Kılıçdaroğlu'ndan "Dış politika milli olmalı" çıkışı! "Bizimkiler bağırıyor, kimse duymuyor"

Türkiye'nin dış politikada artık güven veren bir ülke olmadığını savunan Kemal Kılıçdaroğlu, "Türkiye geçmişte sorunları çözmeye davet edilirdi. Sözü dinlenen bir ülkeden bu hale geldik" dedi. CHP lideri ayrıca Türkiye’nin Katar’daki Doha Büyükelçiliği’nin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını ertelemesine tepki gösterdi.

Hamas ile İsrail arasında süren çatışmalar Türkiye'nin de günlerdir bir numaralı gündem maddesi. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuyla ilgili taraflara Türkiye'nin ara buluculuk yapabileceği yönünde mesaj vermişti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM'de partisinin grup toplantısında "Şimdi ara buluculuk görevini Katar'a verdiler. Öyle bir dil kullanıyoruz ki sözün nereye gittiğini hesaplamıyoruz, birilerini kırıyoruz" sözleriyle eleştiride bulundu.

"HAKKARİ'YE, TRABZON'A, KIRKLARELİ'NE, KIRIKKALE'YE GİDİP SORUN"

Kılıçdaroğlu, geçen haftaki konuşmasında İstanbul'da bir Cumhuriyet Başsavcısınının Ankara'ya yazdığı dilekçeyi gündeme getirdiğini söyleyerek, "Ve 'yargı içinde çeteler oluştu' demiştim onun dilekçesinden. Devletin geleneğinde 100 yıllık bir Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, bir başsavcı Ankara'ya bir dilekçe yazıp 'yargının içinde çeteler oluştu' dememiştir. Ama eğer bu noktaya gelmiş ve bir savcı 'yargının içinde çeteler oluştu' diyorsa, bıçak kemiğe dayandı demektir. Yani devletin temelinin sarsıldığını artık hepimiz kabul etmeliyiz. Bunu dillendirdim. Mektubun can alıcı noktalarını okudum. Arkasından habere erişim engeli getirdiler 'kimse duymasın' diye. Şu anda gidin sokağa, ister Hakkari'ye ister Trabzon'a, ister Kırklareli'ne gidin, Kırıkkale'ye gidin, vicdanlı her bir vatandaşa sorun; 'Türkiye'de adalet var mı?', 'Türkiye'de mahkemeler adalet dağıtıyor mu? diye. Hepsi 'hayır adalet yoktur' diyecek. Adaletin olmadığını biliyoruz. Yürekli bir savcının bunu dillendirmesi bizim tarihimiz açısından da çok önemlidir. Bu dilekçe, ileride yargı tarihini yazacaklar için de önemli bir belge olarak önümüzde duruyor. Hatta öyle ki yeni oluşan çetelerin FETÖ'nün çetelerine rahmet okutacak düzeye geldiğini de dilekçesinde yazmak durumunda kaldı" dedi.

Reklam
Reklam

"TÜRKİYE ARTIK GÜVEN VERMİYOR"

Kılıçdaroğlu, bütün dünyanın gözünün önünde Filistin'de masum çocukların katledildiğini, kadınların öldürüldüğünü, yaşlıların öldürüldüğünü belirterek, "Hastane bombalanır mı? Bir insanın gözü dönmüşse, kendi koltuğuna düşkünse onlar giderler hastaneyi de bombalarlar. Bunun dünyanın gözü önünde yapılması 21'inci yüzyıl için en büyük ayıplardan birisidir. Kadınlar, çocuklar öldürülecek ve kimsenin sesi çıkmayacak. Geçmişte Türkiye Orta Doğu'nun en güven veren ülkesiydi. Cumhuriyeti kurmuştuk, mazlum ülkeler de kurdular. İnsan haklarında önemli adımlar attık. Türkiye güven veren bir ülke olmaktan çıktı. Oysa pek çok uluslararası kuruluş Türkiye'nin kapısını çalardı 'gelin sorunu çözün' diye. Bizimkiler bağırıyor 'ara bulucu olalım mı?' diye. Kimse bu sesi duymuyor. Türkiye dış politikada güven veren ülke olmaktan çıktı. Dış politikanın milli olması lazım. Eğer dış politikayı iç politikadan ayırmazsanız güven kaybına uğrarsınız. Türkiye geçmişte sorunları çözmeye davet edilirdi. Bizimkilerin ara buluculuk çağrısını kimse dinlemiyor. Sözü dinlenen bir ülkeden bu hale geldik. Şimdi ara buluculuk görevini Katar'a verdiler. Öyle bir dil kullanıyoruz ki sözün nereye gittiğini hesaplamıyoruz, birilerini kırıyoruz" ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

"TIPIŞ TIPIŞ TESLİM ETTİN"

Kılıçdaroğlu, Amerika'nın 2 uçak gemisi gönderdiğini anımsatarak, "Erdoğan bağırıyor; 'ne işin var burada?' Şimdi biz de sormaz mıyız? 'Senin damadının ABD savaş gemisinde ne işi var?' İkili oynamayacaksınız. Damadına, yakınlarına bakacaksın, neyi nasıl yaptığına da bakacaksın. Dışişleri Bakanlığı sıradan bakanlık değildir, Türkiye'nin dış politikasını belirler. 'Bu can bu bedende kaldıkça bu papazı teslim etmem' diyordu, tıpış tıpış teslim ettin. Sana kim güvenecek? Dış politikada güven kaybı çok temel bir kayıptır. Mavi Marmara'da milleti kışkırtacaksınız, arkasından 'Bana mı sordun giderken' diyeceksiniz. Rüşvet alandan büyükelçi yaparsanız Türkiye'nin dış politikası güven vermez. Bunu elli sefer söyledim. Rüşvet aldığı bilinen, herkesin bildiği, yabancıların da bildiği bir adamı Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil etmek için büyükelçi olarak atarsanız, o ülke diyecek ki 'Türkiye mi? Asla güven olmaz bunlara.' Güveni temelden sarsıyoruz" diye konuştu.

"100. YILI COŞKUYLA KUTLAYACAĞIZ"

Kılıçdaroğlu, Cumhuriyetin 100'üncü yılını büyük bir coşkuyla kutlamak gerektiğini belirterek, "Toplumun her kesimi bu duyarlılığı paylaşmalı çiftçisinden barosuna, sanatçısına kadar. Sevincimizi paylaşmalıyız. '100 yıl önce kurduk, 2'nci yüzyılımıza adım atıyoruz' demeliyiz. Başta Mustafa Kemal Atatürk ve bu yolda şehit olanlara Allah'tan rahmet diliyoruz. Onlar Türkiye'yi var eden insanlardır. Dışişleri Bakanlığı'nın bulunduğu fecaatı anlattım; 'Filistin'de çocuklar ölüyor, şenliği erteleyelim' diyorlar. Bunlar şenlikten ne anlıyorlar? Şenlik demek Anıtkabir'e gitmek demek, törenler düzenleyip kutlamak, anmak demek.

Reklam
Reklam

Büyükelçi Cumhuriyeti kutlamayı ertelemiş; ama kendisi gitmiş düğüne. Fotoğrafa baktım, bu elçi olamaz. İki eli önünde süt dökmüş kedi gibi duruyor. 'Vallahi bu büyükelçi olamaz' dedim. Telefon ettim 'bu kim' diye. Türkiye'de Dışişleri Bakanlığını bu hale getirirseniz saygınlığımıza gölge düşürmüş olursunuz. Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıracağız. Cumhuriyet bizim cumhuriyetimiz, bu cumhuriyeti birlikte kutlayacağız" dedi.

Kılıçdaroğlu, CHP'li belediyelerin olduğu her yerde kutlamaların olacağını söyleyerek, "Bizim belediyelerimizin olduğu her yerde her yer bayrağımızın renginde kırmızı beyaz olacak ve Cumhuriyetin 100'üncü yılı şenlik havasında turnuvalarla, konserlerle, yürüyüşlerle kutlanacak. Yani Cumhuriyet Halk Partisi 100'üncü yılımızı coşkuyla halkımızla birlikte kutlayacak. Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, yaşasın 100'üncü yılını kutlayan Cumhuriyet Halk Partisi" ifadelerini kullandı.

(DHA)

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: