CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Uludere olayına ilişkin Başbakan'dan istihbaratı kimden aldığını açıklamasını istedi. "İstihbaratı Amerika'dan mı İsrail'den mi aldın? CIA'den mi MOSSAD'dan mı aldın?" diye soran Kılıçdaroğlu, istihbaratın kaynağının açıklanması halinde sorunun çözüleceğini savundu.
Partisinin Meclis Grubu'nda konuşan Kılıçdaroğlu, sözlerine, Doğubeyazıt'ta saldırıya uğrayan ve hayatını kaybeden savcıyla başladı. "AKP'nin uyruğu altına giren hukukçuları en çok ben eleştirdim." diyen Kılıçdaroğlu, "Görevini yapan bir savcımız saldırıya uğradı ve bu sabah yaşamını yitirdi. Unutulmaması gereken şu, düzgün insanlar, hak arayan insanlar, zaman zaman bu tür saldırılara muhatap olabilirler. Bu saldırılar ne onların arkadaşlarını ne de bizi yıldıracaktır. O arkadaşımız bir hukuk şehididir." dedi.
Uludere'de ölenlerden birinin annesi Semire Encü'nün yazdığı mektubu okuyan Kılıçdaroğlu, "Semire Hanım, aslında bir yurtsever. Her şeyden önemlisi çocuklarını seviyor. Anne duyarlılığıyla birşeyler söylemiş. Recep Tayyip Erdoğan'ın unutturmak istediği bir olayı hatırlatmak istiyorum. Oğlumun hayalleri vardı. Mühendis olmak istiyordu. Borç almıştı, oraya onun için gitti. Selamımla birlikte hayallerini de yıktılar." diye konuştu.
O bölgeye, olayın hemen ertesinde gittiğini ve gitmemesi için 40 dereden su getirildiğini savunan Kılıçdaroğlu, 7 değil 77 saat de olsa kendisinin oraya gideceğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Bu ülkenin birliğinden, dirliğinden hepimiz sorumluyuz. Ama Başbakan hala oraya gitmiş değil. Bakanlarını gönderdi. Askerlerinin gözetiminde çadır tiyatrosu kurdular. İnsanda biraz ahlak, erdem olur. Milleti aldatıyorlar. Neden gidemiyorlar? Çünkü hesap vermekten korkuyorlar. Bana teşekkür etmesi lazım. Ağzına ne geldiyse, küfür dahil, bölücülük dahil herşeyi söyledi. Çünkü kendisine yakışan bu. İftira atıyorsun, yalan söylüyorsun. Sonra da bizi suçluyorsun."
"DEMOKRASİDEN İNSAN HAKLARINDAN BAHSEDEMEZ"
"Genelkurmay çıktı, istihbaratı dışarıdan aldık dedi. İstihbaratı kimden aldığını açıkla ortaya çıksın. Madem dışarıdan geldi istihbarat, soruyorum; Amerika'dan mı İsrail'den mi aldın? CIA'den mi MOSSAD'dan mı aldın?" diyen Kılıçdaroğlu, istihbaratın kimin verdiğinin açıklanması halinde olayın çözüleceğini ileri sürdü.
"Konuşmuyor, unutturmaya çalışıyor. 80 yıl önceye gideceksin, bugünün hesabını vermeyeceksin. Hani Hz. Ömer'in adaleti. 34 kişinin başına bomba yağdırdın. Şimdi yabancı istihbaratın oyuncağı oldun, bu ortaya çıkmasın diye konuşmuyorsun." diyen Kılıçdaroğlu, "Mavi Marmara'da racon kestin, vatandaşlarımız öldü ne oldu? Gazze'ye yardım gemisi götüreceğim dedin, yaptı mı? Yapamaz! Çünkü egemen güçlerden talimat aldı. Sen misin bu ülkenin Başbakanı sana talimat verenler mi? Gazze'ye yardım götürecekmiş? Gel benim külahıma anlat. Oy almak için o insanları öldürdüler. Perde gerisinden İsrail'le nasıl anlaşırım onun yolunu arıyorlar. Sen daha 40 gün önceki olaylarla hesaplaşamıyorsun, dünyanın en basit sorusuna yanıt vermekten korkuyorsun. Sen ABD'nin mi yoksa İsrail'in mi korkuluğusun? Bunlar aydınlatılmadığı sürece Recep Tayyip Erdoğan demokrasiden, insan haklarından bahsedemez. 12 yaşındaki çocukları bombalayarak öldüreceksiniz, sonra ses çıkarmayacaksınız. Bu zihin bulanıklığıdır. Bunun kilit noktası, istihbaratın nereden alındığının açıklanmasıyla çözülecektir."
"İNÖNÜ BAŞTACIMIZDIR"
Semire Hanım'ın Başbakan'a yazdığı "Ben senin paranı istemiyorum. Çocuğumun katillerini istiyorum. Devlet bana bir trilyon verse, oğlumun tırnağı etmez." satırlarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, Başbakanın genişletilmiş il başkanları toplantısını hatırlattı. "Konuşması 46 dakika. 46 dakikanın 45 dakikası CHP ve Kılıçdaroğlu. 34 kez CHP, 12 kez Kılıçdaroğlu demiş." diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Ülkenin bu kadar sorunu var. Başbakan'ın uğraştığı tek şey CHP. Madem senin durumun bu kadar iyi, CHP'nin durumu bu kadar kötü. Boş ver keyfine bak. Senin muhatabın CHP, CHP'den korkuyorsun çünkü. Korkacaksın da frenleri tutmuyor. Hadi Kılıçdaroğlu'nu anladık diyor, 40 yıl öncesi İnönü'ye gidiyor. Yunan Ordusu'nun bir komutanı vardı Triplosis. O bile İnönü'yle bu kadar uğraşmadı. İnsanda biraz milli haysiyet olur. Bu oyunu herkesin görmesi lazım. Vatandaşın sorunlarını çözmek yerine 70 yıllık meseleleri gündeme getiriyorlar. Türkiye'nin varolan sorunlarını çözeceksin. İnönü bu ülkede emperyalizme mücadele eden Mustafa Kemal'in arkadaşı, bizim de baştacımızdır."
"BAŞBAKANA DİNDAR DEMEK DİNDARLARA HAKARETTİR"
Başbakan'ın, toplumun fay hatlarına müdahale edip deprem oluşturduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, "Bir yerde etnik olayı kaşımak mı lazım, Erdoğan orada. 21. yüzyılda bir başbakana yakışan bir olay değil. Recep Tayyip Erdoğan, dindar görünümlü bir din tüccarıdır. Irak'ta 1.5 Müslüman katledilirken sesi çıktı mı? Kadınlara tecavüz edilirken sesi çıktı mı? Senin dindarlığını değil, din tüccarıdır. Dindar adamda vatan sevgisi vardır. Dindar adam insana saygı duyar. Sen 40 yıl önce Allah'ın rahmetine kavuşmuş insanlarla savaşıyorsun. Deniz Feneri'nde bağış ve kurban paraları hangi din tüccarlığıyla toplanıyorsa, Erdoğan da oyları aynı yöntemle toplamak istiyor." diye konuştu.
Ayrıca, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerinin deprem nedeniyle yasaklandığını, ancak aynı akşam koşa koşa düğünlere gidildiğini savunan Kılıçdaroğlu, "19 Mayıs törenlerini iptal ettiler. Çocuklar üşüyormuş. Andımızdan rahatsız oldular. Andımızın hangi sözcüğü seni rahatsız ediyor. Gençliğe Hitabe'ye karşı çıktılar. Çık hangi kelimeden, hangi cümleden rahatsız oluyorsun çık söyle de görelim. Bir ulusal kurtuluş savaşının manifestosudur. Sen nasıl bundan rahatsızlık duyarsın. Atatürk'ün hitabesini korumak için CHP'li olmak yetmez. Bu ülkede yaşayan 74 milyon insanın ortak bildirgesidir. Nasıl siz bundan rahatsızlık duyarsınız. Açıkça da meydan okuyorum, yüreğin yetiyorsa çık, kaldır bakalım da görelim. Bunlar batının egemen güçlerinin taşeronluğuna savundu. Bizim gençlerimizi bağımsızlık ilkelerinden uzaklaşıp, birilerinin değirmenine su taşısın istiyorlar. O gençler bu cumhuriyetin en büyük teminatıdır." şeklinde konuştu.
WİKİLEAKS BELGELERİ
Başbakan'ın, "Kılıçdaroğlu, artık mercek altındasın. Adım adım aldığın nefes bile ülkede takip ediliyor." dediğini savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Densizliğe, ahlaksızlığa bakar mısın! Utanmadan bunları söyleyeceksin sonra da çıkıp bu ülkede demokrasi var diyeceksin. Amaçları ne ? Erdoğan, benim senden korkum yok ama sana bir sorum var. Sende ahlak kırıntısı var mı? Çık onu söyle. Bir de şunu söylüyor: 'Millet yargıya el koydu' Bu sözleri nereden hatırlıyoruz. 12 Eylül askeri darbesinden sonra dimi. Bu özel yetkili mahkemeler Erdoğan'ın mahkemeleridir."
Wikileaks belgelerine de değinen Kılıçdaroğlu, "Başbakan'la Ergenekon savcıları her hafta periyodik olarak görüşüyor. Bunu söyleyen ABD'nin eski büyükelçisi. Dayanağı ise şu: ABD büyükelçiliğine özel rapor veren polis şeflerinden alınıyor. Neden büyükelçiye bilgi veriyor bu polisler. Erdoğan'ın taşeronluğu ortada. Bizim görmediğimiz belgeler onlarda. Sen madem savcılarla biraraya geliyorsun. Ne konuşuyorsun onlarla. Haklılığımız ortada. Bu ülkede hukuk üstünlüğünden söz etmek mümkün değil. Türkiye'de çürüyen bir hukuk var." dedi.
"MUHALEFETİN SESİNİ KESMEYE ÇALIŞIYORLAR"
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Auster ne dedi? Hapiste yatan gazeteciler nedeniyle gelmeyi reddediyorum. Biz demokratlar Bush'tan ve Cheney'den kurtulduk. En çok endişelendiğim ülke. Aynı sebeple Çin'den gelen davetleri de reddediyorum. Bu sözlerin neresinden rahatsız oluyor Başbakan. Yanlış mı? Hapiste gazeteci var mı? Aylardır tutuklular mı? Evet. Auster, Irak'ta Müslümanlar katledilirken Bush ve Cheney'i suçluyor. Başbakan bundan rahatsız mutlaka. 'Atatürk olağanüstü bir lider. Birinci dünya savaşında dağılan Osmanlıdan, Türkiye'yi yaratıp modern dünyaya kattı' bu sözler mi seni rahatsız etti. Cevap veriyor! Aman gelsen ne olur gelmesen ne olur! Türkiye irtifa mı kaybeder? Sıkılmazsan yüzün kızarmazsa dünya medyasını bir oku. Aklı başında bir adamın üslubu mu bu? Auster'a diyor ki bir de 'Ya sen ne cahil adamsın!' Recep Tayyip Erdoğan alim, Paul Auster cahil. Ne deyim? Erdoğan bir başka cepheden, Arınç da başka cepheden 'Gelsin Türkiye'de Atatürk filminde oynasın.' diyor. Çünkü o sözlerden rahatsızlar. O hakaretleri o ikisine aynen iade ediyorum."
Dönemin Trabzon emniyet müdürünün, İçişleri Teftiş Kurulu'nun başına getirilmesini de eleştiren Kılıçdaroğlu, muhalefetin sesinin TRT 3'den kesildiğini, şimdi ona rağmen seslerinin çıktığını ileri sürdü. "Meclis'in içtüzüğü değiştiriliyor. 1 önergeden fazla önerge verilmeyecek. Milletin kürsüsünde milletin sesi kesilir mi?" diyen Kılıçdaroğlu, muhalefetin sesini kesemeyeceklerini, mücadeleye, bedeli ne olursa olsun devam edeceklerini vurguladı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz