CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin 94. kuruluş yıldönümü töreninde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları:
GÜNGÖR’ÜN SÖZLERİ: Normalde yargıçlar konuşmazlar. Yargıçlar kararlarıyla konuşurlar. Çünkü konuşmaları ihsas-ı rey demektir. Görüşlerini önceden açıklamazlar. Dünyanın bütün saygın yargıçları da bu kurala uyarlar. Bu kurala uymayanlar kendi iradelerini iktidara ipotek ederler. Onlar, talimatı iktidardan aldıkları için iktidara her ortamda hoş görünmek isterler. İktidarın taleplerini yerine getirdikleri zaman makamlarında yükseldiklerini sanırlar. Danıştay gibi önemli bir mahkemenin başkanı, siyasette açıkça taraf olduğunu ifade etmiştir. Bu, onun yargıç olma kimliğini ortadan kaldırmıştır. Biz artık onu siyasette taraf olarak görüyoruz. İktidar partisinin Danıştay’daki sözcüsü olarak görüyoruz. Bunu yaratan, saygınlığını dinamitleyen kendisi. Sadece kendi saygınlığına gölge düşürmüyor; Danıştay’a da gölge düşürüyor. Çünkü Danıştay’ı temsil ediyor. Önümüzdeki günlerde bu konuda bir adım atacağız.(Nasıl bir adım atacaksınız?) Onu şimdi söylemeyeyim. Yasal bir adım atacağız.
ARSLAN’IN FOTOĞRAFI: Ben o görüntüyü izledim. Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı’nın, o görüntülerinde uzun süreli eğilme söz konusu değil. Baktığınız zaman o gerçeği görüyorsunuz. O nedenle AYM Başkanı’nı radikal bir dille eleştirmek haksızlık olur.
DEMİRTAŞ’IN MEKTUBU: Anayasa Mahkemesi bu konuda görüşünü beyan etti zaten. “Milletvekili tutuklanamaz” diye görüşünü ifade etti. Siyasetçinin görüşünü beyan etmesine gerek kalmadı. Nedeni de milletvekillerinin temsil yetkisi var, temsil yetkilerini parlamentoda kullanıyorlar, seçilerek gelmişler. Dolayısıyla “Bunlar yargılanabilir ama tutuklanamaz” diye karar veriyor. Parlamentoya gelip görevlerini yapacaklardır. Biz AYM’nin tutuklu milletvekilleriyle ilgili verdiği kararın evrensel hukuk ilkelerine uygun olduğunu düşünüyoruz. Ama ağır bir cürüm olur, bir suçüstü hali olur, Ceza Kanunu’nda vardır, o kurallara göre gerekirse tutuklanır ama o kuralların hiçbirinin milletvekilleriyle ilgisi yok.
AYDINLATILSIN: Basın toplantısında Sezgin Bey, sivil vatandaşların öldürüldüğünü söylüyor. Deniliyor ki: “Bunlar sivil değil terörist.” Ama bir gerçek var, oraya güvenlik kontrolünden geçip gidiyor. Terörist ise orada tutuklanması lazım değil mi? Sezgin Bey, bu olayın aydınlatılmasını istiyor. Güvenlik güçleri “Gidin” diyor, köyüne mi gidiyor bilmiyorum, bir yerlere gidiyor. Güvenlik kontrolünden geçmese verilen tepkiye bir anlam veririm ama güvenlik kontrolünden geçiyor. Birisinin 6 çocuğu var; çalışıyor bu adam. Eğer bu adam teröristse, hatta birisi Van’da şu anda bir hastanenin tesisat işlerini yapıyor, gidip yakalarsınız. Bizim isteğimiz şu; bunu Sezgin Tanrıkulu üzerinden özel suçlama alanı yapmadan, olayın sağlıklı ve sağduyulu aydınlatılması. Aydınlatılsın. Teröristse çıkarlar, belgesini koyarlar.
HDP İLE İTTİFAK: Biz niye ittifak yapalım; biz CHP’yiz. Ha şunu sorarsanız: “Kürt kökenli vatandaşlardan oy istiyor musunuz?” Evet istiyoruz. Bütün vatandaşlardan oy istiyoruz. Ankara, İstanbul, Diyarbakır, Mardin, İzmir. Herkesten oy isteriz. Bütün partiler vatandaştan oy isterler. “Şunu yapacağım. Bana oy ver iktidar olayım, şu sorunu çözeyim.” Bunun için A partisi, B partisi ile ittifak yapmanın mantığı yok. Ama bazı çevreler kendilerine göre kurgu haberler yaparlar.
REFERANDUM: Gayet açık; biz Irak’ın toprak bütünlüğünü öteden beri savunuyoruz. Bu sadece bizim düşüncemiz de değil. BM Güvenlik Konseyi’nin de... Bu konuda görüş bildiren uluslararası hukuk böyle bildiriyor. Irak Anayasası’na göre Bölgesel Kürt Yönetimi var. Ona itirazımız yok. Neden? Bizim ülkemiz değil ki orası, Irak. Oturmuşlar, anayasalarını yapmışlar. Referandumu doğru bulmuyoruz. Bunun bir Kürt-Arap çatışmasına yol açmasından da ciddi endişe duyduğumuzu da defalarca söyledik. Bölgenin bu kadar sorunu varken, sorunu çözme yönünde adım atmak varken, tam tersine yeni sorunları bölgeye taşımanın mantığı yok. (Habertürk)