'BURSA'YI YAŞANABİLİR BİR KENT YAPMAK MÜMKÜN'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bursa programının üçüncü durağında, kentteki iş dünyası ve KOBİ temsilcileri ile bir araya geldi. 1970'li yıllarda Bursa'ya ilk kez geldiğini, o dönemde kentin adı gibi 'Yeşil Bursa' olduğunu söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"O günkü Bursa'dan bugüne kalan pek bir şey yok. Kent kimliğini kaybetmiş durumda. Bursa'nın dünya markası olmaya hakkı yok mu? Var. Bursa'yı yaşanabilir bir kent yapmak mümkün. Kırsalı ile merkezi arasında, merkezin de kendi içinde ciddi bir dengesizliği var. Kentin biraz varoşlarına doğru gidin, oradaki insanların sorunlarıyla Nilüfer'deki insanların sorunları arasında fark var. Bütün bunları harmanlayarak sorunları aşmış bir kenti nasıl yaratabiliriz, bunun mücadelesini vermemiz gerekiyor. İki örnek vermek isterim. İstanbul'da kentsel dönüşüm yaptılar, Fikirtepe'de. İnsanların evleri yapılmadı, hem evlerinden yurtlarından ayrılıp başka yerlere gittiler, müteahhit de kaçtı. İzmir'de kentsel dönüşüm yapıldı, garantör Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. Binalar bitti, herkes yerinde oturuyor. Kentsel dönüşümde o insanları başka bir yere sürmemek gerekiyor. Bir insanın uzun süre yaşadığı yer, mahalle ya da sokak onun hayatının parçasıdır, düğününü orada yapmış, çocuğu orada olmuş, orada iş yeri var, dolayısıyla hayatının bütün anıları o mahallede. O mahalleyi kendi gözüne büyütür ve bir anlamda kenti vatanı gibi görür. Siz bu insanı oradan koparıp şehrin varoşuna attığınız zaman adam kendini sürülmüş gibi görüyor. O nedenle kentsel dönüşümün insanların duygu ve beklentilerine göre yapılması lazım, mağdur etmeden. Herkes daha güzel bir evde yaşamak ister ama mahalleden ve komşularından ayırdığınız zaman insanları, insanlar bir acı yaşarlar."
GELİR DENGESİZLİĞİ
Bursa'da kırsal kesimle kentsel kesim arasında gelir dengesizliği olduğuna da işaret eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Çiftçi perişan vaziyette. Ama İzmir'in çiftçisi öyle değil, Aydın'ın, Muğla'nın çiftçisi öyle değil. Onlar büyükşehir belediyesi ile kırsal arasındaki ilişki nedeniyle iyi bir gelir elde ediyorlar, rahat yaşıyorlar. Fidan mı alınacak, belediye alıyor; süt mü yoğurt mu alınacak, kırsaldan alınıyor; bütün bunların uygulamaları CHP'nin büyükşehir belediyelerinin olduğu yerlerde var. Süt örneğini verdim. Büyükşehir belediyelerimiz yıllardır bir evde çocuk doğduysa 6 yaşına kadar sütünü getirir bırakır. 100'den fazla küçük araç sadece süt dağıtır zengin fakir ayrımı yapmadan. Yıllardır bu uygulamada ne bir çocuk zehirlendi ne bu uygulama bırakıldı. Süt üreticileri memnun, çünkü belediye satın alıyor; çocuğu doğuran aile memnun, çünkü sabah belli miktarda süt bırakılıyor kapısına, çocuğunu besleyebiliyor. Çiçeği, ağacı yurt dışından ithal edilen belediyeler biliyoruz. Bu ülkede ağaç mı yok Allah aşkına? İsviçre'den ağaç ithal ediyoruz tıpkı saman ithal eder gibi. Kentin belediye başkanı kentin sorunlarını çözerken var olan sorunları değil, gelecekte doğabilecek sorunları da çözmeli. 3 yıl sonra şu sorun doğabilir diyerek, onun önlemini bugünden almanız gerekir, alabilirseniz kent büyük ölçüde sorun yaşamaz."
'ÇİMENTO FABRİKASI DEĞİL, ÇİP ÜRETEN FABRİKA'
Kılıçdaroğlu, Bursa'nın entelektüel bir kent olduğuna da değinerek, "Bir başka özelliği de var Bursa'nın; entelektüel bir kenttir. Yazarları, çizerleri, ressamları, şairleri… Sizin de ressamınız olacak, Milano belediyesinin de olacak. Dünyada ülkeler arası rekabetten çok, metropoller arası rekabet vardır. Dolayısıyla bizim kentlerimizin de Batı'nın gelişmiş metropolleriyle yarışması gerekiyor, kültürle, üretimle, sanatla her alanda. Katma değer üreten sanayiyi geliştirmemiz gerekmektedir. Çimento fabrikasını değil, çip üreten fabrikayı buraya getirmek demektir" dedi.
'13 MADDE YERİNE GELİRSE TÜRKİYE BU KRİZİ AŞABİLİR'
Ekonomide yaşanan sorunların aşılması için İstanbul'da basın toplantısı yaptığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu 13 madde yerine gelirse Türkiye bu krizi aşabilir, diye söyledik. 13 maddeyi açıklarken hiçbir zaman bir partiyi, iktidarı eleştirmedim. Bir sorun var, bu sorun köklü, Türkiye'nin aşması lazım. 'CHP eleştirir hiç öneri getirmez' diye eleştiri vardı, 13 maddeyi eksik de bulmadılar ama dönüp bizi suçladılar. Niye suçluyorsun? '13 maddeden şu yanlıştı' dese anlarım, '17 madde olsun' dese, bunu da anlarım. Bizim getirdiğimiz öneriler eleştirilmedi, partinin kimliği eleştirildi; bu doğru değil. Devletin tasarruf yapması lazım, savurganlıktan kaçınması lazım. Sayıştay'ın devletin hesaplarını denetlemesi lazım. Vergilerin nasıl harcandığının denetlenmesi lazım, tüm dünyada var bu, bizde de olması lazım. Hiçbirisi yapılmadı ve kriz derinleşiyor. Başta bir likidite krizi, kredi krizi çıktı, reel sektör krizi ile karşı karşıyayız ve işsizlik daha da artacak."
Türkiye'nin ciddi bir stratejik dönüşüm yapmak zorunda olduğunu kaydeden Kemal Kılıçdaroğlu, şunları dedi:
"Biz strateji derken neyi kastediyoruz? 4 ayaklı iç içe geçen çemberleri kastediyoruz. Türkiye demokrasiyi geliştirmek ve hukuk üstünlüğü sağlamak zorundadır. Bir ülkede insanın can ve mal güvenliği yoksa yatırım yapmaz, geleceği öngöremez, geleceğe yönelik planlar oluşturamaz. Yargı bağımsızlığı, düşünce özgürlüğü böyledir; dolayısıyla insanları baskı altına alırsanız, demokrasiyi kısıtlarsanız, ülkeyi büyütemezsiniz. Dünyada örneği yoktur. İsveç'e, Norveç'e, Japonya'ya, Amerika'ya bakın; tamamında demokrasi gelişmiştir, bizim de gelişmesi lazım. Türkiye'nin üretmesi lazım, neyi üreteceğimizi nasıl üreteceğimizi bilmeliyiz, bütün değerlerimizi harekete geçirmeliyiz. Canlı hayvanı getireceğiz Arjantin'den, samanı Romanya'dan, Türkiye'de tarımla uğraşacağız, aklın mantığın alacağı şey değil ama bunu yaşıyoruz. Mercimek, pirinç üretemez miyiz, buğday, arpa dahil, bunları dışarıdan getiriyoruz. Demek ki bir yerde sorunumuz var. 'Üreten Türkiye' derken sadece tarım değil, üniversitelerin bilgi üretmesi lazım. İran üniversitelerinin ürettiği bilgi sayısı Türk üniversitelerini geçti. Bir ülkede üniversite bilgi üretmezse katma değerli yüksek ürün üretemezsiniz, bilgi yok ortada ne yapacağız? Üniversitelerin bilgi üretmesi lazım. Her türlü düşüncenin serbest olması lazım. Farklı düşündü diye ceza verirseniz bilgi nasıl üreteceğiz. Bizim üniversitelerimiz bilgi üretemez oldu. Güçlü bir sosyal devlet inşa etmeliyiz. Huzur isteniyorsa açlık, fakirlik, işsizlik olmayacak veya minimum düzeyde olacak. Aksi halde o ülkede barışı, huzuru sağlayamazsınız."
Türkiye'nin güçlü bir sosyal devlete ihtiyacı olduğunu da belirten CHP Lideri, "Güçlü bir sosyal devlet derken, devletin sosyal yardımını lütuf olarak değil, hak olarak yapması gerektiğinin altını çiziyorum. Emekli 'Maaşım neden düşük?' diyor, 'çünkü bu benim hakkım' diyor. Sosyal devlet, vatandaşına hizmet eden, güçsüzün yanında olan devlettir. Sosyal kavramı güçsüzün, işsizin, düşük gelirlinin korunması demektir. Gelir dağılımı ve bölgesel dağılımında dengesizlik var. Dünyada sürekli demokrasi gelişiyor, ayak uyduracaksınız. Dünyada söz sahibi olmak için üreteceksiniz, sosyal devlet olacaksınız, gelir dağılımı eşit olacak. Dünyadaki bütün gelişmeleri yakalayacaksınız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün hedef olarak çağdaş uygarlığı göstermesinin nedeni budur" açıklamasında bulundu.
'DEDİM AMA OLMADI'
Demokrasiyle ilgili uyarılarda bulunduğunu anlatan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Sayın Erdoğan'a, Sayın Yıldırım'a, Sayın Davutoğlu'na ziyarete geldiklerinde söyledim, 'Bizim aklımız yok mu?' dedim. 'Meclis'teki bütün partiler bir araya gelsin, demokraside standartlarımızı yükseltelim' dedim. 'Avrupa Birliği'ne de diyelim, senin ülkende ne varsa, bizde de var, bütün kurallar var, yasalaştırdık diyelim' dedim. 'Bizim ülkemizde de birinci sınıf demokrasi var diyelim' dedim. Ama olmadı. Kabul etmiyorlar. Yerel seçimler o açıdan önemlidir. Bakın Aydın Büyükşehir Belediye Başkanımıza; geniş bir alan vardı, imara mı açalım yoksa park mı yapalım diye referandum yaptı, vatandaşlarımız 'Park olsun' dediler, park yapıldı. Katılımcı demokrasiye örnektir. Çağdaş bir Bursa'yı ayağa kaldırmak için Bozbey ve arkadaşlarının sizin oylarınıza ihtiyacı var."
Gürkan DURAL- Enver Fatih TIKIR- Muammer İRTEM/BURSA, (DHA)
FOTOĞRAFLI