Kendimizi belirli bir şekilde hissetmemize neden olan şey dışsal etkenler değil, olan biten hakkında kendimize söylediğimiz şeylerdir. İnsaların yargılamaları, hayatın beklenmeyen olayları ve yapılmamış yapılacaklar listeniz stresli değildir, sizi stres eden şey sizin bunlar hakkındaki görüşünüzdür.
Çoğumuz dışsal şeyleri suçlamak ve sorumluluğu onlara yıkmak eğilimindeyizdir çünkü bu kolay gelir, ancak bunu yapmak tüm çatışmaların aslında zihnimizde olduğu gerçeğini değiştirmez.
Bir dahaki sefere bir engelle karşılaştığınızda ve kendinizi kötü hissettiğinizde, etrafınızda olan bitene değil içinize bakın.
Şu anda olduğunuz yer gerekli bir adım.
Sıklıkla olduğumuz yeri yaşamaktan kaçınırız, çünkü ideallerimize veya birilerinin söylediği yalana dayanarak; olmamız gereken yerin veya olmayı istediğimiz yerin burası olmadığına dair bir inanış geliştirmişizdir. Ama gerçek şu ki şu anda olduğunuz yer yarın gitmek istediğiniz yere ulaşmanızı için tam olarak olmanız gereken yer.
Derin bir nefes alın ve onunla beraber dersleri de özümseyin.
Olan biten sizin hakkaniyetle, dürüstlükle, aklı başında ve kararlı şekilde hareket etmenizi önlüyor mu? O zaman herhangi bir şey sizi incetecek gibi olduğunda şu prensibi hatırlayın: Olan biten şey bir şanssızlık değil, ona göğüs germek ve aşmak ise şans.
Hiç beklemediğiniz anlarda, hayat değişme cesaretinizi ve isteğinizi test etmek için önünüze engeller çıkarır, böyle bir durrmda hiçbir şey yokmuş gibi davranmanın veya henüz hazır olmadığınızı söylemenin bir anlamı yok.
Yüksek sesle söyleyin: "Bugün diğerlerinin yapmadığını yapacağım, böylece yarın geldiğinde diğerlerinin yaşayamadığını yaşıyor olabileyim"
Hayatınızda birçok yenilgiyle karşılaşmış olmanız yenildiğiniz anlamına gelmez. Aslında tam tersi anlamına gelir. Hiç hata yapmayan bir insan muhtemelen hiçbir şey yapmıyordur. Ders çıkaracağınız küçük başarısızlıklarla dolu bir hayata sahip olmak, hiç denememiş olmanın pişmanlığını hissettiğiniz bir hayata sahip olmaktan iyidir.
Bu tamamen zaman içerisinde daha güçlü hale gelmekle ve daha iyi olmakla alakalı.
Kişinin sevdiği kişileri hastalık, kazalar vb sonucu aniden kaybetmesi insana ölümün öngörülemez ve beklenmedik bir şey olduğunu gösterir. Bu gerçeği kabul ederek hayatınızın birçok saatini yaşadığınızı ve önünüzde kalan saatlerin yaşadıklarınız kadar garantili olmadığını fark ettirir. Bu şekilde insan fark eder ki, her yeni gün öğrenmek ve gelişmek için bir fırsattır.
Hiçbirimiz pişmanlık içinde ölmek istemeyiz. Ölüm bizi karamsarlığa sürüklememeli tam tersi hayatımızı ve günümüzü en iyi şekilde yaşamak için bizi motive etmeli. Daha az ertelemek için, kendimizi başkalarıyla daha az karşılaştırmak için, daha az eleştirmek için, daha çok denemek için, üretmek için, öğrenmek için ve yaşamak için.
http://99u.com/articles/24401/a-makers-guidebook-9-stoic-principles-to-nurture-your-life-and-work