Selin vurduğu Van'ın Başkale ilçesine bağlı Esenyamaç Mahallesi'ni dün ziyaret edip, halkın sorunlarını dinleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün sabah saatlerinde Tuşba ilçesine bağlı Otluca Mahallesi'nin Köprüköy mezrasını ziyaret etti. Mezradaki çiftçilerle bir araya gelen Kılıçdaroğlu, burada ilçe muhtarlarıyla kahvaltı yaptı. Basına kapalı olarak yapılan kahvaltının ardından Kılıçdaroğlu, Edremit ilçesindeki bir otelde 'Van Kanaat Önderleri Buluşması' toplantısına katıldı.
Toplantıda konuşan Kılıçdaroğlu, Türkiye'deki 83 milyon insanın büyük travmalar ve büyük sorunlar yaşadıklarını, bu sorunları kavga ile değil; ilim, akıl ve irfanla çözeceklerini söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Her birimize vatandaş olarak görev düşüyor. Bütün mesele toplumu kaynaştırmak. Farklı düşünebiliriz, farklı düşünemezsek zaten Türkiye’yi büyütemeyiz. 'Akıl akıldan üstündür' diye güzel bir sözümüz var. Devleti yönetenlere bunun için büyük görev düşüyor. 5 yıl süreyle seçilirler, 5 yıl sonra yeniden halkın hakemliğine başvururlar. Halkın hakemliği demokraside genel kuraldır. İçinde bulunduğumuz sorunları anlatırken çözümleri de anlatmaya çalışacağım. Bizim anayasamızın 5'inci maddesinde devlet yönetimi ile ilgili temel kurallar vardır. Bir darbe ürünü olduğunu biliyoruz ama içinde pek çok ülkenin anayasalarında da yer alan bazı temel kurallar var. Bu kurallar önemlidir. Devleti yönetenlerin temel görevlerini belirtirken 'cumhuriyeti ve demokrasiyi koruyacaksınız' diyor. Devleti yönetenler demokrasiyi koruyor mu? Yoksa var olan demokrasi kırıntılarını bile mi yok ettiler ? Seçim Kanununa bakalım. Siz sanıyorsunuz ki biz gidiyoruz sandığa milletvekili seçiyoruz. Siz milletvekili falan seçmiyorsunuz. Öyle bir yetkiniz yok, genel başkanların belirlediği listenin altına mühür basıyorsunuz. Adı milletvekili ama en baştakinin vekili oluyor. Parlamentoda milletvekilleri genel başanlarının vesayeti altında oluyor. O ne diyorsa elini kaldırıyor indiriyor. Yani 19 Mayıs hareketleri. Yasama organını bu vesayetten kurtaracağız" dedi.
HDP'li belediyelere atanan kayyumlara değinen Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarını halk seçiyorsa kayyumların atanmaması gerektiğini ifade ederek, "Burada da kayyum var. Şimdi belediye başkanını belde halkı seçiyor. Belediye başkanını görevden alıyorsun neden belediye meclisi kendi başkanını seçmiyor da, kayyum atıyorsunuz ? Belediye meclisi kendi başkanını seçer, hayır onları da alıyorum görevden. Güç sahipleri bize 'ülkede demokrasi var' diyor. Ne demokrasisi kardeşim ? Kayyum rejiminin olduğu bir sistem içinde demokrasi olmaz. Sadece HDP’li belediyeler değil, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı’nı zorla istifa ettirdiler. Onun da hakkını savundum, Melih Gökçek’in de hakkını savundum. Kim zulme uğruyorsa hakkını savunmak zorundasınız. Düşünce ve medya özgürlüğü olması lazım. Hükümetin, sarayın beceriksizliğini millet görmesin diyorlar. Fox muhabiri bu bir kabus gibidir diyor cezalar veriliyor. Bu darbe anayasası da diyor, basın hürdür sansür edilemez diye. Sansür ediliyor, baskı kuruluyor. Kamu bankalarının ilanları havuz gazetelerine veriliyor. Bu toplumu kutuplaştırmak değil mi? Karşı çıkmak zorundayız. Kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak zorundadır diyor 5'inci madde. Refahı sağladı mı ? Çöplüklerden yiyecek toplayan yüz binler var bu mudur refah ? Her birimizin geliri düştü. Mutluluğu mu sağladılar ? 150 ülke arasında Türkiye 104'üncü sırada. Kimsenin yüzü gülmüyor. Herkes büyük bir endişe içinde. Biz gidereceğiz, beraber gidereceğiz. Bunu yapmadan çocuklarımıza hesap veremeyiz. Yapabiliriz neden yapmayalım. Yine aynı madde kişinin hak ve hürriyetlerini sınırlayan siyasal, sosyal ve ekonomik engelleri kaldıracaksınız, diyor. Bırakın hakları büyütmeyi tam tersine büyük sınırlamalar getirdiler. Kişi tweet atacak korkuyor. Ya hapse girersem? Bir milletvekilini abdest almaya fırsat vermeden yaka paça tuttular götürdüler. Sonra hapse attılar. Ortaçağ'da mı yaşıyoruz ? Ben isyan ediyorum, itiraz ediyorum. Eminim sizler de ediyorsunuz. Güç birliği olmadığı sürece bu rahatsızlık devam eder" dedi.
Kılıçdaroğlu, 'Barış Bildirisi' yayınlayan binin üzerinde akademisyenlerin görevine son verildiğini ifade ederek,"Barış Akademisyenleri, ülkede en güçlü en yetkin insanlar. Biz kalktık bir barış bildirisi yayımladılar diye binin üstünde akademisyenin görevine son verdik. Benim gibi düşünmeyen, bizim gibi davranmayan insan için de söylüyoruz. Selahattin Demirtaş, Kavala neden hapiste ? Sırtı kalın olanlar FETÖ’den hepsi dışarıda, askeri öğrenciler hapiste. Cumhurbaşkanlığı’nın avukatlığını yapanlara savcılar sigara tabalası taşıyor. Böyle bir rezaleti Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yaşamadı. Bunları değiştimek zorundayız. Adam yurt dışından tonlarca kokain getiriyor, dava açacak savcı yok. Saraya bakıyor. Neden dava açamıyorlar çünkü yer altı dünyası ile siyasetçi arasında parasal ilişki var ? Eğer bir yerde savcı Cumhuriyet Savcısı olmaktan çıkıp sarayın savcısı oluyorsa dava açılmaz. Yolsuzluk diz boyu. Hangi ülkede rüşvet alan adam bir yere devleti temsil etmek üzere büyükelçi atansın. Dün Sözcü Gazetesinde vardı. Bir bakanın iki yardımcısı 111 suç işlemiş. Böyle bir Türkiye aklımızın ucuna bile gelmezdi. Suçlu bir adam Bakan yardımcısı olur mu? Bunun üzerinde durmamız lazım. Eskiden bunların hepsi ayrı bir hükümet devirirdi. Benim size sözümdür. Bu topluma sözüm olsun. Allah’ın izniyle iktidar olduğumuzda ilk bir hafta içinde Barış Akademisyenleri'nin tamamını iade edeceğiz. Farklı düşünceden diye bir adam üniversiteden mi atılır ? Böyle rezalet mi olur ? Buna izin vermeyeceğiz. Irkçılığı bitireceğim. Herkesin kimliği kendi şerefidir. İnanç, kimlik, yaşam tarzı üzerinden siyaseti bitireceğim. Bizim kabahatimiz yok muydu? Bizim de vardı. CHP olarak toplumdan uzaklaşmıştık, halktan kopmuştuk bunu değiştirdik. Son 10 yılda en çok değişen parti CHP’dir" dedi.
Suriyeli sığınmacıların ülkenin temel sorunu olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Sığınmacılar en temel sorunumuz. Suriyeli kardeşlerimizi onların hakkını yemeden memleketine göndereceğim. Diyorlar ki gitmezler. bu dış poliyikayı 180 derece değiştireceğim. Suriye gerçeğine bakalım. İki taraf da Müslüman, iki taraf da Allah Allah diye birbirini öldürüyor. Ellerindeki silahlar egemen güçlerin. Buradan giden Suriyelileri ateş altına atmayacağız. Niye olmaz ? Yapacağım. En geç iki yıl içinde yapacağım. Yetki verirseniz yapacağım. Şimdi Afganistan’dan sürü halinde binlerce kişi geliyor. Erdoğan Biden ile görüşmesinde Afganların gelmesini kabul ettiler. Bunu uzun süre gizlediler. Sonra ABD yetkilisi açıklama yaptı. 1 milyon Afgan Türkiye’ye gelecek. Aralarından seçip alacaklar, kalanı burada kalacak. Köleliği parayla mı yapacaksın ? Devletin saygınlığını parayla mı satacaksın ? Gencecik insanlar 2 bin 500 kilometre yolu aşıyorlar Türkiye’ye yerleşiyorlar. Sözde sınır kapınız kapalı. Oradan kaçanlar buraya geliyor, biz de diyoruz ki pırıl pırıl gençlere gidin Kabil’e savaşın. Onlar buraya yaşamaya biz oraya ölmeye gidiyoruz. Bu yanlış bir politikadır bedeli çok ağırdır. 1 milyondan daha fazla geliyor, oturup İran’la konuşmuyor. İran’a iade edebiliyor sözleşmeye göre, onu da etmiyor. Hepimiz sakin olmalıyız. Bunları demokratik yollarla göndermek zorundayız. Doğu ve Güneydoğu için Van önemli bir ildir. Olağanüstü güzel bir tabiatı var buranın. Bu bölgeye özel ağırlık getirmek lazım. Özel yasalar çıkmalı, insanlar burada yaşayıp burada geçinmeli. Sen İstanbul’a kanal yapacağına Van var, Şanlıurfa var. Bakın size dağıttığımız beyannamenin 2'nci maddesinde Kürt sorunun çözümü var. Artık acılara katlanmak zorunda değiliz. Bu konuda her yol önerilmiş. Çözeceğim. Tek istediğim bana güvenmeniz" diye konuştu.
(DHA)