NEW YORK (İHA) - Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, teröre karşı ortak mücadeleden küresel ısınmaya kadar birçok konuda çarpıcı mesajlar verdi. BM'yi, sorunlar karşısında daha cesur olmaya çağıran Başbakan Erdoğan, Kıbrıs sorununu da gündeme getirerek, "Çözüm yeri sadece BM'dir" dedi.
Başbakan Erdoğan, BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, dünyada bugün, küresel sorunlara ortak çözümler üretecek, çaresizliğin yerine umudu, yoksulluğun yerine refahı, haksızlığın yerine adaleti, şiddetin yerine barışı hakim kılacak etkin işbirliğine, daha önce hiç olmadığı kadar ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Bu misyonla kurulmuş olan BM'nin, ortak iradeyle bu hedefe taşıyabilecek yegane uluslararası yapı olduğunu kaydeden Erdoğan, "BM ayrıca, bu yönde atılacak adımlarımızın uluslararası meşruiyet zeminidir. Ancak, teşkilatımızı yüzyılımızın sorunlarıyla baş edebilecek yapıya kavuşturmak, gerekli imkanlarla donatmak, daha güçlü ve etkin kılmak da, biz üye devletlere düşmektedir. Burada biraz daha cesur ve kararlılıkla eylem ortaya koymaya, daha üretken ve girişken bir duruş sergilemeye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Kurumsal reform yönünde kayda değer adımlar atılmış olmakla birlikte, bu süreç tamamlanmış değildir. Değişen ve gelişen şartlara göre, reform sürecinin de devam etmesi ve çıkacak ihtiyaçlara göre örgütün yapısında ve işleyişinde gerekli uyarlamalara gidilmesi gerekecektir. Bu çerçevede, en geniş uzlaşmayı yansıtacak bir Güvenlik Konseyi reformunun, BM'nin meşruiyetini, saygınlığını ve etkinliğini daha da de artıracağını unutmamalıyız" diye konuştu.
Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi adaylığına destek isteyen Erdoğan, "Yarım asırdır konseyde temsil edilmemiş olan Türkiye'nin, medeniyetleri buluşturmak için yürüttüğü çalışmalarda olduğu gibi, hem Avrupalı ve hem Asyalı kimliğiyle farklı görüşleri uyumlaştırmak ve uzlaştırmakta konsey bünyesinde yapıcı ve özgün bir rol üstlenebileceğine inanıyorum" şeklinde konuştu.
BM Genel Sekreteri'nin himayelerinde, İspanya ile birlikte yürütülen Medeniyetler İttifakı girişiminin uygulama sürecinde de önemli bir aşamaya gelmiş bulunulduğunu anlatan Erdoğan, "Portekiz eski Cumhurbaşkanı Yüksek Temsilci Sayın Sampaio'nun güçlü liderliği ve uluslararası toplumun bu girişimden esirgemeyeceğini inandığım etkin desteğiyle, küresel barış vizyonumuzu somut projelerle hayata geçirmeye, bu yönde ilerlemeye kararlıyız" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin bölgesinde önemli bir barış ve istikrar unsuru olma, tüm komşularıyla ilişkilerini çok yönlü olarak geliştirme gayretlerini kararlılıkla devam ettireceğini vurgulayan Erdoğan, "Komşumuz Yunanistan'la yaklaşık 10 yıldan beri sürdürdüğümüz yakınlaşma sürecinin, bugün ulaştığı pozitif aşama bu kararlılığımızın en somut örneklerinden biridir. Bu yöndeki gayretlerimizin başında, ulusal birliğini ve toprak bütünlüğünü koruyan, kendi halkı ve komşularıyla barışık, demokratik bir Irak'ın uluslararası toplum nezdindeki itibarlı konumuna yeniden kavuşturulmasına yönelik girişimlerimiz gelmektedir. Bu ortak vizyonu hayata geçirmeye yönelik olarak, Irak Hükümeti ile olan işbirliğimizi derinleştirmeyi, Irak'taki ulusal uzlaşma ve siyasal diyalog sürecine destek vermeyi sürdürüyoruz. Türkiye'nin girişimiyle başlatılan, Şarm El Şeyh toplantısıyla, P5 ve G8'in de katılımıyla genişletilen Komşu Ülkeler Süreci de bu amaca yöneliktir. Türkiye olarak, Komşu Ülkeler Süreci'nin son toplantısına, önümüzdeki Kasım ayı başında ev sahipliği yapmaktan da büyük bir memnuniyet duyacağız" dedi.
Ortadoğu sorununa da değinen Erdoğan, "Bölge geneli ve ötesinde yansımaları olan Filistin sorununu, Ortadoğu ihtilafının odağındaki temel mesele olarak görüyoruz. Filistin'in kendi içinde yaşanan siyasi ayrışmayla durum daha da zorlu bir hal almıştır. Filistin sorununa kalıcı bir siyasi çözüm ve İsrail ile iki devlet vizyonuna dayalı kapsamlı bir barış, bölge için olduğu kadar, küresel istikrar için de büyük önem taşımaktadır. İsrail-Filistin ihtilafının çözümünün, bölgedeki diğer sorunların halli
yönünde de olumlu etki yapacağına inanıyoruz. Barış Süreci'nin canlandırılması yönündeki çabalarda, taraflara her türlü desteği vermeye ve düzenlenmesi öngörülen uluslararası toplantıya katkıda bulunmaya hazırız" diye konuştu.
Teröre ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, "Terör hepimizin güvenliğini tehdit etmeyi sürdürmektedir. Dünyanın herhangi bir köşesinde yaşanan terör eylemi, hepimizi hedef alan bir insanlık suçudur. Sınır tanımayan terörü lanetliyor, terörün acı tecrübesini bizzat yaşamış bir ülkenin Başbakanı olarak, tüm insanlığa yönelik bu tehditle mücadelede dayanışma ve daha etkin işbirliği çağrısını buradan yineliyorum. Terör odaklarının yeni teknolojilerden istifade ettikleri de dikkate alındığında,
Kitle İmha Silahları'nın (KİS) yayılmasının önlenmesine yönelik çok taraflı işbirliğimiz önemli ilave bir boyut kazanmaktadır. Türkiye, KİS'lerin yayılmasının önlenmesi alanında BM'nin öncülüğündeki uluslararası işbirliğini desteklemektedir" şeklinde konuştu.
Erdoğan KKTC ile ilgili olarak ise, "Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kıbrıs sorununa BM çatısı altında, yerleşmiş BM parametreleri temelinde ve BM Genel Sekreteri'nin iyi niyet misyonu çerçevesinde kapsamlı bir çözüm bulunması yönündeki çabaları desteklemeyi sürdürmektedir. Zira çözümün tek zemini BM'dir.
Hatırlanacağı üzere, taraflarla yapılan yoğun görüşmelerden sonra, 2004 yılında BM Genel Sekreterinin Kapsamlı Çözüm Planı ortaya çıkmış ve üzerinde adanın iki kesiminde de halk oylaması yapılmıştı. Türk tarafı, tarafsızlığı konusunda hiçbir tereddüt duyulmayacak bu planı büyük bir çoğunlukla kabul ederken, Rum tarafı, Rum liderliğinin yanlış yönlendirmesi sonucu planı reddetmişti. O tarihten bu yana, Türk tarafının devam eden yapıcı tutumuna rağmen, Rum tarafının uzlaşmazlığı nedeniyle çözüm yolunda herhangi bir ilerleme kaydedilememesi, tarafların hızlandırılmış bir yöntem ve bir takvim uyarınca kapsamlı çözüm müzakerelerine derhal başlamasının zaruri olduğunu en açık bir şekilde kanıtlamaktadır. Bu anlayışla, Cumhurbaşkanı Sayın Talat'ın, adada iki lider arasında 5 Eylül 2007 tarihinde yapılan görüşmede, 2008 yılı sonuna kadar kapsamlı çözüme ulaşılması için bir an önce özlü müzakerelere başlanması önerisi Kıbrıs Rum tarafınca reddedilmiştir. Adada gerçekten bir çözüm isteniyorsa, bu önerinin üzerine ciddiyetle durulması gerekmektedir. Uluslararası toplumun, Kıbrıs Türk tarafının kapsamlı çözüme ulaşılması yönünde ortaya koyduğu irade ve hedefi desteklemesi, Rum tarafını da bu konuda ikna etmesi gerekmektedir. Çözüm istiyor gibi görünüp, çözümü geçiştiren veya geciktiren taktiklere artık izin verilmemelidir" dedi.