CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözlerinden satırbaşları şöyle:
Demokrasi üzerindeki her türlü vesayetin kaldırılması gerektiğine inanıyoruz. 16 Temmuz'da gelip bir konuşma yaptım. Ne söylüyorum; madem ki milletin takdiriyle buraya geldik, madem ki milli irade çok değerlidir. Demokrasi üzerindeki vesayete makamı ve mevkisi ne olursa olsun kimseye izin verilemez dedim. Herkes anayasal sınırları çerçevesinde hareket etmeli.
Arkamda Bakanlar Kurulu var. Her bir bakanın davulu vardır ama ses çıkaracak tokmağı kimse kusura bakmasın saraydadır. Bu olmaz, bunu kabul etmeyiz. Yürütme organının iradesine kimse gölge düşüremez.
Koltuğuna sahip çıkmayan Türkiye'ye sahip çıkamaz. Bakanların ve Sayın Cumhurbaşkanının kendi yetki alanları içinde görev yapmaları lazım.
Hele hele bir ülkede bakanlar konu mankeni konumuna düşürülüyorsa orada bir sorun var demektir. Demokrasiyi güçlendirmek için ne gerekiyorsa ona destek vereceğiz dedik. Bugün de aynı şeyi söylüyoruz. Halktan daha büyük güç yoktur, ona inanıyoruz, ona güveniyoruz.
OHAL'le ilgili yasaya biz hayır dedik ve çıktı. Hukukun üstünlüğü dediğimiz bir kavram var. Üstünlerin hukuku değil!
Hukukun içinde birisi suç işlerse adalete teslim edeceksiniz. Bir işkenceler yapıldı! Türkiye'nin dünyaya rezil edilmesine kimin hakkı var! Bu fotoğrafları Anadolu Ajansı servis etti. Bir hükümet işkenceyi savunursa, orada Türkiye'nin saygınlığına derin bir gölge düşürür. Bu ülkenin saygınlığına en derin gölge düşüren hükümettir arkamdaki hükümet.
Devletin istihbarat örgütleri, ordu güçleri diyor ki 'Ey siyasiler bu örgüt böyledir'. Sonra ne oluyor peki? Orada cemaatin himmet parası topladığı da ifade ediliyor. VE hükümetin önlem alması için karar alınıyor. Olay 2007 yılında medyaya yansıyor. Dönemin hükümeti diyor ki o karar bizim için yok hükmündedir. Devletin istihbarat örgütüne güvenmiyorsun, FETÖ üyesine güveniyorsun. Sonra da diyorsun ki 'Beni kandırdı!' Sorumlusu kimdir diye soruyoruz. Bu olayın sorumlusu kim? Bank Asya'ya para yatıran mı bu işin sorumlusu! Yoksa onlara bütün bu fırsatları, devletin uyarılarına rağmen, Türkiye'yi adım adım darbeye hazırlayan kim? Siyaset kurumu derken 2 temel örnek vermek isterim.
"MEHMET DİŞLİ..."
Birincisi Mehmet Dişli! Akıncılar Üssü'nde darbeyi yönetir. Mehmet Dişli'yi Genelkurmay'ın karargahına getirirler, kıta hizmetini tamamlamadan. Zaman gelir 2015. Dişli terfi eder tümgeneral olur. Yine kıta hizmeti lazım ama ona da bir formül bulunur. Ve Mehmet Dişli kıtaya gitmeden yine Genelkurmay karargahında kaldır. FETÖ'nün asıl sorumlusu Mehmet Dişli'yi orada tutan mı yoksa Bank Asya'ya para yatıranlar mı? Çocuğunu cemaatin yurduna gönderenler mi suçlu yoksa YAŞ'ta FETÖ'cülerin ihracını engelleyenler mi suçlu! Hükümeti uyardık! Hiç birisine uymadı! Hiç birisini dikkate almadı! Sorumlu bu arkada gördüğünüz hükümettir ve daha önceki hükümetlerdir.
'ADİL ÖKSÜZ'Ü KİM KONTROL EDİYOR'
Darbe sonrası Adil Öksüz olayı. Hiç merak etmiyorsunuz kim bu Adil Öksüz?
Şunu unutmayın Emre Taner eski MİT müsteşarı geçenlerde bir konuşma yaptı darbe komisyonunda. Orada dedi ki, “Erzincan’da 2 MİT elemanı gözaltına alındı. Sayın başbakan izin vermeseydi o 2 MİT elemanı gözaltına alınamazdı.”
Herkesin eli kelepçelenirken bu beyefendinin eli neden kelepçelenmiyor. Üstelik bunun kayıtları devletin arşivinde de var. Hükümete çok açık bir soru sormak istiyorum: Sizin darbeden önceden haberiniz var mıydı yok muydu? Adil Öksüz sıradan gariban bir adam değildir. Kontrollü bir insandır. Kim kontrol ediyor onu?
OHAL uygulamalarıyla Türkiye bir karşı darbe girişimiyle karşı karşıya kaldı. OHAL sonrasını 12 madde ile özetlemek isterim:
1 – OHAL kararnameleriyle TBMM devre dışı bırakılmış iradesi istismar edilmiştir
2 – Bu süreçte kolektif suç yaratılmış evrensel hukuk kuralları ihlal edilmiştir.
3 – OHAL ile muhalif medya susturulmak istenmiştir.
4 – 12 Eylül döneminde Evren ve arkadaşlarının aklına gelemeyen cesaret edemedikleri hukuk dışı uygulamaya başvurulmuştur.
5 – İlk kez hükmet BM’ye başvurarak işkence yapacağını duyurmuştur
6 – Mücadele hukuk çerçevesinde çıkarılmıştır.
7- İş dünyası sendikalar konuşamaz noktaya getirilmiştir.
8 – Bilim üretim alanı olan üniversiteler susturulmuştur.
9 – Yaratılan atmosfer nedeniyle suçlu suçsuz demeden hakim her önüne geleni tutuklamıştır.
10 –Şu anda Türkiye’de hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur
11 – Türkiye şu anda bir hukuk devleti olmaktan çıkmıştır
12 – Güçler ayrılığı ilkesi fiilen çalışmamaktadır.
SÜLEYMANŞAH TÜRBESİNİ KAÇIRMAK ZORUNDA KALDIK
Her seferinde sabrımızı test etmeyin dediler. Ama gelinen noktada Ortadoğu’nun kabile şefleri bile sabrımızı test edecek açıklamalar yapıyor.
Suriye’de gidip namaz kılacaktık, Süleymanşah Türbesi’ni kaçırmak zorunda kaldık.
Sayın Cumhurbaşkanı, “Zalim Esed’in hükümranlığına son vermek için oraya girdik” diye açıklama yaptı.
Ne oldu bir gün sonra MGK toplandı ve MGK kendi başkanını yalanladı.
Yetinmedi Putin bununla, “Yok arkadaş çıkacaksın açıkça söyleyeceksin “ dedi.
Çıktı 1 gün sonra “Fırat Kalkanı’nın hedefi bir ülke veya kişi değil terör örgütleridir” de. Benim ağırıma gidiyor sizin gitmiyor mu?
18 ADAMIZ İŞGAL ALTINDA
18 adamız işgal altında. Hani bu milliyetçilik nerede? Bir zamanlar ayaklarının altındaydı. Egemenliği Yunanistan’a bırakılmamış 18 adada Yunan bayrağı dalgalanıyor. Komisyonda soruyoruz neden müdahale etmiyorsunuz diye, istişare ediyoruz diyorlar.
Kıbrıs’ta bakın göreceksiniz, yüzde 29’a düşürüyorlar toprağı. Neden? Pazarlıklar gizli kapaklı yapılıyor. İktidar partisinin milletvekillerine istirham ediyorum. Dış politika konusunda . Çok deneyimli arkadaşlar var. Onlara sorun. Kıbrıs’ı korumamız gerekiyor. Kıbrıs elimizin altından kaymamalıdır. Bedel ödedik Kıbrıs içimn. Biz o bedelin karşılığı olarak egemenliğimiz güçlendirmemiz gerekirken taviz veriyoruz.
KENDİSİ BOZDURDU MU MERAK EDİYORUM
Dünyada krizi var diyorlar. Dünyada kriz filan yok. Türkiye’de yaşanan siyasi krizi ekonomiyi vuruyor.
Bu arada Sayın Cumhurbaşkanı dolar bozdurma çağrısı yağıyor. Kendisinin Albaraka Türk’te 200 bin doları var. Kendisi bozdurdu mu merak ediyoruz. Bozdurduysa dekontunu açıklasın. Bütün liderlere sesleniyorum. Ben dahil servetlerimizi açıklayalım. Ben birikimimi dolara yatırmadım. Ama bu ülkenin cumhurbaşkanı birikimini dolara yapmış.
“BUNLAR DOĞRU DEĞİL ARKADAŞLAR”
Anayasa şunu söylüyor. Bakanlar Kurulu’na, KHK ile bütçede değişiklik yapma yetkisi verilemez. Biz bıraktık hükümeti, bütün yetkileri maliye bakanına veriyoruz. İstediği ödeneği alıyor, istediğini veriyor. O zaman bu parlamentonun iradesi nedir? Ne gereği var? Bu anayasaya aykırı mı, aykırı. Karar var mı var. Bunlar doğru değil arkadaşlar.
“ŞU SARAY’IN MALİYETİ NEDİR? DİYE HİÇ MERAK ETMEDİNİZ Mİ?”
Daha önemli bir şey. Bütçeyi görüşüyoruz değil mi? “Şu Saray’ın maliyeti nedir” diye hiç merak etmediniz mi? Bir vatandaş olarak ben merak ederim. Soruyor arkadaşlarımız, cumhurbaşkanlığı genel sekreterine soruyor. Verdiği cevap şu “Orası ilk projelendirildiği zaman başbakanlık için düşünüldüğünden ötürü, bunun bütçesini biz bilmeyiz, bakanlık söylesin” Soruluyor, bakanlara, her bakana.
“HANİ KUL HAKKI YEMEYECEKTİK”
Hiç kimse bilmiyor. Hiç kimsenin bilmediği bir bütçeye, büyüklüğe biz hangi gerekçeyle evet diyeceğiz? Hani kul hakkı yemeyecektik, dürüst ve namuslu olacaktık. Nasıl olur da bir saray yapılır, ben kaça yapıldığını bilmem. Bu ülkede yeni doğan çocuk, 80 yaşındaki insan vergi verir. Ama ben bunun maliyetini öğrenemiyor. Hadi bize söylemiyor, bari siz bir arayıp sorun.
“SAYIN BAŞKAN BURASI ÇADIR CUMHURİYETİ Mİ?”
Sayın Başkan bu sorum size. CHP vekilleri, iktidar milletvekilleri, soru önergeleri verirler. 24’ncü dönem, sadece bizim milletvekillerinin verdiği cevabını alamadığı önerge sayısı 11 bin 412. İçtüzüğü gayet iyi biliyorsunuz. 15 gün içinde cevabı verilir. Verilemiyorsa, meclise haber verilir 1 ay içinde verilir diyor. 1 dönem, 4 yıllık bir dönemde cevap verilmiyor. 2 bin 727 önergeye hiç cevap verilmiyor. Sayın başkan burası çadır cumhuriyeti mi? İçtüzüğü kaldırın, hükümete hiçbir şey sorulmaz, getirin kabul edin. Kendi kendimizi kandırıyoruz.
Hangi kuvvetler ayrılığı? İktidar kanadı yürütmeyi sorgulayabiliyor mu? Sayıştay raporlarına bakabildiniz mi? “8 milyar lira kayıp” deniyor, Sayıştay raporu. Ne demek bu? Böyle bir şey olabilir mi?
Bakın şimdi Maliye Bakanlığı bir genelge çıkardı. Kanuna aykırı, kara paranın tamamı…
KILIÇDAROĞLU’NUN SESİ KESİLDİ: “Sayın başkan, hükümeti temsilen konuşan kişiye 10 dakika verdiniz. Ben sizden fazla istemiyorum. Ona ne kadar verdiyseniz, bana da o kadar vereceksiniz.”
“SAYIN BİNALİ YILDIRIM ŞU ANDA BURADA YOK AMA TEŞEKKÜR EDİYORUM”
Faiz deyince bunlar orada, parayı götürüp faize yatırıyorlar. İcra dosyası 26 milyonu aştı arkadaşlar. Her iki kişiden biri icralık demektir. Bu mudur iyi yönetim? Çiftçi, Sayın Binali Yıldırım şu anda burada yok ama teşekkür ediyorum, bir gerçeği ortaya çıkardığı. Biz derdik ki, tarım kanunun 21’nci maddesi var, diyor ki, milli gelirin yüzde 1 oranında çiftçiye destek verilir. Siz bunu yapmıyorsunuz derdik, bakanlar gereğini yapıyoruz derdi. Binali Yıldırım, Ödemiş’te Erzincan’da konuştu. Kullandığı cümle şu “geçtiğimiz 15 yıl içinde tarıma verdiğimiz destek 90 milyar liradır” Helali hoş olsun. 15 yılın gayri safi milli hasılatını topladık. 15 katrilyon. Yüzde biri ne kadar? 156 milyar lira. Yani çiftçiye 156 milyar lira verilmesi lazım. Sayın Başbakan ne kadar verdik diyor 90 milyar lira. Arada 66 milyar lira fark var. Yani çiftçi 66’ya bağlamış. İtiraf ettiği için, bu gerçeği ortaya çıkardığı için kendilerine teşekkür ederim.
“DOLAR NEREDE VARDI? AYAKKABI KUTUSUNA İSTİF EDİLMİŞTİ”
16,06,2009. Kararname çıkardılar. Döviz üzerinden borçlanma hakkını getirdiniz. Şimdi de diyorsunuz ki doları bozdurun. 1 kuruşluk dolar maliyeti, 2 milyar 100 milyon lira. Dolar nerede vardı? Ayakkabı kutusuna istif edilmişti. Hani diyorlardı ya, “oğlum paraları bozdurdun mu” getirsin bozdursun. Biliyorum benim anlattıklarımda hoşunuza gitmeyenler olabilir, ben bunları söylemek zorundayım.