Şehirde yaşanan sert mezhep ayrılıkları Bosna ve Batı Şeria’da yaşanan bölünmelerle kıyaslanabilecek durumda. Giderek gerginleşen ortamda kıvılcımı çakacak şey ise kısa bir süre sonra yapılacak nüfus sayımı.
İşgalci ABD askerleri yerel halka sinirlerine hâkim olmalarını öğütlerken, petrol akbabaları gökyüzünde dolaşıyor.
Bugün, çatışmaların merkezi olmuş Kerkük'ün önünde yeni bir mücadele var: Kentin acı dolu geçmişi, kaos dolu bugünü ve petrol zengini geleceği, 24 Ekim’de yapılacak nüfus sayımı yüzünden birbirine girecek.
Nüfus sayımı, söz konusu Kerkük olduğu zaman basit bir uygulama değil. Kürtler, Sünni Araplar ve Türkmenler kendi atalarının kutsal mirası olarak görüyor. Ayrıca, sayıları gittikçe azalan Hıristiyanların Kerkük ile 2 bin sene öncesine uzanan anıları var.
Kentin dışındaki petrol yataklarında bulunan 10 milyon varil petrol ise sadece bu durumdan yararlanmak isteyen bölgesel güçlerin iştahını kabartıyor. 1956’dan beri nüfus sayımı yapılmayan Kerkük’te düzenlenecek bir sayım, sadece kentteki Kürt, Arap ve Türkmenlerin oluşturduğu yeni çoğunluğa bir darbe vurmaya yarayacak.
HERKES BİRBİRİNİ SUÇLUYOR
Araplar, Kürtleri 2003’teki işgalden sonra şehre ve civarına akın etmekle, dahası kentteki tüm önemli pozisyonları ele geçirmekle suçluyor. Bölgenin Sünni nüfusunu temsil eden Arap Politik Konseyi’nin kurucusu Abdul Rahman Munşid, “Kerkük için en büyük tehlike nüfus sayımı. Araplara ve Türkmenlere sayımları boykot etmeleri çağrısı yapıyoruz. 2003’ten bu yana, tüm kontrol Kürtlerin elinde. Biz, ortalık yatışıncaya kadar süre istiyoruz” dedi.
Kürtler ise şehirde iktidar kurdukları iddialarını reddediyor. Tersine, Kürtler, Saddam Hüseyin’in “Araplaştırma” politikaları ile etnik temizlik politikalarının binlerce Kürt'ü ve Türkmen’i evlerinden ettiğini ve bu insanların yerlerine Irak’ın güneyinden gelen Arapların yerleştiğini belirtiyor.
Onlarca yıl Saddam’ın ordusuna karşı gerilla savaşı veren Kürtler, Kerkük’e ve sahip olduğu petrole onur ve yaşam kaynağı olarak bakıyor. Kuzey Irak bölgesel yönetimi Başbakan Barham Sahil, “Kerkük, Kürtlerin çektiği çilenin vücut bulmuş hali. Saddam yönetimi altında çekilen büyük acıların sembolü. Çözüm Kürt insanı ve tüm Kürtler için çok önemli ve biz bir çözüm görmek istiyoruz” dedi.
Sünni Araplarla siyasi işbirliği yapan Türkmenler, Kürtler tarafından kenara itildiklerini düşünüyor. Buna rağmen Türkmenlerin hem Kerkük’ün ticari mahallelerinde önemli bir yeri hem de Türkiye’de önemli destekleri bulunuyor. Kerkük polis biriminde görevli Najim Ömer, “Eğer bir Arap veya Türkmen’e sorarsanız, nüfus sayımına karşı çıkar. Ama bir Kürt için durum farklı” dedi ve ekledi, “Bu şehir sızıntı yapan bir doğalgaz borusu gibi.”
ÖZERKLİK REFERANDUMU
Tartışmalara neden olan nüfus sayımı, Kerkük’ün yarı özerk bir bölge haline mi geleceği yoksa şehir-devlet halini mi alacağını belirlemek için yapılacak referandumun yolunu açmak adına 2005 yılında kabul edilen Irak anayasasıyla belirlendi. Nüfus sayımında alınacak sonuç, referandumda kimin oy kullanabileceğini belirleyecek.
Kürtler, alınacak sonucun haklarını güçlendireceğini inanıyor ve Bağdat hükümetinin arkalarında olduğunu öne sürüyor. Kerkük’ün Kürt valisi Abdul Rahman Mustafa, “Başbakan Nuri El Maliki’den duyduklarım sayımın yapılacağı yönünde” dedi. Sayımda güvenliği sağlayacak olan 2 bin 500 askerin konuşlandığı Forward Operating Base Warrior üssünün komutanı Albay Larry Swift, yerel politikacıların toplum içi rekabeti körüklediklerini belirtti.
Swift, “Burada insanı öfkelendiren şey politikacıların etnik sorunların ortadan kalkmasın sağlamak yerine, artmasına neden olmaları” dedi. Ancak Swift kentin henüz saatli bir bomba gibi olmadığını, sokaklarda şiddet olaylarının görülmediğini söyledi.
Kerkük’teki 1,000 yıllık Keldani Hıristiyan cemaati lideri Başpiskopos Louis Sako, cinayete kurban gitmek ve kaçırılmaktan korkan Hıristiyanların şehri terk ettiğini ve nüfusun 30 binden 11 bine indiğine tanık olduğunu ifade ediyor. Kerkük’teki farklı gruplar arasında arabuluculuk yapan Sako, “Burada herkes korku içinde bekliyor. İnsanlar evlerinin gelecek sene Kürtlere veya Bağdat’a ait olup olmayacağı konusunda emin değil. Kimsenin, hatta kilisenin bile geleceğe dair net bir görüşü yok. Hepimiz savunmasızız, böyle yaşanmaz” dedi.