Kılıçdaroğlu firavun gibi!

Hüseyin Çelik, Kemal Kılıçdaroğlu'nun anayasa paketi ve hükümet hakkında yaptığı açıklamalarına yanıt verdi:

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun anayasa paketi ve hükümet hakkında yaptığı açıklamalarına yanıt verdi:
"El insaf Kılıçdaroğlu. AK Parti iktidara geldiğinde bu ülke gelirinin yüzde 25'ini faize veriyordu. Şimdi yüzde 7'sini veriyor. Bunu bilmiyor mu Sayın Kılıçdaroğlu? Kimse deve kuşu gibi başını kuma gömmesin. Kılıçdaroğlu, "Biz siyasette yeni bir üslup başlatmak istiyoruz. Bunu geliştirmek istiyoruz. Söylemler daha yumuşak, daha güzel söylem geliştirmek istiyoruz" Buna kim itiraz eder? Bu böyleyken bunu nasıl sağlayacaksınız. Başbakan'a "Kalpazan, cehaletine veriyorum" diyerek mi bu üslubu oluşturacaksınız. Bu üslup siyaseti yaralıyor. Kimsenn Musa gibi konuşup Firavun gibi davranmaya hakkı yoktur. Gözlerle sözler birbirine uymuyor. Bu bir problemdir, bu problemin açılması lazım. Havuzun fiskiyesi kimin umrunda? Alternatif politikalar isteniyor. Başbakan bazı illerde toplu açılışlar yapıyor. Sağlıkla ilgili kurumun açılmasında oraya sağlık çalışanlarının davet edilmesinde ne problem olabilir? Eğitimle ilgili açılışlarda eğitim çalışanlarının davet edilmesinden tabii ne olabilir? Bazıları meseleyi çarpıtıyorlar.
"Hayır" kampanyası için döküman hazırlamışlar. Buradaki iddialar çok gülünç. Yargıyla ilgili kısım HSYK'dır. HSYK'nın yeni şeklinde 22 üye var. Bunun 16'sını yargı kurumları seçiyor. Böyle bir kurumda siyasetin yargıyı kuşattığı iddiasına kim inanır? Anayasa Mahkemesi'nin yapısıyla ilgili de böyle iddialar var. Bizim Anayasa kitabımız ayakları yere basan bir kitap. CHP'nin yayınladığı kitaba bakın. Meclis'teki boş iddialarını yayınlamıştır. Tek parti darbesinden bahsediyorlar. Biz koalisyon hükümeti değiliz. Bu Türkiye için avantajdır. Ne zaman tek bir parti iktidardaysa Türkiye yukarı doğru taşınmıştır.
Muhalefetin sözcüsü geçinen bir basın mensubu, "Beni bu paketin içeriğini tartışmak gibi birşeyin içine düşüremezsiniz" dedi. Biz halktan emanet aldık biz bu emaneti el üstünde tuttuk. Halkımızın başını öne eğdirmedik. Teslim aldığımız ülkeyle gelinen ülke arasında çok fark var. Milli geliri 10 bin doların üzerine çıkardık. Gelirimizin katlanması için prangalardan kurtulmak gerek. Bu prangalardan biri de 12 Eylül Anayasası'dır. 12 Eylül'de kurtulacağız. Özgürlük alanımız genişleyecek.
Sayın Bahçeli ruh karartan, felaket tellallığı yapan hakaretvari salvolarına devam ediyor. Ramazan açıklamasından bahsetmek istiyorum. "Akıl, fikir, ahlak travması. Ateş çemberi, buhran, çökeltme, enkaz, ezik ve yoksuk bir ülke, sicili lekeli, husumet cephesi, iftira, inançsız, kaos, kıskanç, kışkırtıcılık, kirli kazanç, kutuplaşma, ölümcül, saldırı, tahribat, tahrik, tehlikeli, toplumsal ayrışma, umutsuzluk, vahim, yağmacı fırsatçılar" devam edeyim mi? Siz bile yoruldunuz değil mi? Burada sevgiye yol açacak kelime var mı? Bu nasıl bir ruh halidir? Ramazan bile sizde gönül inceliği oluşturmadı mı?
Bazıları da paket yeterli değil diye karşı çıkıyor. Kış ortasında baharı getirmeyi herkes ister. 2007 seçiminden sonra Anayasa'yı değiştirmek için attığımız adımlar muhalefet tarafından engellenmiştir. 26 maddeyi bile Meclis'ten nasıl getirdiğimizi biliyoruz.
**SORULARIN YANITLARI**
Muhalefetin kuru sıkı iddialarla halkımızı kandırmaya çalışmasını anlamıyoruz. Ramazan güzelliklerin ayıdır. Lütfen herkes üslubunu gözden geçirsin. Bu söylenenlerin halka ne getirdiğini ne götürdüğünü hesaplasın.
Her siyasi parti ülkenin her köşesinde gönül rahatlığıyla engelle karşılaşmadan toplantı, miting yapmalıdır. Kimse kimseye incitici müdahale etmemelidir. Yanlış birşey yapılmışsa o yanlışa müdahale edilmesi hepimizin arzu ettiği birşeydir. Görünen bir şey var. MHP'liler, CHP'liler birbirlerine çok daha sempatiyle bakıyorlar. Üzülerek söylüyorum, çiçeklerle insanların birbirini karşılamasından güzel birşey yok.
Sayın Başbakan kimi hangi konuma oturtacağını kendi bilir. Sayın Babacan'la ilgili söylenenler var mı bilmem. Bu bir kulis dedikodusudur. Dedikodularla amel etmeyelim.
Türkiye'deki Musevi cemaatinin davetine gittim. Dün AK Parti'deki iftarda bulundular. Bizim Musevi vatandaşlarımızla, İsrail halkıyla problemimiz yok. Türkiye'nin problemi İsrail hükümetiyledir. Mavi Marmara meselesinde üzerine düşeni yapmadıkları için Türkiye bu tavrını sürdürür. Bana davet gelirse de iştirak etmem.
Tutuklu insanlar ister Ergenekon ister şu veya bu davada olsun, bunların rütbesi general de, rektör de olabilir. Adil yargılama herkesin hakkıdır. Bunu yapmak yargı kurumlarının görevidir. Genel bir prensipten söz ediyorum. Kimse yaptığı suçtan dolayı kendisini yargıdan kurtarmamalıdır. Suçluluğu kesin olan insanlar bile adil yargılama hakkına sahiptir. Sayın Arınç'ın söylediği budur. Bireysel bir yorumda bulunmamıştır.
Sayın Kılıçdaroğlu Başbakan'a seslenirken, "Emekliler nasıl geçinsin?" dedi. Kendi maaşının asgari ücrete indirilmesini talep ediyor mu? Gazetenin temizlikçisiyle profesyonel gazeteci aynı maaşı mı alır. "7 milyon dolarlık villa" dediler. Villaların sahipleri aradı, "Yarısına satmaya hazırız" diye.
Tutukluların yüzde 50'sinden fazlası hükümlü değil. Tutukludur. Geciken adalet adalet değildir. Neden sadece Ergenekon sanıklarının avukatlığını bazı gazeteciler yapıyor? Yargı reformunu hükümetimiz hazırladı. HSYK'nın yapısının değiştirilmesi ilk basamağıdır. 1950'ye kadar hiçbir yargı mensubu "Siyaset yargıya müdahale etmemelidir" dememiştir. Ne zaman halkın iktidarı geldi, o zaman "siyaset yargıya müdahale etmesin" dediler. "
İHA