Kilo verememenizin sebebi o olabilir

Kilo vermekte zorlanıyor, tatlı yemek için can atıyorsanız, yemeklerden sonra uykunuz geliyor ve genel olarak yorgun hissediyorsanız dikkat!

Sizde insülin direnci olabilir. İnsülin direncinin iyi yönetilmediği takdirde diyabet, hipertansiyon ve kalp damar hastalıkları gibi kronik hastalıklara zemin hazırlayacağını söyleyen Liv Hospital Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nilgün Güvener Demirağ insülin direnci ile ilgili merak edilenleri anlattı.

Kronik hastalıklara zemin hazırlar
Glukozun hücre enerji metabolizmasında efektif kullanımı için insülin hormonu gerekir. Pankreastan salgılanan insülinin başta karaciğer, iskelet kası, yağ dokusu olmak üzere pek çok organda reseptörleri mevcuttur. İnsülinin eksik olması durumunda ya da insülin direnci yaşandığında bu organların enerji metabolizması olumsuz etkilenir. Süreç iyi yönetilmez ve insülin direnci düzeltilmezse, bu durum diyabet, kalp damar hastalıkları gibi önemli hastalıklara zemin hazırlar. Bu hastalarda sıklıkla kilo vermede zorlanma, tatlıya eğilim, yemek sonrası uyku basması, konsantrasyon bozukluğu, uzun süre tok kalamama, genel yorgunluk hissi, kadınlarda adet düzensizliği gibi yakınmalar görülebilir.

Reklam
Reklam

En sık görülme nedeni obezite
İnsülin direncinin ortaya çıkışında genetik, bazı hormonal hastalıklar ve çevresel faktörler rol oynar. Çevresel faktörler içinde kullanılan ilaçlar, çevresel toksinler, uyku bozuklukları, yoğun stres olabilmekle beraber, en sık neden olarak karşımıza, vücutta yağ dokusunun artışı anlamına gelen “obezite” çıkar. Alınan enerjinin, sarf edilenin üzerine çıkması ile beraber vücutta artan yağ dokusu, pek çok karmaşık mekanizma üzerinden, insülin sinyalizasyon (bence uygun) yolağını bozmaktadır.

Sinir sistemi üzerinde de etkileri var
1970’lere kadar santral sinir sisteminin, insülinden bağımsız çalışan organlar olduğu düşünülürken, sonraki yıllarda yapılan çalışmalar, insülinin pek çok organ metabolizmasında olduğu gibi, santral sinir sisteminde de önemli fonksiyonları olduğunu göstermiştir. Özellikle bilişsel işlevler, hafıza, iştah kontrolünün sağlanmasında rol oynayan insülinin santral sinir sisteminde eksik olması ya da etkinliğinde direnç olması durumunun, kontrolsüz yeme dürtüsü, kan glukoz düzeylerinde yükselme, alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıklar ile ilişkisi gösterilmiştir. Son yıllarda alzheimer hastalığına yönelik, santral sinir sisteminde insülin etkinliğini hedefleyen çalışmalar dikkat çekiyor.

Reklam
Reklam

İnsülin direnci obeziteyi, obezite insülin direncini tetikliyor
Tüm bu mekanizmalar toplu düşünüldüğünde, insülin direnci-obezite ilişkisinde bir tür “yumurta-tavuk” benzeri bir ilişki ortaya çıkıyor. Alınan enerjinin, sarf edilen enerjinin önüne geçmesiyle beraber, başta belki adaptif mekanizma olarak ortaya çıkan insülin direnci, süreçte santral mekanizmalarla iştah kontrolünü de bozuyor, dolayısıyla daha çok yeme dürtüsüyle artan obezite, insülin direncini daha da artırarak kişiyi kısır döngüye sokuyor.

İNSÜLİN DİRENCİ NEDİR?

/

Nasıl teşhis ediliyor?
Teşhiste, klemp teknikleri dediğimiz rutinde her zaman uygulanamayan daha karmaşık metodlar altın standart olmakla beraber, pratikte kullanılan açlık glukoz ve insülin düzeylerinin bir formüle konarak hesaplanan HOMA-IR değeridir. Bunun kullanımında bazı sınırlamalar olmakla beraber, yine de yol gösterici olabilir.

Tedavisi nasıl yapılıyor?
Öncelikle kişinin herkeste olması gereken gibi sağlıklı yaşam davranışları kazanması gerekir. Yalnızca bu davranışlarla insülin direnci ortadan kaldırabilir. Kişinin ilaç öyküsü, neden olabilecek hormonal hastalıklar açısından taranması, yaşam alışkanlıklarının öğrenilmesi yol gösterecektir. Kısır döngüye girildiği düşünülen hastalarda ilaç tedavisi gerekebilir.

Reklam
Reklam

PÜF NOKTALARIYLA İNSÜLİN DİRENCİNİ ORTADAN KALDIR
Hayat boyu sürdürülebilir, sağlıklı yeme alışkanlığı kazanmak, yanlış gıdalardan korunmak, tokluk merkezini uzun süreli uyarabilmek için uygulaması gereken beslenme teknikleri konusunda davranış eğitimi almak gerekir.

Glisemik indeksi düşük, yüksek lifli, yağ içeriği doğru ayarlanmış, az tuzlu ve doğal malzemelerle yapılan sağlıklı ve çeşitlilik esasına göre farklı değişimlerle, sıkılmadan uygulayabilecek besin tüketim alışkanlığı kazandırılmalıdır.

Hata yaptıran davranışları belirlenerek bunları engelleyecek yöntemler bulunmalı, aile eğitimleri alınmalıdır.
Alınan enerjinin sarf edilmesi için egzersiz bilinci oluşturulmalı. Günlük hayatta enerji yaktıracak hareket alışkanlıkları kazandırılmalı ve bu keyifli bir hale getirilmelidir. Ancak alta yatabilecek kronik hastalıklar göz önüne alınarak profesyonel egzersiz eğitimi alınmalıdır. Egzersiz doğru kuralları ile yapıldığında çok faydalı iken, kural ihlallerinde sorun yaratabilir.
Uyku ritmi de çok önemlidir. Doğru saat aralığında, doğru sürede değilse, bölünmeler varsa ve uyku apnesi denen nefes durmaları metabolik sağlığı olumsuz etkiler. Uyku kalitesinin artırılması, apne varlığında uygun metotlarla tedavi edilmesinin insülin direnci ve ilişkili gelişen hastalıkların yönetiminde çok faydalı olduğu gösterilmiştir.

Reklam
Reklam

Stres sorunu hızlandıran bir diğer problemdir. Strese neden olan faktör ortadan kaldırılamıyorsa, onu yönetmek için metotlar geliştirilmelidir. Egzersiz, beraberinde salgılattırdığı endorfin grubu hormonlar sayesinde oldukça faydalı bir stres yönetme yöntemidir. Doğru gıda içeriği ile beslenme, reaktif hipoglisemi ataklarını önleyerek stres yönetiminde fayda sağlar. Sağlıklı ve yeterli uyku ve hobi geliştirme yine diğer faydalı uygulamalardır. Bunlara rağmen stres yönetimi başarılamıyorsa, profesyonel yardım alınmalıdır.