CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Analar ağlamasın dedik, gereğini yaptık mı? Yapmadık. Yol haritası belirledik. Bu sorunun bir toplumsal uzlaşmayla çözülmesi lazım. Demokrasi, özgürlük varsa, herkes düşüncesini rahatlıkla söylesin. Bir ortak paydayı mutlaka buluruz” dedi.
Genel başkan yardımcıları Gürsel Tekin, Sezgin Tanrıkulu ve bir grup partiliyle birlikte Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'i ziyaret eden Kılıçdaroğlu, Diyarbakır'a ilk 1976 yılında geldiğini söyledi. Diyarbakır'da sadece TEKEL fabrikasının olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, bölgede pek çok imkansızlıkların yaşandığını ifade etti. Ana muhalefet partisi olarak sorumluluklarının bulunduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, ''Kimse çözüm üretmiyorsa oturalım biz üretelim. Sorunun çözümünde eğer bir yol haritası belirleyebilirsek herhalde sürece bir katkımız olur. Sorun eğer çözülmediyse bir sorumlu aranıyorsa o sorumluyu başka yerde değil, siyaset kurumunda bulmamız lazım. Türkiye'nin en temel sorununa gözü kapalı, kulaklarını kapatarak konuşmayarak çözüm üretemezsiniz'' dedi.
“Hiçbir ananın ağlamasını istemiyoruz, laf çok güzel. Analar ağlamasın. Geldiğimiz noktaya bakıyoruz, ağlamayan ana kalmadı” diyen Kılıçdaroğlu, “Kim söylüyor analar ağlamasın, siyasetçi söylüyor. Peki analar ağlamasın dedik, gereğini yaptık mı? Yapmadık. Yol haritası belirledik. Bu sorunun bir toplumsal uzlaşmayla çözülmesi lazım. Siyaset eğer sorunları çözme sanatıysa, siyasetçinin de bir sorumluluğu varsa bir masanın etrafında oturalım, özgürce tartışalım. Tartışmaktan korkmayalım. İnsanlar düşüncelerini açıkladı diye onları suçlamayalım. Demokrasi, özgürlük varsa, herkes düşüncesini rahatlıkla söylesin. Bir ortak paydayı mutlaka buluruz. Çünkü bizim çok ortak paydamız var. Bayrağımız, cumhuriyetimiz, bağımsızlığımız, Misak-ı Milli bizim ortak paydamız. Ama eğer kardeş kanı akıyorsa, bu sorunu çözmek zorundayız” şeklinde konuştu.
“ADIMIN KEMAL OLDUĞU GİBİ EMİNİM, HER PARTİDE BU SORUNA ÇÖZÜM ÜRETECEK ARKADAŞLARIMIZ VAR”
Siyasetin üslubunun değişmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, kin ve öfkeyle siyaseti kurgulamanın mümkün olmadığını vurguladı. Toplumun bir araya getirilmesi gerektiğini, anlayarak, konuşarak çok şeyin çözülebileceğini kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Ben adımın Kemal olduğu gibi gayet eminim, her siyasal partide bu soruna sağlıklı çözüm üretecek arkadaşlarımız var. Yeter ki biz onları bir masanın etrafında toplamış olalım. Bunları sonlandıralım'' ifadelerini kullandı. Yol haritalarının önemini koruduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Eğer biz bir araya gelebilirsek, gelmemeyi de toplum kınamalı. Niye, hangi gerekçeyle gelmiyorsun demeli. Yol haritamız eksik, hatta yanlış da olabilir. Biz bu kadar rahatız. Bizim yol haritamızı eksik görüyorsanız, siz bir yol haritası belirleyin. Ama temel nokta sorunun çözüm adresi TBMM'dir. Orada bir araya gelerek özgürce tartışmalıyız ve biz bu soruna eminim çözüm bulabiliriz. Yeter ki siyaset kurumu sorumluluk üstlensin. Bu sorunun çözümü benim siyasi hayatıma mal olacaksa ben onu da feda etmeye hazırım. Yani insanın hayatından daha da önemli olabilir mi? Benim siyasette olmamla bir kişinin hayatını kaybetmesi arasında denge kurmaya kalkarsak benim siyasi hayattan çekilmem daha iyidir. Yeter ki bu ülkede insanlar barış, huzur içinde yaşayabilsinler.”
Diyarbakır'ın çok önemli bir kent olduğunu, tarihiyle, kültürüyle, uygarlıkların beşiği olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, uygarlıkların beşiği olan bir kenti uygarlıkların merkezi olarak tanıtılması gerektiğini söyledi. Diyarbakır'da farklı etnik kimlikten insanların bulunduğunu, hiçbir zaman etnik kimlik ve inancı siyasetin konusu yapmadıklarını, yapmamaya özen gösterdiklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, ikisinin en temel insan hakkı olduğunu, insan hakkının tartışma konusu olamayacağını dile getirdi.
“EĞER BİR İNSAN KENDİSİNİ ÖLÜME YATIRIYORSA HEPİMİZİN KULAK KABARTMASI LAZIM”
Hapishanedeki açlık grevlerine de değinen Kılıçdaroğlu, şu anda çok sayıda ölüm orucuna yatan siyasetçilerin bulunduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, “İnsan bedenini eğer ölüme yatırıyorsa, bunun üzerinde oturup düşünmemiz lazım. Arkadaşlarıma söyledim. Hapishanelere bakıyorlar, geziyorlar. Bir kişinin tutuklu veya mahkum olması onun yaşamının devletin güvencesi altında olması anlamına gelir. Eğer bir insan kendisini ölüme yatırıyorsa hepimizin kulak kabartması lazım. İnsan hayatından daha değerli bir şey yoktur. Arzu ederim, eğer bu çağrım kabul edilirse son derece memnun olurum. Bu ölüm oruçlarını bıraksınlar. Onların sesleri belki yeterince kamuoyunda dillendirilmedi. Ama insan hayatı çok değerlidir. Onlar şu veya bu şekilde düşüncelerini aktarırlar. Hükümetin bu konuda daha duyarlı olmasını arzu ederiz, isteriz de. Barış herkesin çok rahat ağzına aldığı bir sözcük haline geldi. Oysa barışın bir anlamı var. Barış aynı zamanda karşıdaki kişiyi dinlemek, eleştiriye kulak kabartmak, bir başkasının talebi varsa o talebi dinlemektir. Kendi düşüncesini ifade etmektir. Bir masanın etrafında toplanıp uzlaşabilmektir. Ama siz sadece benim dediğim doğrudur, diğerlerinin yanlıştır diye yola çıkarsanız barışı sağlayamazsanız. Biz kendi coğrafyamızda, bu güzel ülkede barış içinde yaşayabiliriz. Onun koşullarını yaratmalıyız, bunun için çaba harcamalıyız. Siyasetçi olarak biz hiçbir zaman yurttaşlar arasında ayrım yapılmasını istemedik. Doğru da değil. Anadil yasağı vardı. O yasağın kaldırılmasıyla ilgili ilk teklifi veren de CHP'dir. Her dile, inanca, kimliğe saygılıyız. Bizim bir bayram gününde Diyarbakır'a gelişimizin bir anlamı var” şeklinde konuştu.
Toplumda çok güçlü bağların bulunduğunu, herkesin birbiriyle kucaklaşmasını, barış içinde yaşamasını istediklerini belirten Kılıçdaroğlu, ''Ayırmak istiyorlar, ayıramıyorlar. Ayıramazlar da zaten. Biz bu toprakların insanlarıyız. Bu topraklarda mücadele ettik'' dedi. Kılıçdaroğlu, halkın seçtiği belediye başkanları ve milletvekillerinin de hapse atılmasını doğru bulmadıklarını söyledi.
KILIÇDAROĞLU’NDAN DİYARBAKIRLILARA SİTEM
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Diyarbakırlılara sitemde bulunarak, “Sayın Recep Tayyip Erdoğan Diyarbakır'a geldi ve modern bir hapishane sözü verdi. Diyarbakırlılar gidip oy verdiler. Bunu içime sindiremiyorum. Hapishane sözü veren dünyadaki ilk başbakan. Hapishane sözü verdiği için milletvekili çıkaran ilk başbakandır. Diyarbakır'ın demokrasi bilinci bu söyleme karşı tam ters bir uygulama yapmasını gerektirirdi. Kusura bakmayın bunu içime sindiremiyorum. Böyle bir şey olamaz'' dedi.
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de 58 cezaevinde açlık grevleri olduğuna dikkati çekerek sorunların diyalog, müzakere, ortak paydalarda buluşma yoluyla çözüme kavuşması gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır ziyaretini tarihi olarak gördüğünü kaydeden Baydemir, temaslarının ülkenin tümü açısından yeni bir sayfanın açılmasına vesile olmasını umduğunu dile getirdi.
Siyasette kan davasının olmaması gerektiğini, artık ülkede Türk, Kürt, muhalefet, ana muhalefet, iktidar, BDP'lisi, AK Parti'lisi, CHP'lisi ve MHP'lisiyle yeni bir sayfa açılması gerektiğine dikkat çeken Baydemir, artık anne ve babalara evlatlarının toprağa düşmeyeceği müjdesinin verilmesi gerektiğini ifade etti.
Konuşmasının ardından Baydemir, Kılıçdaroğlu'na Kürtçe sözlük hediye etti.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz