Kılıçdaroğlu Şantajla 'istifa edeceksin' diyorlar""

Gülseli KENARLI -İdris TİFTİKCİ/İSTANBUL,(DHA) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı (TÜSES) tarafından düzenlenen "Prof. Dr. Erdal İnönü İzinde Siyasette Uzlaşma Kültürü" başlıklı anma programına katıldı. Kemal Kılıçdaroğlu burada yaptığı konuşmasında 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne davet edildiğini hatırlatarak, "Türkiye, çok derin bir travma yaşıyordu ve bu travmadan Türkiye'nin kurtulması gerekiyordu. Gittik, söylenmesi gereken her şeyi söyledik. Uzlaşma kültürünün, devlette liyakatın, yargı bağımsızlığının ne kadar önemli olduğunu ifade ettim. Katılanların tamamı hak verdi. 'Yargı bağımsızlığından başlayalım. Oturalım, uzlaşalım ve yargı bağımsızlığını sağlayalım' dediler. Sadece 2 toplantı yapıldı, sonra hiç kimse gelmedi. Niçin? Yargı, zaten ellerindeydi, daha da bağımlı hale getirme düşüncesi vardı ve o düşünceyi daha sonra hayata geçirdiler. Bunlara baktığınızda evet uzlaşma kültürü tamam. Uzlaşma kültürünün özünde yatan nedir? Aklı sorgulamaktır, benim eksik gördüğüm, eksik bildiğim ya da eksik yaşadığım bir olayı bir başkasının tamamlaması demektir. Uzlaşma kültüründe dayatma yoktur. Bugün yaşadığımız olay bir uzlaşma kültürü değil, uzlaşma kültüründen uzaklaşıp, bir dayatma kültürünü toplumun önüne koymaktır. Gelinen nokta maalesef budur" diye konuştu.

Reklam
Reklam

"BİZİM KISA SİYASİ TARİHİMİZE BAKTIĞIMIZDA O KADAR ÇOK KEŞKELERİMİZ VAR Kİ"

Kemal Kılıçdaroğlu, "Bizim kısa siyasi tarihimize baktığımızda o kadar çok keşkelerimiz var ki. Ve bunlar olur da 10 yılda bir değil, neredeyse her gün oluyor. Bu aynı zamanda tarihten ders almadığımızı da gösteriyor. Çünkü tarihten ders alabilseydik, hatalardan ders çıkarabilseydik, aynı yanlışları tekrar etmeseydik bugünkü konuma gelmezdik" dedi.

"SCHRÖDER OLMASA BÜYÜKADA'DA TOPLANTI YAPANLAR SERBEST BIRAKILMAYACAKTI"

Kılıçdaroğlu, "Bugün geldiğimiz tabloya bakın, Erdal Bey bugünkü tabloyu görmedi, bilmiyor da. Yargıya bakın ne durumda. Schröder olmasa Büyükada'da toplantı yapanlar serbest bırakılmayacaktı. Adımız gibi eminiz. O devreye giriyor çünkü ortada yargı yok. Hangi yargıdan söz ediyoruz? Kuşatılmış bir yargı. Medya, hangi medyadan söz ediyoruz? Kuşatılmış bir medya. Üniversiteler, hangi üniversitelerden söz ediyoruz? OHAL uygulamalarıyla darmadağın edilen üniversiteler. Bilime saygıdan söz ediyoruz. Hangi bilime saygı? Konuşan, üreten kişinin bir bakıma dışlandığı, bulunduğu alandan dışlandığı bir süreci yaşıyoruz" dedi.

Reklam
Reklam

"NÜFUSUN YÜZDE 50'Sİ KENDİ SEÇTİĞİ BELEDİYE BAŞKANI TARAFINDAN YÖNETİLMİYOR"

Kemal Kılıçdaroğlu, "Ama bütün bunlara rağmen asla ve asla karamsar olmaya hakkımız yok. Bu ülkeyi kuranlar çok zor koşullarda kurdular. Olmazı başardılar. Büyük bedeller ödediler. Biz o günün koşullarına göre daha iyiyiz aslında. Daha çok okuyanımız var, yazanımız var, çizenimiz var. Sorun cesur olmakta. Daha cesur olacağız, daha kararlı olacağız, daha inatçı olacağız. Çünkü biz haklıyız. Bu ülkeye demokrasiyi getirmek istiyoruz. Düşünebiliyor musunuz, belediye başkanları ya görevden alınıyor veya istifaya zorlanıyor. Kentlerde görevden alınan, atanan veya istifa eden belediye başkanlarının görev yaptığı kentlerde nüfusun aşağı yukarı yüzde 50'si oturuyor. Ya kararname ile görevden alıyorsunuz veya tehdit ediyorsunuz, şantajla 'istifa edeceksin' diyorlar. Nüfusun yüzde 50'si kendi seçtiği belediye başkanı tarafından yönetilmiyor" şeklinde konuştu.

ERKEN SEÇİM ÇAĞRISI

Kılıçdaroğlu, "Demokrasi öneriyoruz, buyurun bir an önce seçim yapalım, insanlar yeni belediye başkanlarını seçsinler veya siz aday göstermiyorsanız kendi partinizden başkasını aday gösterebilirsiniz. Kazanan kim olur? Hepimiz oluruz. Kazana kurum ne olur? Demokrasi kurumu olur ve dünyaya, 'bakın nüfusun yüzde 50'si bir şekliyle kendi seçtiği belediye başkanı tarafından yönetilemiyor ama demokrasinin gereği olarak erken seçime gittik' deriz. Korkuyorlar çünkü onlar demokrasiye inanmıyorlar. Demokrasiyi araç olarak kullanmak istiyorlar. İnsana saygıyı bilmiyorlar. Sabah, öğle, akşam 'millet, millet, millet'. E hani millet? Kendisini millet olarak görüyor, kendisini toplumun yerine koyuyor. Herkes susacak, sadece o konuşacak. Herkes düşünmeyecek, sadece o düşünecek. İnsanı bir meta yerine koyan, mal yerine koyan bir siyaset anlayışı toplumda egemen olmaya başladı. Bu kültürü yıkacağız ve yıkmakta da kararlıyız. 2019'da benim tek isteğim var, kararlı ve namuslu durursak, demokrasiye sahip çıkarsak, her düşüncenin önündeki engelleri tümüyle kaldırırsak biz bu saray diktasını yıkarız. Yıkmaya da kararlıyız, yıkacağız da" dedi.

Reklam
Reklam

(FOTOĞRAF)