mahkemesi 6 Şubat 2014’te bir karar verir; oylar üzerinde İlçe Seçim Kurulu mührü bulunan ve oy verme sırasında Sandık Kurulu Başkanı tarafından verilecek zarflara konulmak suretiyle kullanılır. ’Mühürsüz oy pusulası ve zarf kullanılan oylar geçersiz sayılır’ diyor Anayasa Mahkemesi. Yüksek Seçim Kurulu, ’bunlar geçerlidir’ diyor. Yani ‘ben meclisi zaten takmıyorum’ diyor. ‘Onların çıkardıkları kanunlara da uymuyorum, ne demek Anayasa Mahkemesi onu da takmıyorum’ diyor. ‘Beni buraya getiren siyasi iradeye bakarım. Nasıl talimat verirse, öyle karar veririm’ diyor. Sen öyle karar veremezsin kardeşim. Yani diyor ki, ‘ben maçın ortasında bana bir talimat gelirse hem maçın hakemini değiştiririm hem oyunun kurallarını değiştiririm’ diyor. Var mı böyle bir hukuk, adalet sistemi. Hakim, yargıç dediğiniz kişi hukukun üstünlüğüne göre karar verir. Siz hukukun üstünlüğünü atmışsınız bir tarafa bireyin üstünlüğüne göre karar veriyorsunuz. Üstünlerin hukukuna göre karar veriyorsunuz. O koltuklardan ineceksiniz aşağıya” diye konuştu.“Tarih çalınan atını geri alan Köroğlu’nu yazar, atı çalan hırsızları asla yazmaz”Kılıçdaroğlu, “Mühür yazıların altına basılır” ifadelerine yer vererek, “Oy pusulalarına basılı, zarflara basılır. Çünkü mühür basılırsa, mühür sözün bittiği yerdir. Olay oturulmuş, konuşulmuş, tartışılmıştır. Alına mühür basılmıştır. Mühür sona erdirmektir. Mühür aynı zamanda bir güvencedir. Adaletin güvencesidir. Siz bütün bu gerçekleri reddederek, mühürsüz oy pusulalarını geçerli kabul ediyorsunuz. Neye göre? Eğer birilerinin arzusuna göre yapıyorsan bunu sen hakim olamazsın. Hakim değilsin. O koltuğundan ineceksin. İnancımızda da mühür çok önemlidir. Son peygamber, Hazreti Peygamberimiz de kendisinden önceki bütün peygamberleri tasdik eden yani onların nübüvvetini mühürleyen son peygamber olarak nitelendirilir. Mühür bu kadar değerli bu kadar önemlidir. Şimdi ‘ben mühür saymıyorum kabul etmiyorum’ diyorsunuz. Bu doğru değil, o yüzden bu seçimin adı mühürsüz seçimdir. Mührü yoktur bu seçimin, sağlıklı iradesi yoktur. Milli irade tecelli etmemiştir. Milli irade sabote edilmiştir. Sabote edenler de birilerinden talimat alan ve kendisine yargıç diyenlerdir. Tüm tezlerde bütün araştırmalarda, analizlerde bu seçimin mühürsüz seçim olduğunu artık herkes kabul edecektir. Bütün dünya kabul edecektir. Eğer bu seçim mühürsüz seçimse, söyleyecek söz bitmemiş anlamına gelir. Çünkü o belgenin altında mühür yok. Mühür yoksa sözümüz bitmemiştir. Şunu da kimse unutmasın Üsküdar’a geçen, çalınan atını geri alan Köroğlu’dur başkası değil, tarih çalınan atını geri alan Köroğlu’nu yazar. Atı çalan hırsızları asla yazmaz” dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz