Kendinizi vitaminlere adamayın! İşte fayda sağlayan vitaminler

Vitamin takviyesi almadan, hayatınızda yaptığınız birkaç değişikle sağlıklı kalmanız mümkün! Nasıl mı?

Yıllardır süregelen araştırmalar, vitamin ve takviyelerin önemli bir faydası olduğuna kayda değer bir bulgu elde edemedi. Hatta yapılan son araştırmalar tam tersi yönde: Bazı vitaminler zararlı olabilir. Bazı vitaminler, belli başlı kanserlerde artış ile ilintilendirilirken, bazıları da böbrek taşı oluşumu riskini artırıyor.

İşte Kullanmanız Gereken ve Uzak Durmanız Gereken Vitamin ve Takviyeler:

Multivitaminler: Kullanmayın. İhtiyacınız olanların hepsini dengeli bir beslenme ile alabilirsiniz.

Reklam
Reklam

Onlarca senedir, multivitaminlerin sağlık için kritik önemde olduğu kabul ediliyordu. 'Bağışıklık sisteminizi güçlendirmek' için C vitamini, 'görme kabiliyetinizi korumak' için A vitamini, 'enerjik olmak' için B vitamini gibi vs...

Bu vitaminleri yediğiniz yiyeceklerden alabilirsiniz ve araştırmalar bunların aşırı tüketiminin zarar vrebileceğini gösteriyor. 2011 yılında 25 yaşın üzerinde 39.000'e yakın kadın üzerinde yapılan bir araştırma, uzun süre boyunca bu vitaminleri kullanan kadınların kullanamayan kadınlara göre genel ölüm riskinin daha yüksek olduğunu ortaya koydu.

D vitamini takviyesi: Kullanın. Kemikleri güçlü tutmaya yardımcı olur ve gıdalardan alınması zordur.

Yediğimiz yiyeceklerin çoğunda bulunmayan D vitamini, kalsiyum emilimine yardımcı olarak kemikleri güçlü tutan kritik bir bileşendir. Güneş ışığı da vücudumuzun D vitamini üretmesine yardımcı olur, ancak kış aylarında yeteri kadar güneş ışığı almak zor olabilir. Yapılan son araştırmaların bazıları, her gün D vitamini takviyesi alan kişilerin almayan kişilere göre daha uzun yaşadığını buldu.

Reklam
Reklam

Antioksidan takviyeleri: Kullanmayın. Antioksan fazlası, belli başlı kanser tiplerinin oluşma riskindeki artış ile bağlantılı. Antioksidan takviyesi yerine orman meyveleri yiyebilirsiniz.

A, C ve E vitaminleri, birçok meyvede ve özellikle de orman meyvelerinde ve sebzelerde bol miktarda bulunan antioksidanlardır. Kanserden koruma iddiası ile lanse edilirler.

Ancak yapılan çalışmalar, aşırı miktarda alındığında antioksidanların zararlı olabileceğini gösteriyor. Erkek sigara kullanıcıları üzerinde yapılan geniş ve uzun süreli bir çalışma, düzenli olarak A Vitamini alanların almayanlara göre akciğer kanserine yakalanma ihtimalinin daha fazla olduğunu gösterdi. Farklı çeşit antioksidan takviyelerine dair 2007 yılında elde ediilen örnekler ise şunu ortaya koydu:"Beta karoten, A vitamini ve E vitamini takviyesi ölüm oranını artırabilir."

C vitamini takviyesi: Kullanmayın. C vitamini, soğukalgınlığınızı atlatmanıza muhtemelen yardımcı olmayacaktır. Onun yerine narenciye yiyebilirsiniz.

Reklam
Reklam

1970'lerde başlayan C vitamini aldatmacası adı üstünde sadece bir aldatmacadan ibaret. Yapılan birçok çalışma, C vitamininin bildiğimiz soğuk algınlığı önlemeye hiçbir şey şekilde yardımcı olmadığını gösteriyor. Ayrıca 2.000 miligram veya daha fazla dozda almanız ağrılı böbrek taşı oluşumu riskinizi artırabilir.

Yani C vitamininizi takviyelerden değil yediklerinizden alın. Çilek bol miktarda C vitamini içerir.

B3 Vitamini (Niasin) takviyesi: Kullanmayın. Onun yerine somon, ton balığı ya da pancar yiyin.

B3 vitamini yıllardır Alzheimer hastalığından kalp hastalığına kadar her şeyi tedavi ettiği şeklinde pazarlandı. Ancak yapılan son araştırmalar, B3 vitamininin aşırı dozda reçete edilmesine son verilmesi çağısında bulunuyor.

Probiyotikler: Kullanmayın. Bilim henüz probiyotiklerin önemli bir fayda sağlayacağı kadar ilerlemiş değil, bunun yerine yoğurt yiyebilirsiniz.

Maliyeti, hap başına 1 dolara kadar çıkabilen, ancak yoğurt ve diğer fermente gıdalarda daha az miktarda da olsa doğal olarak bulunan bu pahalı bakteri takviyeleri, 2012 yılında yaklaşık 23,1 milyar dolarlık bir pazar ile büyük bir iş kolu haline geldi.

Reklam
Reklam

Probiyotiklerin arkasında yatan fikir basit: Bağırsağımızda bulunan ve sağlığımızı düzenlemede önemli rol oynayan trilyonlarca bakterinin gelişimini desteklemek.

Fakat bu fikri gerçekte uygulamaya koymak biraz daha karmaşık. Şu ana kadar, probiyotikler bazen işe yarıyorlar, bazen yaramıyorlar. Bu yüzden, her şeye çare olacağını vaat eden bir hap yutmaktansa bir parfe yemek daha yerinde olur.

Çinko takviyesi: Kullanın. Soğukalgınlığının süresini kısalttığı gösterilmiş az sayıdaki malzemelerden biri.

Yapılan çalışmaların soğuk algınlığını önlemeye veya tedavi etmeye hiçbir şey şekilde yardımcı olmadığını bulmuş olduğu C vitamininin aksine, çinko denemeye değer olabilir Görünen o ki bu mineral, soğuk algınlığa neden olan rinovirüslerin çoğalmasını engelliyor.

Yakınlarda hastalanmış kişiler üzerinde yapılan 2011 tarihli çalışmada, çinko kullanmaya başlayanları ve sadece plasebo alanlar ile karşılaştırıldı. Araştırmcılar, çinko alanların soğuk algınlığını kısa süre ve daha az şiddette geçirdiklerini gördü.

Reklam
Reklam

E Vitamini: Kullanmayın. Fazlası kanser riskinde artış ile bağlantılıdır. Bunun yerine ıspanak yiyebilirsiniz.

Antioksidan E Vitamini kullanımı, kansere karşı koruma iddiası nedeniyle yaygınlaştı. Ancak, 2011 yılında 36.000'e yakın sayıda erkek üzerinde yapılan geniş çaplı bir araştırma, E vitamini alan erkeklerin plasebo alan erkeklere kıyasla prostat kanseri riskinin arttığını tespit etti.

Diğer taraftan 2005 yılında yapılan bir araştırma, yüksek dozda E vitamininin genelde daha yüksek bir ölüm riski ile bağlantılı buldu. Dolayısıyla E vitamini almak için hap kullanmak yerine taze bir ıspanak salatası yapın. Ispanak gibi koyu yeşil sebzeler bu mineral açısından zengindir.

**Folik asit: Hamile iseniz veya hamile kalmayı planlıyorsanız kullanın.

**

Folik asit vücudumuzun yeni hücreler yapmak için kullandığı bir B vitaminidir. ABDUlusal Sağlık Enstitüleri, şu anda gebe olan veya gebe kalmak isteyen kadınların günde 400 mikrogram folik asit kullanmalarını öneriyor; çünkü vücutları büyüyen bir fetüsü taşırken bu besleyici maddeden daha fazlasına ihtiyaç duyuyor.

Reklam
Reklam

Buna ek olarak, birçok geniş çaplı araştırma (1, 2, 3), gebelik öncesi ve sırasında folik asit takviyesi kullanımını, nöral tüp kusurlarının azalması, bebeğin beyin, omurga veya omuriliğindeki ciddi ve hayatı tehdit eden doğum kusurlarında düşüş ile ilişkilendirmiştir.