CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin TBMM Grup Toplantısı'nda önemli açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:
Sivas, Başbağlar katliamları bizim yakın tarihimizin acılarıdır. Her yıl düzenli olarak milletvekillerimiz gider, anma törenlerine katılır. Bir daha benzer acıların bu topraklarda yaşanmaması için dilekte bulunurlar. Sivas'ta da, Başbağlar'da da katledilenler bizim kardeşlerimizdi.
Gelibolu'da orman yangınları oldu, yangınların kontrol altına alındığı söyleniyor. Can kaybımız yok ama ağaçların da canlı olduğunu unutmamamız gerekiyor. Ormanlarımızın korunması, çocuklarımıza güzel gelecek bırakmamız için son derece önemli.
Sakarya Hendek'te de büyük bir acı yaşadık. Bir havai fişek fabrikasında patlama dolayısıyla 7 vatandaşımız hayatını kaybetti. O insanlar fabrikada niye çalışıyorlardı. Evlerine helal ekmek götürmek için. Zor koşullarda görev yapıyorlardı. Devlet ruhsat vermişti. İşçiler çalışabilir diye raporlar da vermişti. Siz önlem almıyorsunuz, 7 kişi hayatını kaybediyor. Bu fabrika sicili temiz bir fabrika değil. 11 yılda 4 ayrı patlama oluyor. İnsanlar yine hayatlarını kaybediyorlar fakat fabrikanın sahibi kimlerden güç alıyorsa, fabrikasını her seferinde hiçbir önlem almadan yeniden açıyor. Patron Müsiad'ın Sakarya temsilcisi, akşam bir ziyafet veriliyor, utanmadan ziyafeti de paylaşıyorlar. Daha cesetler defnedilmedi, siz insan eti yiyorsunuz. Hemen arkadaşlarımız, grup başkanvekilimiz vardı, milletvekillerimiz vardı, bölgede araştırma yaptı. Adım gibi eminim. Bu iktidar, sarayda oturanlar bu olayı kapatmak isteyeceklerdir. Diyeceksiniz ki, nereden biliyorsunuz. Erdoğan'ın patlamadan sonra ilk aradığı kişi fabrikanın patronu. İşçi, yakınını aramıyor, baş sağlığı da dilemiyor. Nasılsa diyor ki Sakarya'da oyum çok yüksek. Zaten bana oy verirler. Bu sefer öyle değil. Bu sefer Sakarya'lı sahip çıkmasa bile o 7 kişiye de, işçilere de biz sahip çıkıyoruz. Arkadaşlarım avukatlarla görüşüyor. Belgeleri topluyorlar. O haksızlığa uğramışsa adaleti sağlamak için çalışacak kişi öncelikle benim, CHP'dir.
İlk raporlar. Patlayıcılarla ilgili bir tüzük var. Tüzüğe aykırı şekilde binaların arasında güvenlik mesafelerine uyulmamış, beton duvarlar çekilmemiş. Binaların yangından korunmasına ilişkin yönetmelik uyarınca, bu tür yerlerde tek katlı binalarda duvarların yanmaz veya 120 dakika dayanıklı olması gerekir diye hüküm var, buna da uyulmadığını görüyoruz. İçişleri Bakanı 3 ay önce araştırma yaptık eksiği yok diyor. Nerede bu sütre, havalandırma. Eğer bakansan, saraydan talimat almayıp da sonuna kadar soruşturacağım diyorsan, derhal müfettişleri görevlendir, daha önce rapor veren kişiyi de açığa al. CHP'li belediye başkanı olsa çoktan açığa alınmıştı, bütün suçlar da yüklenmişti. Patlama, insana ne kadar değer verdiğini gösteriyor bu hükümetin. Bu saray tayfasının tek baktığı paradır, ranttır. Cebim doluyor mu, bir şey olmaz diyorlar.
Halk TV çalışanları en zor koşullarda namusları ile çalışıyorlar, millet için çalışıyorlar. RTÜK ceza veriyor. Cumhuriyet tarihinin en büyük cezası. 5 gün kapatma cezası vermişler. Bir sorun mu var, hemen televizyonu kapat. Birisi konuştu mu, hemen yargılayın, tutuklayın, hapse atın. Sanıyorlar ki biz bu baskıları kırarsak sonuca ulaşırız, millet gerçekleri görmez ve yeniden iktidar oluruz. Ne kadar baskı kurarsan kur sen gidicisin. Bu millet seni gönderecek. Sadece Tele 1, Halk TV değil. Gazeteciler; Murat Ağırel, Müyesser Yıldız, Osman Kavala, Selahattin Bey içerideler.
Vatandaş perişan vaziyette. Çiftçi öyle, sanayici öyle, kimse önünü göremiyor. Tarım politikası yok Türkiye'de. Kim, neyi ekecek, ektiğiniz ne zaman satacak, kim alacak, kaçtan alacak? Aracılar araya giriyorlar, mağdur olan üretici. Kiraz, fındık, çay üreticilerine seslenmek isterim. Bu iktidar var ya, senin hakkın olan 175 milyar lirayı sana vermedi. Kiraz bu kadar değerli, yurt dışına ihraç ediyorsun, üretici niye kazanmıyor, aracılar kazanıyor. Çünkü kiraz dayanıksız. Mevsimi geldi, sattın sattın, satmadıysan mahvoldun. Bunu üretici biliyor, fiyatı ona göre ayarlıyor, zararı çiftçi çekiyor.
Emekli, memur aylıklarına zam yapılacak. Enflasyon rakamları açıklandı. Bir komedi ile karşı karşıyayız. TÜİK'in rakamlarını çıkarın, emekli, memur, işçi, işsiz en çok ne tüketiliyor bakın. Bana pinpon topu çıkarmayın. Pirinç fiyatlarında ilk 6 ayda yüzde 13. Fark ne kadar, 1.75. Makarna 9, şehriye 10, dana eti 15, kuzu eti 16, ayçiçek yağı yüzde 14, taze fasülye yüzde 22, havuç yüzde 83, patates yüzde 24.7, kuru fasülye yüzde 35, kuru barbunya yüzde 14. Siz kaç vereceksiniz 1.75. Bu vicdan mıdır ya? Emeklilere, memurlara seslenmek isterim. Hala bu iktidara yol mu vereceksiniz? Bayram ikramiyesi niye 1000 lira. Kaç yıl geçti? 1500 lira isteyin. En az 1500 lira isteyin.
Bugün sosyal medyada var, genç bir çocuk 'köpek gibi çalışıyorum ama et yiyemiyorum' diyor. Bir insanı bu noktaya kim getirdi. Bu saray sosyetesinin yatacak yeri var mıdır? Onlar lale devrini yaşıyor. Milyonlarca insan 'geçinemiyorum' diyor. Bir anne ilk kez benden ekmek param yok, para bırakır mısın dedi. Türkiye'nin geldiği durum bu. Saray sosyetesinin bundan hiç haberi yok. Saray sosyetesinin dünyaları ayrı. Vatandaşlardan tamamen kopmuşlar. Bebek mamasına alarm zili niye takar süper market? Çalınmasın diye. Bebek mamasını kim çalar? Çocuğu olan, mama alacak parası olmayan kişi çalar. Türkiye bu gerçekle yüzleşmek zorunda. 21. yüzyılın Türkiye'sinde saray sosyetesinin yaşadığı lüks, aşağı iniyorsunuz, bebeğine mama alacak parası olmayan yüz binler. Bunlar yetmiyor. O saray sosyetesi, bir de yüzleri kızarmadan, IBAN veriyorlar, 'bize para verin' diyorlar. Doymadınız mı ya? Nerede bu paralar? Milletvekili soruyor, Çalışma Bakanı'na sorun diyor, ona soruyorsunuz, falan adama sorun diyor. Kimsiniz siz ya? Şehit yakınlarının, gazilerin paralarını yiyenlerdir bunlar.
Bu millet size parasını verdi, malını verdi, canını verdi, sen bir huzur veremedin diyor bir kadın. Sarayda oturanlar ahtapottur. Bir başı var, bol miktarda kolları var. Kollarında vantuzları var, millete yapışmış kanını emiyorlar. O ahtapotlardan hesap sormak sizin vazifeniz. Ahtapotlardan bu milletin kurtulması lazım.
Bir ilde bir vali vardır. İlçede bir kaymakam var. Nüfus memuru bir tane. Niye çoklu baro? Sen de sesini çıkarmıyorsan, sen gerçek Adalet Bakanı değilsin. Yüz yıl önce de böyle bir düzenleme yapılmış. Payitaht İstanbul işgal edildiğinde işgal güçlerinin ilk işi baroları bölmek olmuş. Etnik ve dini esaslara göre bölüyorlar. Yüz yıl sonra emperyal güçlerin o dönemde yapamadıklarını şimdi Erdoğan ve arkadaşları gerçekleştiriyorlar. Etnik kimlik üzerinden barolar, inanç üzerinden barolar, havuz medyasının baroları, Erdoğan'ın avukatlarının baroları. Pelikanın baroları olacak. Bunlar akıllarını peynir ekmekle yemiş desem doğru değil. Bunlar emparyal güçlerden aldıkları talimatların gereğini yapıyorlar. Erdoğan, 'büyük ortadoğu projesi'nin eş başkanlığını yapmaya devam ediyor.
Hayatımda hiçbir barajın kaybolduğunu görmemiştim. Bu kadar büyük bir sihri nasıl yaptılar bilmiyorum. Çankırı'da Devrez Kızlaryolu Barajı, temeli atılmış. Temeli atan Veysel Eroğlu. Paralar harcanmış, Çankırı alkışlar içinde, çiftçi memnun. Arkadaşlar gittiler, demişler herhalde gidelim barajın etrafında oturalım, Çankırılıları da dinleyelim. Ne oldu burada? Gidiyorlar, ortadan baraj yok. Barajın temeli de yok. Herkesin gözünün önünde temeli atarsınız, sonra bir bakıyorsunuz ki, ortada kimse yok. Çankırılılar siz böyle bir sihirbazlıkla karşılaştınız mı, bilmiyorum ama ben ilk kez karşılaştım. Bu sefer kazın ayağının öyle olmadığını sevgili Çankırılı sen göstereceksin. Köylünün iradesi ile oynuyorlarsa sen de 'kusura bakma, sana oy vermem' de. Bunu bekliyorum.