CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
Enis Berberoğlu'nun yeniden milletvekili olması hakkında konuşan Kılıçdaroğlu, "Genelkurmay başkanlarının bile yakalanarak içeri atıldığını gördük. Bir bardak vardı bütün haksızlıklar o bardağa düştü. Enis Berberoğlu davası o bardağı taşıran dava oldu. Adaletin eli kolu bağlanmıştı, iradesi ipotek altına alınmıştı. Yargı kararları uygulanmıyordu. Tarihin en uzun yürüyüşünü yaptık. Kim adalet istiyorsa bize gelecek. Biz onun adalet talebini yerine getirmek için mücadele edeceğiz. Şimdi Enis Berberoğlu parlamentonun onurlu bir üyesi olarak yerindedir" dedi.
CHP'li Berberoğlu'nun da grup sıralarında yerini aldığı görüldü.
"Gara şehitlerimiz var. Uzman Çavuş Hüseyin Sarı, Polis Memuru Sedat Yabalak, Jandarma Astsubay Semih Özbek, Polis Memuru Vedat Kaya, Jandarma er Süleyman Sungur, Uzman erbaş Mevlit Kahveci, Topçu er Müslüm Altıntaş, Er Adil Kabaklı, Aydın Köse, sivil Muhammet Salih Kanca" diyen Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
"5-6 yıldır defalarca hatırlatılmasına karşın ne yapıldı? Ve şimdi bunların tamamı hayatını kaybetti. Şehit ailelerinin evlerine kor ateşi düştü. Hepimiz yanıyoruz, içimiz yanıyor. Öyle bir noktaya geldik ki şehitleri üzerinden hesaplaşan bir Türkiye. Bir tweet üzerinden kıyamet kopardılar. Şehit şehittir arkadaşlar. Ayrı bir yeri vardır. Aileler defalarca geldiler. Arkadaşlarımızı görevlendirdik. Olaya iktidarın el atması gerektiğini söyledik. Çocukları terör örgütünün elinde olan ailelerle basın toplantıları yaptık. Soru önergeleri verildi. Her soru önergesi sıradan olayın özüne inmeyen şöyle; “terör örgütüne yönelik mücadele azimle devam etmektedir” Meclis’e böyle yanıt veriyorlar. Bunlar kurtuldu mu hayır. Elimizden gelen her şeyi yaptık. Bu kardeşlerimizin öldüğü haberi geldi. Açıklamayı Malatya Valisi yapıyor; niçin? Cumhurbaşkanlığı, Milli Savunma, İçişleri Bakanlığı'nda oturan birisi var. Aynı şey İdlib'de de olmuştu. Orada da Hatay Valisi yapmıştı. Çünkü hatalarını, kusurları, eksikliklerini biliyorlar."
Kılıçdaroğlu, "Erdoğan 'Çarşamba günü bir müjde vereceğim' demişti. Açıklama yapmaktan korktular. Devleti yöneten birisi böyle bir açıklama yapmaz. Operasyon gizli yapılır, kimseye haber verilmez. Devletin nasıl yönetileceğini bilmiyorlar" ifadelerini kullandı.
CHP lideri, "Şehit var daha cenaze kalkmamış kavga ediyorlar. Sen ben kavgası mı bu?" derken şunları söyledi:
"Şehitlerimiz geldi. Başsağlığı dileklerimiz var. AKP’ye ait troller harekete geçti. Kabahatlerini örtmek için. Mezardan korkan yanından gererken şarkı türkü söyler ya aynen öyle. Bu ülke için hayatlarını veriler onlar. Bu ayrılık, bu korku neden. Farklı bir iklimi Türkiye’ye getirmeye çalışıyorlar. Şehitler üzerinden de ayrıştırmaya çalışıyorlar. Daha defnedilmemiş, yaralar tazeyken bunu sarayın talimatı üzerine yapıyorlar. Ben üzülüyorum, içim acıyor. Şehit var daha cenaze kalkmamış kavga ediyorlar. Sen ben kavgası mı bu?
Kinle devlet yönetilmez, bilgi birikimle yönetilir. Beni niye eleştirdin; seni ezeceğim iftira atacağım. Bir de kendilerini başka pozisyonda tutuyorlar; “Biz Müslümanız diğerleri değil” Ben buradan söz veriyorum. Bu coğrafyada yaşıyorsanız asla ayrımcılık yapmayacağız. Türkiye bu acıları yaşıyor. Duydum da önce inanamadım. Erdoğan bu olaylar hiç olmamış gibi bir yaylaya kahvaltıya gidiyor. Rize Trabzon arasında her 15 metreye bir polis dikiyorlar. Cumhuriyet tarihinde görülmemiş. Sen kendi vatandaşına güvenmiyorsun. Şikayeti orada görev yapan polis yapıyor."
AK Parti'nin Rize kongresini eleştiren Kılıçdaroğlu, "13 kişi hayatını kaybetmiş şehidimiz var. Umurunda bile değil. Şehidimiz var kongre yapıyor. Vatandaşlarımızdan rica ediyorum; internetten açın, izleyin. O gülüşmeler, kahkahalar, fıkralar. 13 kişi hayatını kaybetti ya. Hangi ahlaka inanca göre yapıyorsunuz bunu. İnsan 13 kişi hayatını kaybetmiş şehidimiz var bari buna saygı göster. Topu Malatya Valisi’ne atmışsın. Kaçacak delik arıyorlar. Kusurlarını çok iyi biliyorlar. Kongrede güle oynaya kongre yapıp bir de şehit ailesini telefonla bağlıyorlar. Anne ağlamaklı, Erdoğan’ın keyfi yerinde. Allah bu millete sabır versin. Şehit annesini propaganda malzemesi yapıyor. Şehit ailelerine yakınım mesajı vermeye çalışıyor. Ama gülüp eğleniyor. Bırakın anne bari matemini yaşasın. O annenin acısını dramını onlar biliyor mu?" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 5 soru yönelten CHP lideri Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
"1- Bölücü terör örgütünün 5,5, yıl elinde tuttuğu vatan evlatlarını kurtarmak için ne yaptınız?
2- Terör örgütü başı Abdullah Öcalan'dan seçimlerde yardımcı olması için mektup dilenirken, şimdi niye yardım istemediniz? İstanbul seçimleri daha mı kıymetliydi?
3- Yıllarca 'Dostum Trump' dediniz, niye dostluğunuzu vatan evlatlarını kurtarmak için kullanmadınız?
4- Ulusal insan hakları örgütü ve uluslararası insan hakları örgütlerine çağrıda bulunmak hiç aklınıza gelmedi mi?
5- Rize'de yaptığınız açıklamalarda, sınır ötesi operasyonlardan hedeflerinden birinin de 13 evladımızın kurtarılması olduğunu ama başarılı olmadığını söylediniz. Bu başarısızlığın sahibi kim?"
CHP lideri sözlerini şöyle sürdürdü:
"Normalde birisinin bu sorumluluğu alıp istifa etmesi lazım. Rehine kurtarmaya gidiyorsunuz ölüyorlar ve 3 askerimiz. Bunun hesabını kim verecek? 13 şehidimizin kanları yerdedir. Onlar Türkiye'ye getirilebilirdi. Güya çarşamba günü açıklama yapacak, biz 13 kişiyi kurtardık. Hedef buydu. Davulla zurnayla rehine mi kurtarılır? 13 şehidimizin sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan'dır. 5 sorunun cevabını bekliyorum."
"Şimdi savunmaya geçti. Salı toplantılarını çarşambaya aldı" diyen CHP lideri, "Yarın bu 5 sorunun cevabını bekliyorum" diye konuştu.
Boğaziçi Üniversite öğrencilerinin Uludağ'da eğlendiklerine yönelik görüntüleri eleştiren Kılıçdaroğlu "Havuz medyasına da bir şeyler söylemek lazım. Boğaz içinde eylemler var. Uludağ’daki bir görüntüyü, Boğaziçili öğrenciler diye veriyorlar. Havuz medyasının iftira atma konusunda müthiş yeteneği var. Paraları nerden aldıklarını biliyoruz. Dolayısıyla şehitlerimiz varken eğleniyorlar diyor. Beyefendi sen Erdoğan’ın Rize’deki kongresine baksana. Yapacaksan onu haber yapacaksın. Şu hale bakın. Bütün anne babalara sesleniyorum. Evlatlarınıza sahip çıkın, gurur duyun. Onlar doğruları söylüyor. Boğaziçili öğrenciler dokuzuncu köyden kovulsa onuncu köyde doğruları söylemeye devam edecekler" dedi.
Koronavirüs salgını döneminde esnafın yaşadığı sıkıntıları sıralayan Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
"Esnaflarla gezdik dert dinledik. Hepsi dertli. STK’ların da olduğu bir toplantı yaptık. Onların sitemleri vardı ve ben bunları dillendireceğime söz verdim. Şehit ve Gazi yakınları var. 15 Temmuz şehitleri has evlat, diğerleri üvey evlat olmaz böyle. Bu konuda bir soru önergesi verdiğimizi söyledik. Kahveciler diyorlar ki; 'Kongreler yapılıyor, kalabalığı ile övünüyorlar bizim kahveler neden kapalı. 11 aydır evime ekmek götürüyorum, bütün birikimlerimi yitirdim' haklılar da…
Orman işçileri benim de bilmediğim bir konuyu açtı. Orman köylüleri toplumun en fakiridir. 1996 yılında çıkan bir tebliğ var o tebliğe göre bunlar oradan para alıyordu. 2020’de bu ücretler düşürülmüş. 2021 yılında yeni fiyat belirlendi zam gelecek dediler ama 2020 yılında 140 TL alıyorduk, şimdi bu zamlara rağmen 117 TL’ye düştü. Gelir düşer mi? Gerekirse bir arkadaşımız bakanı ziyaret edip bu konu hakkında bilgi alsın.
Esnaf hastaneye düşmemek için dua ediyor. Prim yatıramadığı için kimse bana bakmayacak diyor. SGK’ya borcu var aracına haciz gelmiş. Kamyon şoförlerinin sıkıntıları var. Şehirler arası yolculukta 65 yaş üstü bedava, bari parasını verin diyorlar. Sadece Bolu’da 186 lokantanın kapandığı belirtildi. Dükkanı kapatınca da alınan kredinin tamamının geri ödenmesi isteniyor, esnaf dükkanı kapatmaya da korkuyor."