Kılıçdaroğlu: Cemaati tanımam, takmam ben

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, haftalık yayınlanan Alman Gazetesi Die Zeit’e verdiği mülakatta sert açıklamalarda bulundu.

Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan için, “Medyaya, işadamlarına baskı uyguluyor, bürokrasi tümüyle kendi emrinde. Yani ‘Ben devletim’ diyor. Oysa siyasal partiler iktidara devleti yönetmek için gelirler, devlet olmak için değil. Bu devleti yönetmek için geldi ama devlet oldu. O 21’inci yüzyılın Türkiye diktatörü” dedi.

CEMAATİ TANIMAM, TAKMAM BEN

CHP ile Fethullah Gülen Cemaati arasında olduğu ileri sürülen ilişki biçimi hakkında da konuşan Kılıçdaroğlu, “Cemaati tanımam, takmam, bilmem, cemaatle bizim bir özel ilişkimiz yok” açıklamasını yaptı. “Fethullah Gülen ile işbirliğiniz, ittifakınız yok yani” sorusuna da “Hayır! Hayır! Yok, öyle bir şey! Biz bir siyasi partiyiz. Sen bana oy verme diyebilir miyiz? Herkesin oyunu isteriz ama bizim cemaatle özel bir ilişkimiz, özel bir toplantımız yok yani” yanıtını verdi.

Reklam
Reklam

Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

CEMAAT VE CHP

“Biz bir siyasal partiyiz. Bizim muhatabımız iktidar ve diğer siyasal partilerdir. Bizim muhatabımız sivil toplum örgütleri, sendikalar, cemaatler olmamalı. Cemaatler dinsel örgütlenmelerdir. Belli bir manevi acıdan bir görüşe sahip olanlar bir araya gelip kendi cemaatlerini, tarikatlarını oluşturabilirler. Siyasete girmediği, bulaşmadığı, siyasete yön vermediği sürece, herkes kendi inancında özgürdür. Bize bunun bir sakıncası yok.

CEMAAT GERÇEKTEN GÜÇLÜ MÜ SORUSU ÜZERİNE

Emin olun bilmiyorum. Benim bildiğim, bu konuda yayımlanmış çok sayıda kitap, yayın var, cemaatin kendi medyası var, dershaneleri var, işveren örgütleri var. Bunlar biliniyor zaten, söylüyorlar bunlar bizim diye. Dolayısıyla yasadışı bir iş yapıyorlar mı, onu biz bilemeyiz. Onu bilecek olan devletin kurumları. Kimsenin yasadışı bir örgütlenme içerisinde olmasını istemeyiz. Yasadışı bir olayın içerisinde olmasını da istemeyiz ama tablo nedir inanın bilmiyorum.

UMUYORUM BİR AN ÖNCE AYRILIR

Sağlıklı işleyen bir demokraside bugüne kadar çoktan gitmesi gerekirdi. Adi bu kadar şaibeye karışmış birinin başbakanlık koltuğunda oturması doğru değil ama öyle anlaşılıyor ki başbakan seçimleri bekliyor. Kendi partisine gelecek oylarla aklanacağını sanıyor. Oysa bir insanın aklanacağı yer yargıdır, sandık değil. Umuyorum bir an önce ayrılır, Türkiye de huzura kavuşur.

Reklam
Reklam

KÜRTLER SİYASETİMİZİN TEMEM AKTÖRÜ

Kürtler siyasetimizin temel aktörlerinden birisi. Kürtlerle aramızda geçmişte yaşanan bazı olumsuzluklar oldu. Bugün aynı olumsuzlukların olduğunu kabul etmiyorum. Ama Kürtler bize oy vermiyorlar. Ona da gidip kızacak değiliz. Oy vermeseler de biz onların haklarını, onların beklentilerine uygun politikalarımızı sürdüreceğiz. Kürtler’den geçmişte bizim tabanımızda olanlar su anda BDP’nin içinde. Kürtlerin sağ tabanı da AKP’nin içinde. Böyle bir tablo var. Kürtler bize oy versinler isteriz ama vermeseler de biz kendi özgürlük düşüncemizi, siyasal görüşlerimizi her ortamda dile getireceğiz.

TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ

Umutsuz değilim, güzel görüyorum. Demokrasi mücadelesi vereceğiz, özgürlük mücadelesi, baskılara karsı mücadele vereceğiz, diktatöre karşı mücadele edeceğiz. Bu mücadeleler bizim demokrasi çitamızı yükseltecektir.”

Anahtar Kelimeler: