Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
"Bir darbe girişiminde bulunuldu. İlk tespiti yapmamız gerekiyor, bu darbe kime yapıldı? Bu darbe cumhuriyetimize ve demokrasimize yapıldı. Bu darbe girişimi parlamenter sisteme karşı yapıldı. Bu girişim demokratik laik sosyal hukuk devletine karşı yapıldı. Cumhuriyet tarihimizin en kanlı darbesidir bu."
"Havaalanına inerken öğrendim. Arkadaşlarıma şu talimatı verdim, derhal Meclis’e gidiniz, çalışınız, darbeyi püskürtmek için her türlü çabayı gösteriniz. Parlamento çalışmalı dedim. Arkadaşlarımız parlamentoya gittiler, kurşunlar yağarken TBMM sabaha kadar çalışmasını sürdürdü. Milletvekillerimiz parlamentoyu asla terk etmedi. Çünkü bu Meclis gazi Meclis’tir. Mustafa Kemal’in meclisidir. Top da çalışmaz buraya, tüfek de çalışmaz."
"Hiç kimse unutmasın, TBMM’nin temeli salonlarda atılmamıştır, cephelerde atılmıştır. O nedenle Gazi Meclis ünvanı verilmiştir. Tarih 22 Temmuz 1921, Polatlı’dan Ankara’ya top sesleri geliyordu. Düşmana karşı mücadelenin yöntemleri tartışılır. Top sesleri geliyor, düşman kapımızda Meclis’i Kayseri’ye taşıyalım denir. Dersim Milletvekili şöyle söyler, 'Biz buraya kaçmaya değil, dövüşerek ölmeye geldik. Eğer Meclis’i taşımak istiyorsanız, buyurun gidin, tek başıma da kalsam bayrağım vatanım için son kurşuna kadar savaşırım, kafama sıkarım, bu böyle biline' diyor. Sevgili Diyap ruhu şad olsun. Cumhuriyet kolay kurulmadı, acıyla kuruldu. Gazilerimizle, şehitlerimizle kurduk. Kanımız var, canımız var temellerinde. Ordunun içinde yuvalanan bir grup cumhuriyete ve demokrasiye kastedecek. İlk duyduğumuz andan itibaren karşı çıktık, karşı çıkmaya devam edeceğiz."
"Cumhuriyet fazilettir, gazi Mustafa Kemal boşuna söylemiyor, cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir. En büyük özelliğiyle bugün karşımızdadır cumhuriyet. Biz birilerinin kölesi değiliz, kulu değiliz. Türkiye Cumhuriyeti’nin özgür bireyleriyiz. Düşüncelerimizi özgürce açıkladığımız görkemli Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşıyoruz. Hiç kimse unutmasın, bugün hükümet olanlar da unutmasınlar, o makamlarda oturuyorlarsa o makama getirenler Mustafa Kemal’in cumhuriyetidir. Kimse unutmasın bu gerçeği."
"Bir de, Osmanlı heveslilerine seslenmek istiyorum. Yuh yok, hayır. Osmanlı’da vatandaş yoktu, herkes padişahın kuluydu, kimse düşüncesini açıklayamazdı. Cumhuriyet böyle bir anlayışla yola çıkmadı, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan her yurttaş özgür vatanın özgür yurttaşlarıdır denildi. Osmanlı’yı kötülemiyoruz, o da bizim tarihimiz. Ama Mustafa Kemal ve arkadaşları Osmanlı’yı da aşarak bir cumhuriyet kurdular."
"Mustafa Kemal cumhuriyeti kurdu ama çok önemli bir başarıyı dünyanın gündemine getirdi. Türkiye Cumhuriyeti bütün mazlum ülkelerin örnek aldığı bir ülkedir. Aynı örnek olma yolunda kararlı adımlarla yürüme yolundadır. Bizim mücadelemizin temelinde yatan da bu anlayıştır. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar sağlam temeller üzerine cumhuriyeti ilan ettiler. Osmanlı’nın nasıl battığını biliyorlardı. Bütün o gerekçeleri bir tarafa bıraktılar, modern cumhuriyeti kurdular."
"Cumhuriyetin kurucu değerleriyle kuruluş amaçlarıyla oynamayın dedim. Türkiye Cumhuriyeti kurucu ayarlarına dönmek zorundadır dedim. O ayarlar cumhuriyeti cumhuriyet yapan değerlerdi. Biz ayarlarla oynamak yerine, kurucu değerlerini takip etmek, güçlendirmek zorundayız. Onun için söyledik, bu darbe demokratik, laik, sosyal hukuk devletine karşı yapılmıştır bir darbedir. Parlamenter sisteme karşı yapılmış bir darbedir. Kimden, nereden gelirse gelsin tüm darbelere dikta anlayışlarına karşı çıkıyoruz, karşı çıkmaya sürdüreceğiz."
"Bugün, darbe girişiminden sonra bir gerçek ortaya çıkmıştır. Laikliği, seküler sistemin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmıştır. Laiklik din ve vicdan özgürlüğü demektir. Laiklik inanca saygı demektir. Laiklik insanın inancına saygı demektir. Laiklik bizi bir arada tutan çimentodur. Biz bir arada bayrağımızın altında özgürce yaşayabiliyorsak laik sistem dolayısıyla yaşayabiliyoruz. Bu nedenle laiklikle oynamak, dini siyasete alet etmek, kışlaya siyaseti sokmak kabul edebileceğimiz bir şey değildir. Camiye siyaseti sokarsanız, vatandaşı ayırırsınız. Adliyeye sokarsanız adaleti bölersiniz, kışlaya sokarsanız darbeye zemin hazırlarsınız. Camiye kışlaya adliyeye siyaset girmeyecek. Siyasetin girmediği yer buralar olacak."
"Bir gerçek daha ortaya çıktı. Laik bilimsel eğitimin önemi ortaya çıktı. Liyakat esas olacaksa devlette bilimsel eğitim olması lazım. Aklın kullanılması lazım, körü körüne sadakat darbeye zemin hazırlayan zihniyettir. Bir kişinin isteğini yerine getiriyorlar. Onlar akıllarına kiraya vermiş kişilerdir. Tanrının bize verdiği en güzel şey akıldır, aklımızı kullanmamız lazım. Bakara suresinin 44. ayetinde 'Aklınızı kullanmıyor musunuz?' diyor yüce yaradan."
"Aklımızı kullanacağız, bilimsel eğitimden yana olacağız. Elin oğlu Mars’a uzay aracı gönderiyor, biz darbeyi tartışıyor. Biz de yeni dünyalar keşfetmeliyiz, biz de laik eğitimden bilimsel eğitimden yana tavır koymalıyız. Sadakat, körü körüne sadakat olmaz. Sadakatin yolu, hukuka cumhuriyete sadakattir. Bunu yapabilirsek Türkiye’yi darbelerden arındırmış oluruz. Devlette yükselmenin yolu bir gerçeği daha tüm siyasetçilerin öğrenmesi lazım, bir cemaate üye olmaktan geçmemelidir. Akrabam, oğlum, kızım olmaktan geçmemelidir. Devlette yükselmenin yolu tecrübeden, bilgiden geçmelidir."
"Yine bu darbe girişimi bize bir şey daha öğretti. Medya özgürlüğünün ne kadar önemli olduğunu öğretti. Gece insanlar demokrasiyi savundularsa özgür medya sayesinde oldu. Ne yapıyorlardı, medyaya baskı yapıyorlardı, gazetecileri hapse atıyorlardı. Bugün medya özgürlüğünün ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. Size buradan bir sır vereyim, ben de 6 yıl sonra benim vergilerimle çalışan TRT’ye konuk oldum. Bu FETÖ terör örgütü var ya, efendim bunlar devlete sızmışlar deniyor. Devlete sızmadılar, adım adım planlı bir şekilde devlete yerleştirildiler."
"Nasıl oluyor da bunlar Yargıtay’a, Danıştay’a polise, askere nasıl yerleşti? Bu sorunun yanıtını hep beraber bekleyeceğiz. TBMM’de araştırma komisyonu kuruldu, o komisyonun adam gibi çalışmasını bekliyoruz. Sadece devlete yerleşmediler, aynı zamanda halkı bastırmak için devletin kurumlarını sindirmek için yargıyı sopa olarak kullandılar. Türkiye’nin pek çok yerinden örnek vermeyeceğim, sadece İzmir’den örnek vereceğim. Alaçatı, Güzelbahçe ve Büyükşehir Belediyemiz yargılanıyor. O kararı verenler, soruşturmayı başlatanlar şimdi hapisteler."
"Soruyorlar, terör örgütü bunu yaptı FETÖ terör örgütü neden olağanüstü tepki vermiyorsunuz diye belediye başkanlarımıza soruyorlar. Devlet, kinle yönetilmez diye cevap veriyorlar. Biz böyle kabul ediyoruz ve böyle söylüyoruz. Darbeciler yargılanmalı. Kim parlamenter demokratik sistemimize TBMM’ye, siyasal partilere kastetmeye yelteniyorsa yargılanmalıdır. Bu yeter mi? Hayır. Emir komuta zinciri içinde er ve erbaşları linç edenlerin de yargılanması lazım."
"Ne dikta, ne darbe diyoruz. Tam demokrasi istiyoruz, bunun için mücadele ediyoruz. Ama bir hatırlatmayı da vicdan borcu olarak kabul ediyorum. Darbe girişimine karşı parlamentoda OHAL yetkisi alındı, hiç kimse anayasayı çiğneyip OHAL’i kendi kişisel emelleri için kullanmasın. Hukukun üstünlüğüne hepimizin inanması lazım."
"Ta Metehan’dan bu yana gelen bir rejimi, bir geleneği, bir örfü bir gecede ortadan kaldırıyorsanız bu doğru değildir. Kimse ordumuzla bu kadar uğraşmamalıdır, saygınlığı korunmalıdır. Ordunun güçlü olmasının çok büyük önemi vardır, bu coğrafya tekin bir coğrafya değildir. Ne kadar güçlü olursak o kadar saygın bir ülke konumuna geliriz. KHK’larla devleti inşa etme yanlışlığına kimse düşmemelidir. Devletin inşa yeri TBMM’dir."